Etkinliklerle geçen Nisan ayının
ardından, Mayıs ayınada Hıdırellez etkinliği ile başladık.
Etkinliklerle geçen Nisan ayının
ardından, Mayıs ayınada Hıdırellez etkinliği ile başladık. 31 Mayıs-5 Haziran
tarihleri arasında Manisa Tarzanı'mızı anacağız, Manisa Tarzanı ve Çevre
Günleri etkinliğinde.
Manisa Tarzanı denilince akla hemen, Yeşil Manisa, Manisa denilince de büyük
çevreci, ağaç ve doğa sevgisinin önderi Manisa Tarzanı geliyor. Manisa adı
hep Tarzan’la birlikte anılıyor. Kentimizi tanıtmak için anlatacak
öykülerimiz olmalı deyip duruyoruz. İşte o öykülerden birisi de Manisa
Tarzanı'mızın örnek yaşam öyküsüdür. Manisa Tarzanı öyküsünün
zenginleştirilmesi için elimden geleni yapıyorum. Tarzanın adını ve anısını
yaşatmaya çalışıyorum.
Herkesin yapması gereken bir işi, “kimse yapmıyor, ben niye yapayım ki”
diyenlerin çoğaldığı bir ortamda, bir kişi çıkıp herkesin es geçtiğini iş
ediniyorsa, işte o kişi o işin tarzanıdır. Es geçileni iş edinen kişiye
tarzan diyoruz.
Manisa Tarzanı olarak ünlenen çevre önderinin ilginç yaşam öyküsünün bilinen
bölümü, savaş sonrasında yanmış yıkılmış cehennem yerine dönmüş kente
gelişiyle başlıyor. Manisa Tarzanı geldiği Manisa’da doğayı yeniden
canlandırıp, ağaçlandırmak için amansız bir mücadele veriyor. Manisa Tarzanı
adı öne çıkınca da, Topçu Hacı, Ahmet Bedevi gibi takma adlarıyla birlikte
nüfusta kayıtlı adı olan Ahmeddin Carlak adı da unutulup gidiyor. Bu nedenle
birçok insan gibi beni de Manisa Tarzanı’nın nerede ne zaman doğduğundan,
nereden geldiğinden çok, neler yaptığı ve Manisa Tarzanı olduktan sonraki
yaşamı ilgilendirdi hep. Ulusal Kurtuluş Savaşı'na katılan, Cumhuriyetin ilk
yıllarında, göğsünde Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile Manisa’ya gelen
Ahmeddin Carlak, Manisa’da Manisa Tarzanı olarak yeniden doğmuştur
denilebilir.
Nerede ne zaman doğduysa doğdu. O Manisa’da Manisa Tarzanı oldu.Önemli olanda
bu.
Manisa Tarzanı’nı 1958 yılında gördüm. O siyah şortu, şortu gibi kararmış
yanık derisi, uzamış sakalları ve elinde ağaçları budadığı testeresi
ile bulanık bir görüntü olarak kalmış belleğimde.
Manisa Tarzanı üzerine yaptığım araştırma, bizde yaşamının filme alınması
isteğini de uyandırdı. Yaptığımız ses ve görüntü kayıtlarını her gözden
geçirdiğimizde, Manisa Tarzanı’nın yaşamı mutlaka filme alınmalı diyorduk.
Nitekim, Film yapımcısı Cengiz Ergün’ü aradığımda, anlattıklarımız onun da
ilgisini çekti. Bilindiği gibi ödüller alan Manisa Tarzanı filmi çevrilmiş
oldu.
Bir bahçıvan yamağı, nasıl adı ve anısı yaşatılan, adına kitaplar yazılan
filmler yapılan bir insan olabiliyor? İstiklal Madalyası almasına neden olan
mücadelesinin önüne ağaç dikmesi nasıl geçebiliyor? Gerçek adı unutulup nasıl
Manisa Tarzanı olarak ünlenebiliyor? Bu soruların yanıtlarının ipuçlarını
bulmalıyız. Sanırım ipucu, es geçileni iş edinmede gizli. Evet, es geçileni
iş edinenlerin çoğalması gerekiyor. Dünya o zaman daha yaşanası olur.
Manisa Tarzanı’nın ağaç sevgisi çevrecilerin yolunu aydınlatıyor.
Manisa Tarzanı için düzenlediğimiz her etkinlikte, Manisa Tarzanı’nın
Mektubu okunuyor.
Yine okullara gidip sunum yapmaya Manisa Tarzanı'nı yeni kuşaklara anlatmaya
çalışacağım. Manisa Tarzanı'nın adını ve anısını yaşatmayı birileri es geçse
bile ben iş edineceğim...
|