Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı

CEMRE KONUT / LALE KULE

1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık

CEMRE KONUT / LALE KULE

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler

CEMRE KONUT / LALE KULE

Hedef Kilitlendi

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Üye Kayıtlarımız Başlamıştır

OBASYA Projesi Yuntdağlarında kurulacaktır.

29 Ocak 2016 Cuma

Yeni Kavramlar, Yeni Kurumlar

 TKDK ve Kalkınma Ajanslarını tanıyın, çağrılarına kulak verin, bu sizin için çok yararlı olacaktır.
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ve Zafer Kalkınma Ajansı ile tanışmamız Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi olarak hazırladığımız "Yunt Dağı'nda  Zaman Geçidi Müzesi" adını verdiğimiz  projemiz  nedeniyle oldu. Ülkemizin ilk Zaman Geçidi Müzesi Yunt Dağlarında Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi olarak aldığımız 102.000 metre karelik bir alanda bu yeni kurumlardan aldığımız desteklerle gerçekleştirildi. Yeni bir Kurum olan BİMER'i de bu çalışmalar sırasında tanıdık. Kalkınma, yeni kurumlar ve yeni kavramlarla oluyor. Yeni kurumlardan birisi Kalkınma Ajanslarıdır. Diğeri TKDK bir diğeri de BİMER'dir. Yeni kavram da, Projecilik ve katılımdır. Ajanslarla birlikte proje kavramı da anlam ve önem kazanarak öne çıktı. TKDK ve Zafer Kalkınma Ajanlsarından hibe alanlar, bir projecilik eğitiminden de geçirilmiş oluyorlar. 


Ulusal kalkınmanın yerelden güçlendirilmesi, bölgesel potansiyellerin yerelde yoğunlaşan çalışmalarla harekete geçirilmesi, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarının azaltılmasını hedefleyen bu iki kurumun desteklenmesi, kaynaklarının çoğaltılması ve etkinleştirilmesi gerekiyor. TKDK tüm illere yaygınlaştırılmalı. TKDK sadece AB kaynaklarını dağıtan bir kurum olmaktan çıkarılarak, devlet kaynaklarının dağıtılmasında da etkin duruma getirilmeli.

Bu köşede önceden yazdığım köşe yazılarında da değinmiştim. Şimdi  bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Bu kurumların üstlendiği görev  kalkınmayı ilgilendiren konularda, kamu, özel kesim, sivil toplum temsilcileri ve bilim insanları arasında iletişim ve işbirliğini geliştirmek, bu aktörlerin çalışmaları arasında bağlar oluşturmak suretiyle kalkınma bilincini, ivmesini arttırmak, bölgesel kalkınma konusunda koordinatör ve katalizör bir rol üstlenmek ve  projeciliğin içselleştirilmesini sağlamak  şeklinde özetlenebilir. 

TKDK ve Kalkınma Ajanslarını  tanıyın, çağrılarına kulak verin, bu sizin için çok yararlı olacaktır. BİMER'i inceleyin, Başbakanlıkla ileştim kurmanızı, sorunlarınıza çözüm bulmanızı,önerilerinizi hayata geçirmenizi  kolaylaştıracaktır. BİMER'i işim düştüğü ve ilgi kurduğum için tanıdım. Biliyorsunuz BİLGİ'nin Beşte dördü İLGİ'dir. İlgi olmadan BİLGİ olmuyor. İLGİ'nin önüne bir "B" koyun BİLGİ oluyor. 

BİMER Başbakanlık İletişim Merkezi'nin kısaltılmış adı. Bilişim ve iletişim teknolojileri kullanılarak Başbakanlık tarafından hayata geçirilen bir halkla ilişkiler uygulamasıdır BİMER. Bimer vatandaşın devletle iletişim kurmasını sağlayan bir köprü görevi görmektedir. Bimer'e telefon, internet sayfasındaki form veya e-posta ile ulaşabilmek mümkündür. Ben, Bimer'e iki kez yazılı başvuru yaptım. İki başvuruyla da ciddi biçimde ilgilenildiğini çözüm üretildiğini gördüm. 

Kültür ve Turizim Bakanlığından Obasya için "Turizm İşletme Belgesi" talep ettiğimizde, "Kooperatiflere İşletme Belgesi vermiyoruz" şeklinde bir yanıt alınca, bu yanıtın yasal dayanağının bulunmadığını sorunun Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakarlıkları arasındaki  eşgüdüm eksikliğinden kaynaklandığını belirterek BİMER'e yazılı başvuruda bulundum. Sorun bakanlıklar ve ilgili kurumlar arasında yapılan görüşmelerin ve yazışmaların sonrasında çözüldü. Şimdi, Turizm Kooperatiflerine "Turizm İşletme Belgesi" verilebiliyor. 

BİMER'e yaptığım ikinci başvuru "HOBİ BAHÇELERİ" konusunda oldu. Belediye Başkanları seçimler sırasında "Hobi Bahçeleri" kuracaklarını belirtiyorlar. Ancak, sonradan görüldü ki Hobi Bahçeleri'nin yasa dayanağı yok. Yaptığım başvuru üzerine, ilgili bakanlıklarla ve çok sayıda ilgili kurumla görüşmeler başlatıldı. Sanırım kısa sürede Hobi Bahçeleri yasal dayanağa kavuşturulacak. Manisa'da Bizim Bahçeler adı altında örnek ve öncü bir proje başlatacağız. Bu konuyu da bu köşede  bir başka gün yazmak istiyorum. 

Gelişme yeni kavramlar ve yeni kurumlarla oluyor. Kalkınma için yeniden yapılanma gerekiyor. Gelişme için yeniden yapılanma şart...


22 Ocak 2016 Cuma

MANİSA`YA DÖRT KAPI

Dört Kapı Manisa`ya yakışır. Dört Kapı Manisa`ya kimlik kazandırır.

Gelişen kentlere bakın,  kentli yurttaşların, soran, sorgulayan, araştıran yurttaşlar olduklarını, kentinin gelişmesine katkıda bulunmaya, karar ve üretim süreçlerinin içinde olmaya çalıştıklarını, aidiyet duygularının çok güçlü olduğunu görürsünüz.  Bu yazı da kentli yurttaş olma sorumluluğu ile çalışmanın, (Ben yaşadığım bu kent için neler yapabilirim?) sorusuna yanıt aramanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Sıkça tekrarladığım gibi, atılım olması için önce katılımın olması gerekiyor. Katılım olmadan atılım olmuyor. Kentli yurttaş, kendini kentin sakini gibi değil, sahibi gibi gören ve katılan yurttaştır. 

Geçmişe dönüp baktığımızda, Manisa’nın tarihin her döneminde, farklı yönleriyle öne çıkan, önemli bir yerleşim yeri olmayı başarmış bir kent olduğunu görüyoruz.  Yaşadığımız kent ve çevresinin ilk çağlardan günümüze uzanan, mitolojide yer bulan, görkemli bir geçmişi var. Uygun iklim koşulları, zengin bitki örtüsü, doğal güzelliği, tarihi zenginliği ve konumu Manisa’yı öne çıkarmaya yetmiş yıllar boyu.
 

Manisa tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeridir dediğimize göre, bu savımızı yeni eserlerle ortaya koymalı ve öne çıkarmalıyız. Bunu başardığımızda,  kentimiz hakettiği ilgi ve desteği mutlaka görecektir.  Kendini kentin sakini değil sahibi olarak gören bir Manisalı olarak, Manisa’nın tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koyacak MANİSA’YA DÖRT KAPI önerimi bir kez daha paylaşmak istiyorum.

Manisa’nın dört girişine dört kapı yapılıp,  bu kapılara, Bereket Kapısı;  Fatih Kapısı; Cumhuriyet Kapısı;  Batı Kapısı isimleri verilmeli.  Adlarını saydığımız kapılardan birisi olan Cumhuriyet Kapısı’nın yapımı tamamlandı. Kentin İzmir yönündeki ormanla buluştuğu noktaya, Önceki Valilerimizden Sayın Muzaffer Ecemiş döneminde yapımına başlanılan ve sonraki valilerimizin katkıları ile tamamlanan Kuva-i Milliye (Ulusal güçler) ve Cumhuriyet Anıtı’nın bulunduğu kent girişi, kentimizin Cumhuriyet Kapısıdır.

Manisa’nın dört yönüne yapılacak dört kapı Manisa’nın geçmiş ve gelecekle buluşma noktaları, tarihe açılan zaman tünelleri ve geleceğe bırakacağımız kültürel mirasımız olacaktır. Kapı olarak düzenlenebilecek öyle güzel noktalar var ki, Cumhuriyet Kapısı dışındaki  diğer üç kapı için üç hazır nokta girişimin başlatılmasını bekler durumda.
 

Cumhuriyet Kapısından sonra ikinci kapı,  Turgutlu yolu üzerindeki Akpınar Tesislerinin bulunduğu alanda yapılmalıdır. Bu kapıya Kibele Kapısı adı verilebilir. Bu kapı bizim İlk Çağlarda da önemli bir yerleşim yeri olduğumuzun simgesi olacaktır. Akpınar Tesisleri Kibele Kapısının yapımını kolaylaştıracaktır.
 

Üçüncü kapı, Gediz Köprüsünün bulunduğu noktadır.  Bu alan Fatih Kapısı olarak düzenlenmelidir.  Kente bu noktadan girenlere,  Şehzadeler kentine girdikleri anıtlarla gösterilmeli.  Fatih anıtı bu alanda yaptırılarak, O’nun bir çağdan bir çağa ve yerleşik topluma, kentliliğe geçişin simgesi olduğu vurgulanmalıdır

Dördüncü kapı, giderek önemi artan, kentimizin gelişme aksına paralel biçimde uzanan Menemen Yolu üzerine yapılmalıdır.  Üniversite yolunun bu yola bağlanması,  sanayileşmenin ve kentleşmenin batıya doğru gelişmesi bu kapıyı da önemli ve anlamlı yapmaktadır.  Bu kapıya da Batı Kapısı adı verilmelidir.

Kentin giriş ve çıkışlarına yapılacak, Bereket  Kapısı, Fatih Kapısı, Batı Kapısı ve Cumhuriyet Kapısı  adlarını taşıyacak dört kapı ile, Manisa’mızın tarihin her döneminde taşıdığı önem vurgulanmış olacaktır. Bu dört kapı ile, Manisa’mızın köklü geçmişinden mutlu geleceğine köprüler kurulacak, aydınlığa kapılar aralanacaktır. Kapılar kentimize yeni bir kimlik ve kişilik kazandıracaktır.

Haydi Manisa, bu kentin görkemli geçmişine ve mutlu geleceğine sahip çıkalım. Bu güzel kenti bir dünya kenti yapalım. İnanırsak, istersek ve çalışırsak olur...


15 Ocak 2016 Cuma

GELECEKTE MANİSA

İnsan soyu teknolojinin getirdiği olanaklardan yararlanırken, ağır bir bedeli de ödemek zorunda kalıyor.
İnsan soyu teknolojinin getirdiği olanaklardan yararlanırken, ağır bir bedeli de ödemek zorunda kalıyor. Sanayi gelişirken, Gediz gibi nehirler ölüyor. Doğa yok olup gidiyor. Ozon tabakası  zarar görüp deliniyor. Çeşitli hastalıklar, bu arada kanser hızla yayılıyor. Bir de domuz gribi çıktı karşımıza. Manisa'da da olduğu söyleniyor.  Hem, gelişen teknolojiden insanların yararlanması hem de çevrenin korunması eş zamanlı olarak gerçekleştirilemez mi? Önümüzdeki yıllarda yanıtını bulmamız gereken soru bu olacaktır. 

Dünya’da yaşanmakta olan sorunlara, bir de yaşadığımız kent Manisa açısından bakalım. Manisa’da da çevre sorunları gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Yıllardır tartışıyoruz. Başarabilir miyiz bilemiyorum. Gediz’in kurtarılması hep gündemimizde. Öte yandan, Manisa çöplüğü büyük felaketlerin habercisi gibi duruyor. Ancak bu konuda çalışmaların olduğunu, Uzunburun mevkiinde temellerin atıldığını, yakında vahşi çöp depolamanın Manisa'da tarihe karışacağını göreceğiz. Çöpten elektrik elde edilmesi konusunun da araştırılmakta olduğunu duyuyorum.  

Manisa'da otopark sorunu ağırlığını iyice hissettiriyor artık. Arabamızı park edebilmek için uzun süre yer arıyoruz sokak aralarında. Daracık sokaklar ve bu daracık sokakları çevreleyen 6-7 katlı konutlar. Apartmanlar insanın üzerine gelecekmiş gibi oluyor. Bir kat daha fazla kazanabilmek için yapılan çalışmalarla ulaşılan sonuç bu. Kent içinde olanların mutlu olmadığı belli, kendini kentin dışına atmaya çalışan çok insan var.  Ne arabalarını koyacak otoparkları, ne yürüyecek kaldırımları, ne çocuklarının oynayacağı bahçeleri, ne de pencerelerinden görebilecekleri ağaçları var. Güneşi bile göremiyorlar. Manisa’yı bundan böyle yeni imar kararları ile dikine büyütmek yoğunluğunu artırmak yapılabilecek en büyük kötülük olacaktır. Peki konut ihtiyaçları nasıl karşılanacak diyebilirsiniz. Çözüm kolay. Tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi, konut ihtiyacı kentin çeveresinde yeni imara açılacak olan alanlarda karşılanacak. Bu kentin batıya doğru sağlıklı büyümesini sağlayacak olan yeni planlamalar yapılacak. Kentsel dönüşüm projeleri de çözüme katkı sağlayabilir. 

Manisa için birşeylerin yapılmasının, taş üstüne taş konulmasının, sorunların daha da gecikmeden çözümlenmesinin ön şartı, kişiler ve kurumlar arası işbirliği ve dayanışmadır. Bunu bu güne kadar birbirine düşman olmuş ülkeler yapıyor. Bunu gelişmiş ülkelerin insanları yapıyor.  Manisa’da birlikte iş kotarma alışkanlığı geliştirilemeden sorunların çözümlenemediği görüldü. Bu konuda Denizli’den almamız gereken dersler var. Denizlililer elele vermeyi biliyorlar. Manisalıların da bunu başarması için, birilerinin buna öncülük yapması gerekiyor.

Manisalıların görevi, Manisa’yı  “Uykusu derin şehir” olmaktan kurtarmaktır. Varsa, kırgınlıkları, dargınlıkları bir kenara koyalım. Ortak  amacımız Manisa'yı geliştirmek olursa, bu amaca ulaşmamızı sağlayacak kararları kolayca üretebiliriz. Amacımız birbirimizin önüne engel çıkarmak işini zorlaştırmak olursa, bundan hepimiz zarar görürüz. 

Manisalılar belediye seçimlerinde, seçtiklerine  "Uzlaşın anlaşın, işbirliği yapın, Manisa'yı birlikte yönetin  ve bu kenti geliştirin." görevi verdiler. Şimdi uzlaşma dayanışma dönemidir. Bunu başaranlar, Manisa tarihine geçer ve ödüllendirilirler,  bunu zorlaştıranlar mutlaka cezalandırılırlar. Vatandaş seçtiklerini, mazeret üretsinler diye değil marifet göstersinler diye seçiyor.

Görevimiz mazeret üretmek değil marifet göstermek olmalıdır. Belediye Başkanları ve meclis üyeleri, Manisa'nın çıkarlarını önde tutarak kararlar almalıdır. Aralarında yarışma yerine dayanışma olmalıdır. Daha güzel, daha yaşanır bir Manisa için çalışırken, birbirimize destek olmalıyız. Manisalıların beklentisi budur...

Gelin Manisa'nın geleceğini, elele vererek birlikte planlayalım. Farklı görüşleri sorun olarak değil zenginlik olarak değerlendirelim. Belediye Meclislerinde oybirliği ile kararlar alınabileceğini gösterelim. Bunu başarabilirsek Manisa'yı kimse tutamaz. Manisa Batının İncisi Kalkınmanın Öncüsü olur...


8 Ocak 2016 Cuma

BATININ İNCİSİ SANAYİNİN ÖNCÜSÜ MANİSA


Manisa denilince, aklıma gelenleri hemen yazayım, Üzümün dünya başkenti Manisa.

Manisa denilince, aklıma gelenleri hemen yazayım,
Üzümün dünya başkenti Manisa.
 

Doğal güzelliklerin ve mitolojik zenginliğin harmanlandığı Şehzadeler Kenti Manisa.

Ağaç ve doğa sevgisinin önderi, dünyanın ilk çevrecisi Manisa Tarzanı'nın yeşil cenneti Manisa.

Bereketin simgesi Kibele ve Niobe anıtlarının bulunduğu, Yılkı Atları'yla ünlü, mitolojilere konu edilen Tantalis Kenti'nin kralı Tantalos'un tanrılara sofra kurduğu, Spil Dağı'nın bulunduğu kent Manisa.

Geleneklerini koruyan, 64 yörük köyünü barındıran, adını geçmişte Aigai ile bugün de Obasya ile daha çok duyuran Yunt Dağı'nın bulunduğu kent Manisa.

Batının incisi, sanayinin öncüsü Manisa.
Geçmişten geleceğe köprüler kuran kent Manisa.
Sevilmeye, çalışılmaya, yüceltilmeye, yeni değerler kazandırılmaya, emek verilmeye değer, verileni fazlasıyla veren bereketli kent Manisa.

Geçmişi görkemli Manisa'nın geleceğini de görkemli yapmak için planlar projeler yapmalıyız. Bu güzel kentin geleceğini güvence altına almalıyız. Bu güzel kenti bir Dünya kenti yapmalıyız. Sakın olmaz demeyin. Manisa Organize Sanayi Bölgesi'ne bakın. Bir Dünya Sanayi Bölgesi değil mi?Demek ki isteyince oluyor. İsteyin, planlayın, çalışın olur. Bir de Manisa Tarzanı'na bakın, bir tek kişi, bir bahçıvan yamağı, yeşilendirmeyi iş edinmiş, başarılı olmuş ve Manisa Tarzanı olarak ünlenmiş. Şimdi adı ve anısı yaşatılıyor. Anısı çevrecilerin önünü aydınlatıyor. Olmaz demeyin, isteyince oluyor.

Manisa, gelişen sanayisi, iklim koşulları, verimli toprağı ve İzmir’e yakınlığı nedeniyle yoğun göç alan illerimizin başında geliyor. Manisa doğudan ve kendi yakın çevresinden göç alırken, İzmir’e de yoğun biçimde göç veriyor. Gelenler genellikle dar ve orta gelirli, eğitim düzeyi düşük gruplar olurken, gidenler varlıklılar ve eğitim düzeyi yüksek olanlar oluyor.

Hızlı göç kentimizi “kuşatılmış kent” durumuna getirdi. Güneyindeki Spil Dağı etekleri, doğusu ve kuzeyi gecekondularla kuşatılmış durumda. Kentin tek sağlıklı gelişme yönü batı yönü. Kentin batısındaki, kısa adı Manisa Birlik olan Yeni Manisa Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği tarafından 1987 yılında projelendirilen "Yeni Manisa" kentin batıya açılan kapısı ve çağdaş yüzü olarak görülmeli, değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.

Neden hastane yapalım, okul yapalım, park yapalım, konut yapalım, AVM yapalım deyince Yeni Manisa akla geliyor hiç düşündünüz mü? Bu sorunun yanıtı gayet basit. Yeni Manisa planlanırken, park alanları, okul alanları, sağlık tesisi alanları, ticaret alanları, sosyal donatı alanları düşünüldü ve planlandı da ondan.
 

Atatürk Kent Parkı neden Yeni Manisa'ya yapıldı? Park alanı 1987 yılında ayrılıp, park yapılabilir duruma getirildi de ondan. Kent Parkı yapanlar sağolsunlar. Ancak, 1987 yılında planlayıp, imar planı uygulaması yaptırıp, rekreasyon alanı olarak ayrılmasını sağlayan Manisa Birlik'i kuranlar ve yönetenler de unutulmamalı değil mi? Biliyorsunuz, "Marifet iltifata tabidir."
 

Bu güzel kentin en az 25 yıllık geleceği şimdiden planlanmalı. Planlama'nın içine kent halkı da katılmalı. Bir düşünür, "Anlatırsan, unutabilirim; Gösterirsen, belki hatırlarım; Beni işin içine katarsan, asla unutmam öğrenirim" demiş. Ne güzel söylemiş değil mi? Vatandaşı işin içine katmak gerekiyor. Vatandaşın katılımı da ancak Sivil Toplum'un gelişmesiyle oluyor. Yıllardır, sivil toplum örgütlerinde çalışıyorum. Ürettiğim, üretilmesine katkı yaptığım tüm projeler, sivil toplumun içinden çıktı gelişti ve uygulandı. Sivil Toplum ortak aklın zeminidir. Sivil Toplum ortak aklın verimli üretken bitek tarlasıdır. Sivil Toplum içinde biçimlenen ortak aklın, düşüncenin ve projelerin sahibi çok oluyor. Sivil Toplumun gelişmesi "Ben" yerine "Biz"i öne çıkarır. Ben yerine biz diyenlerin çoğalması, Sivil toplumun ve buna bağlı olarak gelişmenin hatta toplumsal barışın müjdecisidir.

Bu güzel kent Manisa batıya doğru gelişmesini sürdürecek. Mevcut kent dokusu yeni kentsel dönüşüm projeleriyle yenilenecek. Gediz temizlenecek. Manisa turizme açılacak. Manisa İzmir'le bütünleşecek. Manisa iki il, iki el gibi değil, bir kentin iki mahallesi gibi, iki kardeş gibi gelişip güçlenecek. İki kent arasında işbirliği ve dayanışma artacak, iki kent başarıda buluşacak.


4 Ocak 2016 Pazartesi

BENİM BİR HAYALİM VAR

Yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken, ülkemde, bölgede ve Dünya`da olanlar geçti gözlerimin önünden bir film şeridi gibi.

Yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken, ülkemde, bölgede ve Dünya`da olanlar geçti gözlerimin önünden bir film şeridi gibi. Patlayan bombalar, düşürülen uçaklar, yaşanan gerginlikler, yıkımlar, kargaşa, karmaşa, tedirginlik, umutsuzluk, ölüm ve gözyaşı...

Bunları düşünürken, 52 yıl öncesinini anımsadım. Yüreğimin atışı hızlandı birden...

Yıl 1963, Ağustos'un 28'i  Washington Lincoln anıtının önünde ırk ayrımcılığına karşı 200.000'den fazla  kişi toplanmış. Kürsüde Amerikan Yurttaş Hakları Önderi Zenci Lider Martin Luther King var.
 
Martin Luther King önceden hazırladığı konuşmasını tam okumaya başlayacakken, alandaki kalabalığa, ayrımcılığın toplumu nasıl mutsuzlaştırdığını anlatacakken, bir anda, kalabalığın içinden bir ses duyulur: "Onlara hayalimizden bahset Martin" kalabalığın içinden bağıran ünlü şarkıcı Michael Jackson'dı "Onlara hayalimizden bahset" diye bağırıyordu, Martin Luther King'e. Ve Martin, yazılı metni bir kenara iterek, yüzyıllarca köle olarak kullanılmış halkının bağrından kopan bir sesle haykırdı:  "Benim bir hayalim var" cümlesiyle başlayan bu  tarihi konuşmayı biliyorsunuz.

Şimdi ben, bir yurttaş olarak Martin Luther King'in konuşmasından esinlenerek size seslenmek istiyorum.

Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın ve yarının getireceği güçlüklere rağmen benim hala bir hayalim var.

Kurtuluş Savaşı'yla kazanılan, dedelerimizin, ninelerimizin kanlarıyla sulanan bu topraklar üzerinde Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti  içinde derinden yer edinmiş bir hayal.

Bir hayalim var: Gün gelecek bu millet Kurtuluş Savaşı'nda yaptığı birlik gibi yeniden birlik olacak ve bu topraklarda barış, kardeşlik ve dayanışma içinde yaşayacak. Çünkü bu güzel vatanda yaşayanların tümü eşit yaratılmışlardır ve eşit haklara sahip yurttaşlardır.

Bir hayalim var: Gün gelecek kavga bitecek insanlarımız kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.

Bir hayalim var: Gün gelecek, hemen hergün, çatışma ve  şehit haberleriye uyanan Anadolu bir özgürlük ve adalet yurduna dönüşecek.

Bir hayalim var: Gün gelecek çocuklarımız, etnik kökenlerine ve inançlarına göre değil insan ve eşit yurttaş olduklarına  göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.

Bir hayalim var: Gün gelecek kapısı kapalı okul kalmayacak.
 
Gün gelecek, çocuklarımız elele tutuşma, mutlu geleceğe birlikte koşma şansına sahip olacaklar.
 

2015 yılı sona ererken, benim gelecek için bir hayalim var: Gün gelecek, şehit haberleri gelmeyecek, kimse ölmeyecek. Analar ağlamayacak.
Gün gelecek, bu hayalim gerçekleşecek, bu ülke bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolunda ilerleyerek, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp aşacak ve bu ülkede  insanlar özgür, mutlu, gelecekten umutlu yaşayacaklar.
 

Benim hayalim, benim dileğim, söylediklerimin 2016'da gerçekleşmesi, ülkeme barış kardeşlik ve dayanışma gelmesidir. Dedim ya, bu bir hayal. Ama, hayal bile olsa, yine de güzel.
 
Bu  hayalin gereçekleşmesi için uğraşmaya değer.
 
Benim hayalim 78 milyonun hayali olursa eğer,
 
Hayal gerçekleşir.
 
Acılar biter.



 
back to top