Çevre Hakkı Anayasa
ile güvence altına alınmış ye kuşak haklarımızdan birisi. Anayasa, Madde 56
aynen şöyle; Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin
ve vatandaşların ödevidir.
Demek ki, neymiş?
Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımız varmış. Çevre sağlığını korumak
devletin ve vatandaşın göreviymiş. Etkin yurttaşlar olarak sağlıklı bir çevrede
yaşama hakkımızı savunmak gibi önemli bir görevimiz var.
Ben, soran sorgulayan
araştıran etkin bir yurttaş olmak için çaba gösteriyorum. Bu nedenle,
yıllardır gördüğüm sorunları dile getiriyorum. Taşı delen damlanın gücünün
sürekliliğinde gizli olduğunu bildiğim için kırık plak gibi aynı şeyi sorun
çözümlenene kadar tekrar ediyorum. Yıllarca Spil dağının eteğindeki vahşi çöp
depolamayı eleştirdim durdum. Sonunda Sayın Cengiz Ergün’ün girişimiyle Katı
Atık Bertaraf Tesisi yapılarak vahşi çöp depolamaya son verildi. Kentin içinde
ve konutların olduğu yerde, Atıksu Arıtma Tesisi olmaz diye yazılar yazdım,
sosyal medyadan yararlandım. 80 bin kişiye ulaştım. OSB’nin arıtma tesisinin
büyütülmesi durduruldu ve şimdi de yerinden kaldırılması gündeme geldi.
Düşüncemi, basın ve sosyal medya aracılığı ile paylaşınca gördüm ki, etkin
yurttaşların sayısı hiçte az değilmiş. “Güzelyurt Güzel Kalsın” Facebook
sayfamızla dediğim gibi 80 bin kişiye ulaşmıştım. Sosyal Medyanın gücünü ve
yurttaşların duyarlılığını birlikte gördük. Sosyal Medyanın gücü de
güzel, vatandaşlarımızın duyarlılığı da. Su yoksa hayat yok adıyla açtığım
sayfa ve sayfada getirdiğim öneriler ülke düzeyinde ilgi çekti. Su tasarrufu
konusundaki çalışmaları sürdürmek gerektiğini düşünüyorum.
Bir zamanlar balık
avladığımız içine girip yüzdüğümüz Gediz nehrinin kirliliğini yıllardır dile
getiriyoruz. Yapılması gereken, Gediz’e dökülen kirli atık suları Manisa
Büyükşehir Belediyesinin yaptığı gibi arıtmak ve Gediz Nehrine öyle vermektir.
Burada Katı Atık Bertaraf tesisini yaparak, vahşi çöp depolamayı, atık su
arıtma tesisini kurarak, Gediz’in temizlenmesi yolunda önemli adımlar atan
Sayın Cengiz Ergün’ü kutlamalıyız. Yanlışı eleştirirken, doğruyu alkışlamamız
gerektiğini bilmeliyiz. Etkin yurttaşlar olarak görevimiz doğruyu alkışlamak
destek olmak, yanlışın karşısında durmaktır…
Bizim yurttaşlar
olarak birçok hakkımız ve birçok görevimiz var. Çevre Hakkı gibi yeni
kuşak insan haklarını doğuran nedenlerin başında, bilimsel ve teknik
ilerlemenin yarattığı sorunlar yer alıyor. Çevre kirliliğinin boyutlarının
artması, nükleer silahların tüm insanlığı yok edecek bir savaş tehlikesine yol
açması, bölgemizdeki çatışmalar, varlığımızı tehdit ediyor, huzurumuzu
kaçırıyor. Tüm sorunların aşılması dayanışma gerektiriyor. Bu bağlamda
ulusal ve uluslararası planda ortak çalışmalar yapılıyor.
Sorunlarımızı yan yana
gelerek dayanışma yaparak çözebiliriz. Katılım olmadan atılım olmuyor. Etkin
yurttaş sadece soran sorgulayan araştıran yurttaşa değil, katılan dayanışma
yapan yurttaştır. Hiç kuşkusuz dayanışma yapmak da bir haktır ve bir
görev olarak kabul edilmelidir.
Tüm haklar, bireylerin
ya da toplulukların, özel ve tüzel kuruluşların ve devletin ortak çabası ve
dayanışması ile önem ve anlam kazanacak, sosyal hayatımıza girecektir.
“Önce İnsan” diyenler
olduğu gibi “Önce Para” diyenler de var. Para kazanılmasına karşı değiliz
elbet. Para kazananlar da “Önce İnsan” diyerek, bulundukları çevreye,
insanlara, sosyal sorumluluk projeleriyle katkıda bulunabilirler. Dünya’da bunu
yapan büyük kuruluşların olduğunu kurdukları vakıflar ve benzer oluşumlarla
çevreye, eğitime, sağlığa büyük katkılar sağladıklarını biliyoruz. Manisa
Organize Sanayi bölgesi içinde de bu söylediklerimi yapan Elginkan Holding gibi
kuruluşlar var.
Manisa Organize Sanayi Bölgesi (MOSB) Manisa için bir vakıf kurarak, Manisa’ya ve Manisalılara hayatlarını kolaylaştıracak katkılar yapabilir. Gediz Nehrinin temizlenmesini hep birlikte sağlayabiliriz. İnanırsak, birlikte çalışırsak olur. Dünya Çevre Günü kutlu olsun…