Bir yıl sonrasıysa
düşündüğün, durma tohum ek
Eğer on yıl sonrasını planlıyorsan, ağaç dikmelisin
Yüz yıl ötesi, hatta daha fazlası varsa aklında, halkı eğitmelisin
Aç birine balık verirsen bir defalık doyurmuş olursun
Eğer balık tutmayı öğretirsen, ömrünce doyar
O nedenle bilgeler
Aç insana balık verme yerine,
Balık tutmayı öğret diye öğütler
Çünkü işin doğrusu budur
Eğer on yıl sonrasını planlıyorsan, ağaç dikmelisin
Yüz yıl ötesi, hatta daha fazlası varsa aklında, halkı eğitmelisin
Aç birine balık verirsen bir defalık doyurmuş olursun
Eğer balık tutmayı öğretirsen, ömrünce doyar
O nedenle bilgeler
Aç insana balık verme yerine,
Balık tutmayı öğret diye öğütler
Çünkü işin doğrusu budur
Yaklaşık 2500 yıl önce, ne güzel söylemiş Kuan Tzu
"Balık verme, balık tutmayı öğret." diye.
Arzulanan, yurttaşın yardıma muhtaç olması değil, kendi ayakları üstünde durabilmesidir.
Halkı,teba gibi görenler hep kendilerine muhtaç olsun "al gülüm ver gülüm oyunu" sürsün isterler. Yurttaş gibi görenler, sorsun sorgulasın, kendi ayakları üzerinde durmayı başarsın isterler. Yurttaşı eğitirler, balık tutmayı öğretirler. Uygar ülkelerde görev tanımları açık ve anlaşılır biçimde yapılmıştır. Devletin, belediyenin ve yurttaşların hakları ve ödevleri bellidir. Uygar ülkelerde konut insanın temel hakkı gibi görülür. Devlet yurttaşın konut edinmesini kolaylaştıran düzenlemeler yapar, konut üretmez , üretene destek olur.
Bir ülkeye bakın inşaat sektörü çalışıyorsa, bu durum ülkenin ekonomisi iyidir anlamına gelir. İnşaat sektörü iyi
değilse başka sektörlere bakmayın, iyi olması mümkün değildir. Ekonomiyi
geliştirmek istiyorsanız, inşaat sektörüne kaynak aktarın, olumlu etkisi hemen
görülecek, ekonomi hareketlenecektir.
Özal döneminde TOKİ kurulup, konut üretimine kaynak aktarılmaya
başlandığında, bir anda ekonominin canlandığı görüldü. TOKİ kurulduğu yıllarda
konut yapmıyor konut üretimine destek veriyordu. Çünkü doğru olan buydu.Arzulanan, yurttaşın yardıma muhtaç olması değil, kendi ayakları üstünde durabilmesidir.
Halkı,teba gibi görenler hep kendilerine muhtaç olsun "al gülüm ver gülüm oyunu" sürsün isterler. Yurttaş gibi görenler, sorsun sorgulasın, kendi ayakları üzerinde durmayı başarsın isterler. Yurttaşı eğitirler, balık tutmayı öğretirler. Uygar ülkelerde görev tanımları açık ve anlaşılır biçimde yapılmıştır. Devletin, belediyenin ve yurttaşların hakları ve ödevleri bellidir. Uygar ülkelerde konut insanın temel hakkı gibi görülür. Devlet yurttaşın konut edinmesini kolaylaştıran düzenlemeler yapar, konut üretmez , üretene destek olur.
Ekonominin lokomotifi durumundaki inşaat sektörünü, daha
doğrusu konut sektörünü hızlandırmak
için, devlete, belediyelere , konut üretecek olan özel sektöre ve
kooperatiflere düşen görevler vardır.
Konut üretiminin sağlıklı ve ekonomik biçimde sürdürülmesi isteniyorsa, görevler iyi tanımlanmalı, işbirliği ve dayanışma sağlanmalıdır. Konut üretimi için önerdiğimiz model: Sacayağı üretim modelidir. Bu modelde, Devlet düşen görev, konut edinmek isteyene, destek sağlamak, üretimi kolaylaştıran düzenlemeler yapmak, kredi sağlamaktır. Belediyelere düşen görev, planlama yapmak, kentin gelişme alanlarında altyapısı tamamlanmış yolları yapılmış arsa üretmek, konut üretimini hızlandıracak önlemleri almaktır, bürokratik işlemleri hızlandırmaktır. Kooperatiflere ve konut yapımcılarına düşün görev de talep örgütlenmesi yapmak ve sağlıklı yaşanabilir bir çevre içinde kaliteli güzel konutlar üretmektir. Sağlıklı düzenli sürdürülebilir konut üretiminin yolu budur. Devletin de belediyenin de özellikle inşaat sektörünün gelişmiş olduğu bölgelerde ve kentlerde konut üretimine kalkışması gereksizdir ve yanlıştır. Gelişmiş demokrasilerde, devlet baba değil, hayırlı evlattır. Belediye başkanı da ne prens nede şehzadedir. Belediye Başkanı, Belediye başkanı konut üretmeye kalkışmaz. Başkan, kenti tek bir apartman gibi düşünürsek o apartmanın geçici yöneticisidir. Sonuç olarak özetlersek, Konut üretmek ne devletin nede belediyenin işidir. Konut üretmek konut yapımcılarının işidir. Herke kendi işini yapsın. Ne devlet ne belediye konut üretmeye kalkışmasın. Halkın zekasını ve girişimciliğini küçük görmesin. Balık vermesin balık tutmayı öğretsin...
Konut üretiminin sağlıklı ve ekonomik biçimde sürdürülmesi isteniyorsa, görevler iyi tanımlanmalı, işbirliği ve dayanışma sağlanmalıdır. Konut üretimi için önerdiğimiz model: Sacayağı üretim modelidir. Bu modelde, Devlet düşen görev, konut edinmek isteyene, destek sağlamak, üretimi kolaylaştıran düzenlemeler yapmak, kredi sağlamaktır. Belediyelere düşen görev, planlama yapmak, kentin gelişme alanlarında altyapısı tamamlanmış yolları yapılmış arsa üretmek, konut üretimini hızlandıracak önlemleri almaktır, bürokratik işlemleri hızlandırmaktır. Kooperatiflere ve konut yapımcılarına düşün görev de talep örgütlenmesi yapmak ve sağlıklı yaşanabilir bir çevre içinde kaliteli güzel konutlar üretmektir. Sağlıklı düzenli sürdürülebilir konut üretiminin yolu budur. Devletin de belediyenin de özellikle inşaat sektörünün gelişmiş olduğu bölgelerde ve kentlerde konut üretimine kalkışması gereksizdir ve yanlıştır. Gelişmiş demokrasilerde, devlet baba değil, hayırlı evlattır. Belediye başkanı da ne prens nede şehzadedir. Belediye Başkanı, Belediye başkanı konut üretmeye kalkışmaz. Başkan, kenti tek bir apartman gibi düşünürsek o apartmanın geçici yöneticisidir. Sonuç olarak özetlersek, Konut üretmek ne devletin nede belediyenin işidir. Konut üretmek konut yapımcılarının işidir. Herke kendi işini yapsın. Ne devlet ne belediye konut üretmeye kalkışmasın. Halkın zekasını ve girişimciliğini küçük görmesin. Balık vermesin balık tutmayı öğretsin...
Mustafa PALA
07.02.2014