CHP Türkiye’nin alışılmış çaresizliği oldu. Yıllardır % 25 bandına ve
sahillere de takılıp kaldı.
CHP
kadroları, biz nerede hata yapıyoruz sorusuna yanıt arama yerine, kavga etmeyi
tercih ediyorlar. Çözümü kurultaydan bekliyorlar. Kurultaydan önce, atölye
çalışmaları yapılmalı. CHP geçmişiyle geleceği ile masaya yatırılmalı. Partinin
bilim kuruları olmalı.
Yarım
asırdır CHP’yi izliyorum. CHP’ye üye olduğum olmadığım, oy verdiğim vermediğim
dönemler oldu.
CHP’ye oy vermenin coşkusunu en çok ECEVİT’li dönemlerde yaşadım. Ecevit’in meydanlarda halkla kurduğu ilişki, oyların % 42’lere kadar yükselmesini sağlamıştı. Partili gençler olarak her mitingine katılıyorduk. Çıkardığımız dergileri, Ecevit posterlerini dağıtıyorduk. Dağa taşa “Halkçı Ecevit” yazıyorduk. Ecevit’in dilinden düşmeyen kurumlar ve kavramlar vardı. Partinin şiir gibi güzel programları olurdu. Şu andaki CHP yöneticileri o programları yeniden okumalı, okuduklarında farkı fark edeceklerdir. Ecevit, Halk Sektörü, Demokratik Kooperatifçilik, Gelişme Köylüden Başlayacak, Birlikte Üretim Hakça Bölüşüm, Ne Ezilen Ne Ezen, İnsanca Hakça Bir Düzen, diyordu. Projeler üretiyordu. Dergiler kitaplar çıkarıyordu. CHP’nin hiçbir döneminde Ecevit döneminde basılan kadar kitap basılmamıştır. Şimdi gençliğin o kitaplarla yeniden buluşmasına partinin neden katkıda bulunmadığını neden aylık, üç aylık, yıllık yayınlar çıkarmadığını merak ediyorum. Ecevit’in, “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” Sloganını kullanmaya devam edenler, insanca hakça bir düzen programı getiremiyorlar. Birlikte üretimin, hakça paylaşımın nasıl yapılacağını açıklayamıyorlar.
CHP’ye oy vermenin coşkusunu en çok ECEVİT’li dönemlerde yaşadım. Ecevit’in meydanlarda halkla kurduğu ilişki, oyların % 42’lere kadar yükselmesini sağlamıştı. Partili gençler olarak her mitingine katılıyorduk. Çıkardığımız dergileri, Ecevit posterlerini dağıtıyorduk. Dağa taşa “Halkçı Ecevit” yazıyorduk. Ecevit’in dilinden düşmeyen kurumlar ve kavramlar vardı. Partinin şiir gibi güzel programları olurdu. Şu andaki CHP yöneticileri o programları yeniden okumalı, okuduklarında farkı fark edeceklerdir. Ecevit, Halk Sektörü, Demokratik Kooperatifçilik, Gelişme Köylüden Başlayacak, Birlikte Üretim Hakça Bölüşüm, Ne Ezilen Ne Ezen, İnsanca Hakça Bir Düzen, diyordu. Projeler üretiyordu. Dergiler kitaplar çıkarıyordu. CHP’nin hiçbir döneminde Ecevit döneminde basılan kadar kitap basılmamıştır. Şimdi gençliğin o kitaplarla yeniden buluşmasına partinin neden katkıda bulunmadığını neden aylık, üç aylık, yıllık yayınlar çıkarmadığını merak ediyorum. Ecevit’in, “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” Sloganını kullanmaya devam edenler, insanca hakça bir düzen programı getiremiyorlar. Birlikte üretimin, hakça paylaşımın nasıl yapılacağını açıklayamıyorlar.
Sayın
Karayalçın’ın çağrısıyla SHP kurucuları arasında yer aldım. Her ay düzenli
olarak Ankara’da toplanırdık, kişileri ve olayları değil, ilkeleri, programı,
sorunları, çözüm yollarını ve projeleri tartışırdık. Her ilde her ilçede
“Düşünce Atölyeleri” kurmuştuk. Düşünce atölyelerinde projeler üretilirdi.
Amerika
başta olmak üzere, tüm gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde, kooperatifçilikten
etkin biçimde yararlanılmakta, sosyal demokrat partiler, programlarında
kooperatifçiliğe geniş yer vermektedirler. Ancak, bugüne kadar parti
sözcülerinizin ağzından, kooperatifçiliğe ilişkin hiçbir şey duymadık. Kooperatiflerden
ve giderek sayıları azalan kooperatifçilerden hep uzak durdular. Kırsal kesimle
varoşlarla ilişki geliştiremediler. Plajların, sahillerin partisi oldular, Ege
Denizi kıyısına sıkışıp kaldılar. Bir kare bile kooperatifçilerle bir araya
gelmeyi düşünmediler. Yeni Manisa’yı kuran, Manisa Birlik’in, Obasya’nın,
yerini bilen kaç CHP yöneticisi, kaç milletvekili var merak ediyorum.
Sendikalar kooperatifler gibi sivil toplum kuruluşları olmadan, sosyal demokrat
partiler güçlenemez. Ecevit hep “sol” diye diye oy aldı. Şimdiki CHP yönetimi
“sol” demekten korkar oldu.
Gençlikten
çok uzak kaldılar. Türkiye’nin en yaşlı partisi olması yanında, yaş ortalaması
da en yüksek olan adeta emekliler partisi durumuna geldi CHP. Kibrit çöpü kadar
ışık vermeyenler, kendilerini olimpiyat meşalesi gibi görmeye başladılar.
Yeni
teknolojilerden yararlanamayan, sandık görevlilerini örgütleyemeyen, ıslak
imzalı tutanakları toplayıp programa giremeyen, teknolojiden söz ederken
kendisi teknolojiyi etkin biçimde kullanamayan yeniliklerden uzak bir parti
CHP.
CHP’deki
temel yanılgı, şoför değiştiğinde, başarı sağlanacağı yanılgısıdır. Oysa sorun
şoförde değil, çağın çok gerisinde kalan araçtadır. İlkel araçlarla çağdaş
amaçlara ulaşılamıyor. Araç yenilenmeden, parti günün ihtiyaçlarına göre
yeniden yapılandırılmadan % 25 bandının aşılanamayacağı bilinmelidir. Altını
çizerek söylüyorum, bu parti bu yapısıyla, ne şimdiki başkanıyla nede bir
başkasıyla başarılı olamaz. CHP ülkemizin en tutucu partisi durumuna gelmiştir
bu gerçeği görmezlikten gelemeyiz.
Her
dönemde, kurulan yeni partiler, kendini yenileyemeyen CHP karşısında hep ipi
göğüslemektedirler. CHP yeniden yapılandırılamadığında bu hep böyle devam
edecek ve eriyip gidecektir.
CHP’nin
temel eksikliklerinden birisi de sevgisizliktir. Kılıçdaroğlu’nun İNCE’yi
sevmediği gibi, İNCE de KILIÇDAROĞLU’nu sevmiyor. Parti üyeleri de kendilerine
rakip gördüklerini sevmiyor. CHP’de sevgi ve bilgi paylaşılarak büyütülemiyor.
Partide, dayanışma yerine, yıkıcı yok edici bir yarışma var. Tüm enerji parti içi
yarışmalarda kaybedilirken, partiler arası yarışmaya güç kalmıyor. Şimdi, parti
tüm enerjisini İNCE – KILIÇDAROĞLU yarışmasında harcayacak. Yeni kırgınlıklar
olacak. Yerel yönetim seçimleri de büyük ölçüde kaybedilecek.
CHP ya yenilenecek ya da hep yenilecek. Haydi, CHP kendini tümüyle yenile. Yenile yenile, yenmeyi öğrenemedin bir de yenilenmeyi dene…
CHP ya yenilenecek ya da hep yenilecek. Haydi, CHP kendini tümüyle yenile. Yenile yenile, yenmeyi öğrenemedin bir de yenilenmeyi dene…