Geçtiğimiz yıllarda, Manisa Tarzanı`mızı 31 Mayıs 5 Haziran tarihleri
arasında düzenlenen `Manisa Tarzanı Çevre Günleri` etkinlikleri ile anıyor,
adını ve anısını yaşatmaya çalışıyorduk.
Gördük ki bu yıl Manisa Tarzanı ve Çevre günü etkinlikleri bir güne indirilmiş.
O gün içinde Lale Salonunda bir konuşma yapılacak, Hatuniye Camiinde mevlüt
okutulacak, birde Tarzanın mezarı ziyaret edilecekmiş. Bunlar Tarzan’ı anlamaya
anlatmaya yeter mi? Bence yetmez. Manisa Tarzanı yeni kuşaklara bir günde bu
etkinliklerle anlatılamaz. “Manisa Tarzanı ve Çevre Günleri” denildiğine göre
etkinlikler 5 Haziran’a kadar sürmeli. Geçtiğimiz yollarda, ağaç dikme
etkinlikleri yapardık. Güzel bahçe yarışmaları düzenlerdik. Sergiler
açardık.Televizyon söyleşileri paneller yapılırdı. Çevre temizliğine çıkılırdı.
Yürüyüşler yapılırdı. Yılın Tarzanı belirlenirdi. Neredeeeeen nereyeeeeee, beş
günden bir güne. Bence Manisa Tarzanı konusu önemine yaraşır bir özenle ele
alınmalı. Tarzan unutulmamalı unutturulmamalı.
Manisa Tarzanı adı ve anısı yaşatılmaya değer bir insan. Manisa Tarzanı için, bir tanımlama yapmıştım. Yaptığım tanımlamayı sürekli yinelemekten keyif alıyorum. Tarzan kime denir? Sorusuna kısa bir yanıt bulmuştum: Tarzan es geçileni iş edinen kişiye denir. Yeşillendirme es geçilirken, Ahmeddin Carlak iş edinmiş ve Manisa Tarzanı olmuş. Yaşadığımız Dünyada, bırakın Dünya'yı yakın çevremizde o kadar çok es geçilen iş var ki, birini de siz iş edinin ve o konunun Tarzanı olun. Çevre Tarzanı olun. Eğitim Tarzanı olun. Sosyalleşme Tarzanı olun. Barışın, Dostluğun, Kardeşliğin İşbirliği ve Dayanışmanın Tarzanı olun. Bakın çevrenize es geçileni iş edinin Tarzan olun, sizinde adınız ve anınız yaşatılsın. Es geçtiklerimizin arasına şimdi birde Manisa Tarzanı ve Çevre Günlerini yazmalıyız. Manisa Tarzanı Çevre Günlerini es geçemeyiz, geçmemeliyiz. Adı güzel kentimizle anılan Manisa Tarzanı es geçilemez. Bu es geçileni önümüzdeki yıl iş edinmeli ve Tarzanımızı önemine yaraşır bir özenle anmalıyız…
Manisa Tarzanı'mızın adını ve anısını yaşatmak için, araştıran öğrenen öğrendiklerini paylaşan Hakkı Avan, Bedriye ve Haydar Aksakal kardeşler gibi Tarzan üzerine yazmayı iş edinen dostlarımız var. Aslında onlar da bir Tarzan, yaşadıkları bu kenti ve kentinin insanlarını tanıtmaya çalışıyorlar. Ben gücüm yettiğince katkıda bulunmaya çalışıyorum. Yazıyorum çiziyorum. Filmin yapılmasına katkıda bulundum. Tarzanın heykellerini yaptırdım.
“Manisa Tarzanı” adıyla üne kavuşan Ahmeddin Carlak 1899 yılında, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan, Irak’da ki, Samarra kentinde doğdu. Birinci Dünya Savaşına ve Kurtuluş Savaşına katıldı. Gösterdiği yararlılıklar nedeniyle İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Ve Manisa’nın yeşil Manisa olarak anılmasına ömrünü adadı. Yetmez mi? Cumhuriyetin ilk yıllarında Manisa’ya geldi. Belediyede bahçıvan yardımcılığı görevini üstlendi. Ağaç dikmeyi kutsal bir görev sayarak, hayatını Manisa’nın yeşillendirilmesine adadı ve var gücüyle çalıştı. Yaz kış sadece siyah bir şortla ve ayağında lastik bir pabuçla kentin sokaklarında, kendi diktiği ve evlatlarım dediği ağaçların arasında dolaştı. Uzun saç ve sakalı, farklı görünümü ve kişiliği ile Manisalıların sevgilisi oldu. Bir spor adamıydı; Manisa Dağcılık Kulübü üyesi genç arkadaşlarıyla Ağrı, Cilo, Demirkazık, dağlarına tırmandı. Gittiği her yerde büyük ilgi gördü. Manisa dışında başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmedi. Sinema tutkunuydu. Okumayı severdi. Yeniliklere açıktı. Atatürk hayranıydı. Ulusal bayramlara göğsüne bağladığı palmiye yaprağı üzerine İstiklal Madalyasını takarak katılırdı. Bundan büyük bir gurur ve sevinç duyardı. Biz O’nu hiç unutmadık. Manisa Tarzanı’nın adına ve anısına sahip çıkalım Manisa. O’nu bir gün değil her gün analım.
Manisa Tarzanı adı ve anısı yaşatılmaya değer bir insan. Manisa Tarzanı için, bir tanımlama yapmıştım. Yaptığım tanımlamayı sürekli yinelemekten keyif alıyorum. Tarzan kime denir? Sorusuna kısa bir yanıt bulmuştum: Tarzan es geçileni iş edinen kişiye denir. Yeşillendirme es geçilirken, Ahmeddin Carlak iş edinmiş ve Manisa Tarzanı olmuş. Yaşadığımız Dünyada, bırakın Dünya'yı yakın çevremizde o kadar çok es geçilen iş var ki, birini de siz iş edinin ve o konunun Tarzanı olun. Çevre Tarzanı olun. Eğitim Tarzanı olun. Sosyalleşme Tarzanı olun. Barışın, Dostluğun, Kardeşliğin İşbirliği ve Dayanışmanın Tarzanı olun. Bakın çevrenize es geçileni iş edinin Tarzan olun, sizinde adınız ve anınız yaşatılsın. Es geçtiklerimizin arasına şimdi birde Manisa Tarzanı ve Çevre Günlerini yazmalıyız. Manisa Tarzanı Çevre Günlerini es geçemeyiz, geçmemeliyiz. Adı güzel kentimizle anılan Manisa Tarzanı es geçilemez. Bu es geçileni önümüzdeki yıl iş edinmeli ve Tarzanımızı önemine yaraşır bir özenle anmalıyız…
Manisa Tarzanı'mızın adını ve anısını yaşatmak için, araştıran öğrenen öğrendiklerini paylaşan Hakkı Avan, Bedriye ve Haydar Aksakal kardeşler gibi Tarzan üzerine yazmayı iş edinen dostlarımız var. Aslında onlar da bir Tarzan, yaşadıkları bu kenti ve kentinin insanlarını tanıtmaya çalışıyorlar. Ben gücüm yettiğince katkıda bulunmaya çalışıyorum. Yazıyorum çiziyorum. Filmin yapılmasına katkıda bulundum. Tarzanın heykellerini yaptırdım.
“Manisa Tarzanı” adıyla üne kavuşan Ahmeddin Carlak 1899 yılında, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan, Irak’da ki, Samarra kentinde doğdu. Birinci Dünya Savaşına ve Kurtuluş Savaşına katıldı. Gösterdiği yararlılıklar nedeniyle İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Ve Manisa’nın yeşil Manisa olarak anılmasına ömrünü adadı. Yetmez mi? Cumhuriyetin ilk yıllarında Manisa’ya geldi. Belediyede bahçıvan yardımcılığı görevini üstlendi. Ağaç dikmeyi kutsal bir görev sayarak, hayatını Manisa’nın yeşillendirilmesine adadı ve var gücüyle çalıştı. Yaz kış sadece siyah bir şortla ve ayağında lastik bir pabuçla kentin sokaklarında, kendi diktiği ve evlatlarım dediği ağaçların arasında dolaştı. Uzun saç ve sakalı, farklı görünümü ve kişiliği ile Manisalıların sevgilisi oldu. Bir spor adamıydı; Manisa Dağcılık Kulübü üyesi genç arkadaşlarıyla Ağrı, Cilo, Demirkazık, dağlarına tırmandı. Gittiği her yerde büyük ilgi gördü. Manisa dışında başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmedi. Sinema tutkunuydu. Okumayı severdi. Yeniliklere açıktı. Atatürk hayranıydı. Ulusal bayramlara göğsüne bağladığı palmiye yaprağı üzerine İstiklal Madalyasını takarak katılırdı. Bundan büyük bir gurur ve sevinç duyardı. Biz O’nu hiç unutmadık. Manisa Tarzanı’nın adına ve anısına sahip çıkalım Manisa. O’nu bir gün değil her gün analım.