Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı

CEMRE KONUT / LALE KULE

1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık

CEMRE KONUT / LALE KULE

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler

CEMRE KONUT / LALE KULE

Hedef Kilitlendi

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Üye Kayıtlarımız Başlamıştır

OBASYA Projesi Yuntdağlarında kurulacaktır.

30 Kasım 2022 Çarşamba

ENGELSİZ İYİLEŞME

Bugün 1 Aralık Perşembe, saat 12.00’de her Perşembe olduğu gibi yine Etv’de programım var. Farklı konular ve konuklarla birlikte oluyoruz ANLATI-YORUM programında. Bu hafta konuğum Mahperi Serpil Dede. Engelsiz İyileşme üzerine konuşacağız Sayın Mahperi Serpil Dede ile. Kendisini tanıma çalışmalarını dinleme fırsatı bulduğum için mutluyum. Dinlediklerim ilgimi çektiği için, Etv. İzleyicileriyle de paylaşalım diye programıma konuk ediyorum Serpil hanımı. 

***

Serpil Dede kendisini sürekli olarak yenileyen, öğrendiklerini paylaşmayı seven bir hemşire. Engelsiz İyileşme üzerine sunumlar yapıyor, iyileşmede sanatı kullanıyor. “İç dünyamızı rahatlıkla ortaya koyabildiğimiz kendimizi özgür ve özgün ifade biçimimizdir sanat” diyor.  Sağlığı da “Sağlık bireyin ruhsal fiziksel ve sosyal bir iyilik halidir.” Şeklinde tanımlıyor.

***

Program öncesinde uzun bir söyleşi yaptık, Serpil hanımla, konuşmasından not aldıklarımı programda ayrıntılı olarak konuşmak istediklerimi paylaşıyorum özetle: “Sanat, her insan için önemi olmakla birlikte, özel koşul gösteren bireyler ve ailelerinde ise bir tedavi gereksinimidir. Bu nedenle farklı atölye çalışmaları kapsamında üretkenliği içeren iş uğraş terapileri elzemdir diyerek bu önemli konuya özen gösteriyorum.” 

***

Serpil hanımın otizmli bir oğlu var. Oğlunu mutlu etmek için yaptıklarını yapılması gerekenleri dinledim kendisinden. Bu konuyu da konuşabiliriz televizyon programında.

***

Otizm Vaka Yöneticisi Serpil Dede, Manisa Otistik Bireyler ve Engelsiz Aileler Derneği Başkanlığı görevini de sürdürüyor. Ve kendisini sanat terapisti olarak tanımlıyor. “Terapi bireyin içinde ilgili ve ilişik olarak tuttuğu gürültülü sessizlikleri tekrar dışa vurup sorunlarını azaltmayı hedeflemiş bireysel bir yöntemdir. Vakaların hayal dünyasını bir araç olarak kullanan psikolojik bir tedavi ve destek yönetimidir.” Diyor ve devam ediyor “Kişilerin sağlıklı ve yaşam problemlerini, streslerini, endişelerini atlatmaya çalıştıkları travmaları ve akseden enerjiyi, rengi ortaya koyup analiz eden ve azaltmak üzere geliştirilen stratejilerdir. Bireyin kırılgan, sessiz ve yumuşak yapısının zaman içerisinde güçlü adımlarla sanatın estetik gücü, enerji, rengi ve ilmekleriyle; Kendini ifade etmesi, İçini dökmesi, rengini görmesi, bütünde parçasını anlaması ve renk farkındalığı ile mahperi ilmeklerini ortaya koyup eser çıktısını kapsar.”

***

2011’de Manisa Otistik Bireyler ve Engelsiz Aileler Derneği Başkanı Serpil Dede’nin Manisa valiliği AB proje ve arge geliştirme biriminde yazdığı ve koordinatörlüğünü üstlendiği, ulusal ve uluslararası birçok yerde, workshop ve sergilerle ismini göbek adı Mahperi’yle şahlandırdığı, otizmin sessiz dünyasında oğlunun sessiz çığlıklarını ilmek ilmek dokuyarak ortaya koyduğu terapinin ve sistemin adıdır.

***

Eğer konuya ilgi duyuyorsanız, saat 12.00’de Etv’de Serpil Dede’nin konuğum olacağı ANLATI-YORUM programını izleyin derim.

***

Bugün köşe yazımı kısa bir şiirimle noktalamak istiyorum:
Sabahın körü / Sokaklar karanlık ve soğuk / Sırtlarında ağır çantaları / Çocuklar yollarda / Kimi aç kimi tok / Ağladıklarını gören / Seslerini duyan yok / Az daha kalsalar evlerinde / Güneş doğmuş olacak / Işıyacak sokaklar / Ve ısınacak…




 

23 Kasım 2022 Çarşamba

ŞÜKRAN FARIMAZ

Şükran Farımaz, bugün saat 12.00’de Etv’de yapmakta olduğum Anlatıyorum Programında konuğum olacak. Şükran Farımaz’ı yaklaşık otuz sekiz yıldır tanıyorum. Yeni Manisa Projesini gerçekleştirmek için kurduğumuz Öncü Konut Yapı Kooperatifine ortak olduğu seksenli yılların sonlarına doğru başlayan dostluğumuz devam ediyor.

***

Ben bir edebiyat eleştirmeni değilim ancak Şükran Farımaz’ın yıllar sonra da okunacak bir yazar olduğunu yazdıklarının klasikler arasına katılacağını düşünüyorum. Şükran Farımaz’ın yazdıklarının yeni baskıları yapılacak ve Şükran Farımaz hep okunacak bence.

***

Şükran Farımaz, 1953 yılında Malatya'nın Hekimhan ilçesinde doğdu. İlkokulu Hekimhan'da okudu. Ortaokul için Sivas'a gitti. Sivas'ta İlk Öğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra Samsun'da 19 Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilgiler Bölümü'nden mezun oldu. Şükran Farımaz, edebiyat dünyasına 1984 yılında Akademi Kitabevi’nin öykü birincisi olan “Çiçeklerle” adlı yapıtıyla girdi. Şükran Farımaz, halen Manisa’da yaşıyor ve yazmaya devam ediyor. Kaç öykü yazarımız var deseler, benim aklıma ilk gelen Şükran Farımaz olur.

***

Şükran Farımaz için araştırma yaparken "Bir Ağaç Bir Kadın" kitabı için yazılan bir paragraf çıktı karşıma. Aynen aktarıyorum: “Kıyı kentlerinden, kasabalarından, amansız kışların yaşandığı Anadolu kentlerindeki sıkıntılardan, yalnızlıklardan, aşktan ve yaşamdan söz ederken, insan sıcaklığını, doğallığını da içtenlikle yansıtıyor. Şükran Farımaz’ın öykülerinde her zaman her yerde rastlayabileceğimiz, içlerinde taşıdıkları yaralı öyküleri ise asla bilemeyeceğimiz sıradan insanlar var. Kendi içlerine kapanmış, kırgınlıklarını dışa vurmadan sessiz bir kabullenişle sürdürülen incinmiş yaşamlardan kesitler sunuyor Şükran Farımaz. Düşler ve çağrışımlarla beslenen öykülerde sözcüklerle durağan ve etkili resimler çizen yazarın abartısız, yalın, yalın olduğu kadar da şiirsel bir dili var. On öyküden oluşan Bir Ağaç Bir Kadın kitabında da yer alan şu cümle aynı zamanda bütün öykülerin ortak paydasını oluşturuyor. (İnciten ve onaran hayattı. Mutlak olan da.)"

***

Manisa’da hikayeleriyle öne çıkan Şükran Farımaz, Romanlarıyla önce çıkan Deniz Erbulak gibi yazarlarımız yaşıyor. Kentler sadece doğal güzellikleri, görkemli geçmişleri, farklı ürünleri ile anılmazlar kentler yazarlarıyla üreten iz bırakan insanlarıyla da anılırlar. Keşke insanlarımız, bir futbolcuyu tanıdıkları ve önemsedikleri kadar, yazarlarımızı da tanıyıp önemseseler, özen gösterseler yazdıklarını okusalar gençlerimizde daha çok yazmaya özenseler diyorum. Diyorum da ne oluyor, insanlar bildiğini okuyor.

***

Edebiyata kültüre sanata ilgi duyan arkadaşlarımla bir araya gelerek Manisa Kültür Sanat Kurumu’nu kurmuş, sinema günleri, şiir akşamları gibi etkinlikler düzenlemiş, kitaplar ve dergiler çıkararak Manisa’nın kültür ve sanat yaşamına katkı yapmaya çalışmıştık. Şimdi böyle bir yapılanmanın yokluğunu daha derinden hissediyorum. Keşke birileri çıksa bir araya gelip buluşma konuşma paylaşma ortamları oluştursa ne güzel olur değil mi?

***

Kentler büyüdükçe yalnızlığımızın da büyüdüğünü görüyorum. Kimimiz zamanın yetmediğinden yakınırken kimimiz de zamanın geçmediğinden yakınır olduk. Çalışanlar için en kıt kaynak zaman oluyor. Şükran Farımaz’la oturup karşılıklı söyleşme olanağını ancak düzenlediğimiz bir televizyon programı öncesinde ve program sırasında bulabiliyoruz. Oysa ben burada konuştuğumuz gibi, Barış Alanındaki çınarın altında, Okan’ın kahvesini içerken de söyleşmek isterdim Şükran Farımaz’la.

***

Benim gibi işkolikler olanlar için söylüyorum: Dünyayı biz kurtaracak değiliz. Okumaya yazmaya dostlarımızla söyleşmeye düşüncelerimizi paylaşmaya çoğalmaya ve gezmeye de zaman ayıralım biraz.  Zaman su gibi akıp gidiyor. Bir bakıyoruz pazartesi bir bakıyoruz hafta bitmiş Pazar olmuş. Yaşantımıza anlam katmanın derinleşmenin yollarını bulalım. Bence kitap okuyalım hem de çok okuyalım. Yaşantımıza anlam katalım.




 

16 Kasım 2022 Çarşamba

TAİ CHİ

Tai Chi nedir diye sormayın, bende yeni öğreniyorum. Tai chi eğitmeni Emel Eva Tokuyan’dan öğrendiklerimi özetleyerek aktarmaya çalışacağım.  Emel Eva Tokuyan 17 Kasım 2022 Perşembe günü saat 12.00’de Etv’de Anlatıyorum Programında konuğum olacak ve öğrenmeye devam edeceğiz.

***

Emel Hanım’a ilk sorum Tai Chi nedir diye sormak oldu: Çin kökenli beş bin yıllık sağlık ve savunma sistemi olduğunu söyledi. Ve devam etti “Yapısında üç kavram taşıyor. 1-Felsefi Sistem: Kişinin kendisini tanıması ve karakter formasyonudur. 2-Sağlık Sistemi: Bağışıklık sistemini güçlendirir, birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde kullanılır.  3-Savunma Sistemi: Dirençsizlik yasasını uygulayarak saldırganı bertaraf etme yolunu kullanır. Bir Çin atasözü aynen şeyle: Günde iki kez tai chi yapan bir kişi; bir demircinin gücüne, bir bebeğin esnekliğine ve bir bilgenin ruhuna sahip olur”

***

Kimler Tai Chi kimler yapabilir diye sorduğumda da “Her yaş ve durumda kişiler Tai Chi yapabilir. Riski olmayan, güvenli bir spordur.  Hareket etmeye olanak veren rahat kıyafetler ve küçük bir alanda yapılabilir. Öğrenmesi ve uygulaması kolaydır.” Demek ki, Etv stüdyosunda Tai Chi yapabileceğiz deyince, “Sizde rahat bir şeyler giyerek gelin, sizde yaparsınız göstereceğim hareketleri.” dedi. Anladığım kadarıyla güzel bir program olacak.

***

Birde, Tai Chi neye yarar? diye sorayım deyince, “  Neye yararı olmuyor ki? Vücuttaki enerji merkezlerini dengelediği için sağaltıcı etkisi ve bağışıklığı güçlendirdiği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Bu hastalıklardan bazıları; stres, konsantrasyon sorunları, romatizmal hastalıklar, felç, MS, parkinson, tansiyon, denge bozuklukları, bel ağrısı,  damar sertliği, fizik tedavi,  migren gibi rahatsızlıklara iyi geldiği biliniyor.” diye yanıtladı sorumu.

***

Emel Eva Tokuyan’ı Manisa’da görevli olduğu yıllarda tanımıştım. “İçsel Yolculuklar Atlası” adlı kitabını okumuş ve kendisiyle söyleşiler yapma olanağı bulmuştum. Manisa’da başlayan dostluğumuz devam ediyor. Köşe yazılarını ve paylaştıklarını takip etmeye çalışıyorum. “Bütün savunma sanatları kişiyi zihinsel dinginliğe, ruhsal sessizliğe ve derin bir kendine güvene ulaştıran bir yoldur.”, “Su gibi ol! Duru, akışkan, esnek ve güçlü” gibi benim de sık sık Facebook sayfamda paylaştığım güzel sözleri var Emel Eva Tokuyan’ın.

***

Emel Eva Tokuyan Eğitim Fakültesi mezunudur. Küçük yaşta karate eğitimi almıştır. 1999 yılından beri Tai Chi Chuan ve 2007 yılından beri Nei Kung alanında felsefi savunma sanatları eğitimlerine devam etmektedir. Ekvator Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Profesöründen iki yıl Feng Shui eğitimi almıştır. Pekin Beden Eğitimi Üniversitesi’nde aktarılan Tai Chi Chuan yang stilini 1999 yılından beri çok sayıda kişi ve kurumlara vermeye devam etmektedir. Tai Chi /Chi kung seminerleri verdiği yerler saymakla bitmiyor. Yurt dışında; İngiltere, Hollanda ve Almanya. Yurt içinde; Alsancak Sokak Şenlikleri, Çeşme Sağlık Fuarı, 9 Eylül Üniversitesi Bahar Şenlikleri, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çeşitli okullar, özel kurum ve kuruluşlar, Celal Bayar Üniversitesi, Adana, Ankara, Mersin, İzmir, İstanbul, Van, Manisa gibi illerde, verdiği tai chi/ chi kung seminerleri workshoplar yanı sıra felsefe, psikoloji temalı konferanslar yapmıştır.

***

20 yıl bir sivil toplum kuruluşunda çeşitli alan yöneticilikleri yapmış ve düzenlediği sosyal kampanyalardan binlerce kişi yararlanmıştır. Mitolojik resim atölyesi eğitimleri vermiş ve resim çalışmalarına devam etmektedir. Kişisel karma üç sergi açmıştır. Bugün Etv’de yapmakta olduğumuz programda Emel Eva Tokuyan’ı daha yakından tanıyacağız ve Tai Chi öğreneceğiz…




10 Kasım 2022 Perşembe

ATATÜRK’Ü ANLAMAK

Geçtiğimiz Perşembe günü yine bu köşe de “Yolundayız Atam” başlıklı bir yazı yazmış, ancak aynı gün yapmak gereken canlı programı yapamamıştım. Bugün yine Atatürk üzerine yazmamın nedeni bugün Atatürk’ü Anma adı altında Canlı Program yapacak olmamdandır. Bugün Saat 12.00 yapacağım programı izlerseniz sevinirim.

***

Atatürk’ü anıyoruz anlamaya çalışıyoruz. Çağımızın unutulmayan ve hiç unutulmayacak olan tek lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. 10 Kasım’da yine Anıttepe dolup taşacak, insanlarımız gidip Atatürk’e saygılarını sevgilerini sunacaklar.

***

29 Ekim 2022 tarihinde Cumhuriyetimizin 99. yılı ülkemizin tüm kentlerinde görkemli biçimde kutlandı. Anıt Kabir yine doldu taştı. Bu yıl belki ülkemizde tek biz Cumhuriyet Bayramımızı Öncü Sitesinin Barış Alanı’nda Amfi Tiyatroda kutladık. 10 Kasım Atatürk’ü Anma etkinliğimizi de Birlik Sitesinde düzenleyeceğiz. Atatürk belgeselleri izleyeceğiz. Kurduğumuz sitelerde sosyal donatıları bu amaçla yaptık.  

***
 

Bugün saat 12.00’de Etv’de yapmakta olduğum canlı programda, izlenimlerimiz izleyicilerimle paylaşacağım. 29 Ekim’deki coşkulu kutlamanın ardından, 10 Kasım’da (Bugün) Atatürk’ü anacağız anlamaya çalışacağız.
Atatürk, yaşadığı çağın önüne ışık tutan bir Dünya lideri. Çağdaşları dâhil hiçbir lider, tüm dünyadan Atatürk’ün gördüğü saygı ve sevgiyi görmemiştir.

***


UNESCO’nun Atatürk’le ilgili bilinen kararını paylaşmak istiyorum: UNESCO’nun 27 Kasım 1978 tarihli 152 ülkenin delegesinin olduğu toplantısında Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı olan 1981 yılının bütün dünyada “Atatürk Yılı” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. UNESCO’nun aldığı karar kelimesi kelimesine noktasına virgülüne kadar aynın şöyledir: “Atatürk kimdir? Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.
Evet, UNESCO’nun bu kararı Dünya’nın Atatürk’e bakışının özetidir…

***
 

Anmak mı anlamak mı daha önemli diye sorarım kendi kendime Atatürk her aklıma geldiğinde. Asıl olan anmak değil, anlamaktır bence. Anlayınca daha anlamlı anarız bundan hiç kuşkunuz olmasın...  

***
 

Her tarafa yazıyorlar "Atam İzindeyiz" diye.
Düşünerek, anlayarak bilerek ve inanarak yazdıklarını hiç sanmıyorum. Öylesine işte anlamadan bilmeden yazıyorlar. İz nedir? İz: "Bir şeyin geçtiği veya önceden bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, emare" şeklinde tanımlanabilir. Ya da, "Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti." şeklinde daha kısa bir tanımlama yapılabilir.

***

"Atatürk'ün İzindeyiz." derseniz 1938'de kalırsınız. Bu kadar basit... Atatürk sizin 1938'de kalmanızı istemezdi, böyle isteseydi hedef olarak, çağdaş uygarlığı göstermezdi. İz biter yol bitmez.

***

Eğer Atatürk'e inanıyor, yaptıklarını önemsiyor ve seviyorsanız, yapmanız gereken, "Atatük"ün İzindeyiz" demek yerine, "Atatürk'ün yolundayız" demek ve gereğini yapmak olmalıdır. Atatürk'ün gösterdiği yol, bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yoludur... Atatürkçü olmak, izinde kalmak değil, gösterdiği yolda ilerleyerek çağdaş uygarlığa ulaşıp aşmaktır.

***

Atatürk'ün 57 yıllık yaşamında 3 bin 937 adet kitap okuduğu söyleniyor. Atatürk'ün yolunda olmak, kitap okumaktır. Atatürk'ün yolunda olmak O'nu anlamak için çalışmaktır.  İnsanlarımızın çoğu kitap okumuyor. Kitap okumadan, Atatürk'ü anlayamaz, sadece anmakla yetiniriz. Kitap okumadan, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp, aşamayacağımızı anlayın artık.

***

Atatürk askerdir. Atatürk komutandır. Atatürk bilim insanıdır. Atatürk devlet adamıdır. Atatürk baş öğretmendir. Atatürk kooperatifçidir. Atatürk yazardır. Atatürk dünya lideridir. Atatürk ne aldanmıştır ne de aldatmıştır. Aldansa ya da aldatsaydı milleti yanına alamazdı Türkiye Cumhuriyetini kuramazdı. Dünya lideri olamazdı."

***

Işıklar içinde kal Atam. Türk milleti gösterdiğin yoldan ayrılmayacak, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.




 

2 Kasım 2022 Çarşamba

YOLUNDAYIZ ATAM

29 Ekim 2022 tarihinde Cumhuriyetimizin 99.yılı ülkemizin tüm kentlerinde görkemli biçimde kutlandı. Anıtkabir yine doldu taştı. Bu yıl belki ülkemizde tek biz Cumhuriyet Bayramımızı Öncü Sitesinin Barış Alanı’nda Amfi Tiyatro’da kutladık. Otuz yıl önce yapımına öncülük ettiğim Amfi Tiyatroda bayram kutlamak benim için ayrı bir mutluluk nedeniydi.

***
Bugün saat 12.00’de Etv’de yapmakta olduğum canlı programda, izlenimlerimiz izleyicilerimle paylaşacağım. 29 Ekim’deki coşkulu kutlamanın ardından 10 Kasım, Atatürk’ü anacağız anlamaya çalışacağız. Atatürk, yaşadığı çağın önüne ışık tutan bir Dünya lideri. Çağdaşları dâhil hiçbir lider, tüm dünyadan Atatürk’ün gördüğü saygı ve sevgiyi görmemiştir.

***

UNESCO’nun Atatürk’le ilgili bilinen kararın paylaşmak istiyorum: UNESCO’nun 27 Kasım 1978 tarihli 152 ülkenin delegesinin olduğu toplantısında Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı olan 1981 yılının bütün dünyada “Atatürk Yılı” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. Bu kararda “Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir” denmekteydi.  Bu kararla ilgili görüşmeler yapılırken, İsveç delegesi ayağa kalkıp, “Dünya’da bu kadar devlet adamı var, hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?” diyerek öneriye karşı çıkar. Rus delegesi hışımla ayağa kalkar, yumruğunu masaya vurur ve şöyle der: “Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle Dünya’daki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı, bütün ülkelerde her problemimize çare olarak aramalıyız.” Sonrasında bütün delegeler alınan karara imza atarlar.  İtiraz eden İsveç delegesi, imzanın atıldığı gün şunları söyler: “Ben Atatürk’ü inceledim. Bütün ülkelerin delegelerinden özür diliyor ve ilk imzamı ben atıyorum.” diyecektir.

***

UNESCO’nun aldığı karar kelimesi kelimesine noktasına virgülüne kadar aynı şöyledir: 

“Atatürk kimdir?   Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.
Evet, UNESCO’nun bu kararı Dünya’nın Atatürk’e bakışının özetidir…

***
Anmak mı anlamak mı daha önemli diye sorarım kendi kendime Atatürk her aklıma geldiğinde. Asıl olan anmak değil, anlamaktır bence. Anlayınca daha anlamlı anarız bundan hiç kuşkunuz olmasın...  

Her tarafa yazıyorlar "Atam İzindeyiz" diye.

Düşünerek, anlayarak bilerek ve inanarak yazdıklarını hiç sanmıyorum. Öylesine işte anlamadan bilmeden yazıyorlar.  İz nedir? İz: "Bir şeyin geçtiği veya önceden bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, emare" şeklinde tanımlanabilir. Ya da, "Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti." şeklinde daha kısa bir tanımlama yapılabilir.

***

"Atatürk'ün İzindeyiz." derseniz 1938'de kalırsınız. Bu kadar basit... Atatürk sizin 1938'de kalmanızı istemezdi, böyle isteseydi hedef olarak, çağdaş uygarlığı göstermezdi. İz biter yol bitmez.

***

Eğer Atatürk'e inanıyor, yaptıklarını önemsiyor ve seviyorsanız, yapmanız gereken, "Atatük"ün İzindeyiz" demek yerine, "Atatürk'ün yolundayız" demek ve gereğini yapmak olmalıdır. Atatürk'ün gösterdiği yol, bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yoludur... Atatürkçü olmak, izinde kalmak değil, gösterdiği yolda ilerleyerek çağdaş uygarlığa ulaşıp aşmaktır.

***

Atatürk'ün 57 yıllık yaşamında 3 bin 937 adet kitap okuduğu söyleniyor. Atatürk'ün yolunda olmak, kitap okumaktır. Atatürk'ün yolunda olmak O'nu anlamak için çalışmaktır. İnsanlarımızın çoğu kitap okumuyor. Kitap okumadan, Atatürk'ü anlayamaz, sadece anmakla yetiniriz. Kitap okumadan, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp, aşamayacağımızı anlayın artık.

***

Atatürk askerdir. Atatürk komutandır. Atatürk bilim insanıdır. Atatürk devlet adamıdır. Atatürk baş öğretmendir. Atatürk kooperatifçidir. Atatürk yazardır. Atatürk dünya lideridir. Atatürk ne aldanmıştır ne de aldatmıştır. Aldansa ya da aldatsaydı milleti yanına alamazdı Türkiye Cumhuriyetini kuramazdı. Dünya lideri olamazdı."

***

Işıklar içinde kal Atam. Türk milleti gösterdiğin yoldan ayrılmayacak, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.

 


 
back to top