Bağlılıkların zayıflaması pek üzerinde durmadığımız,
farkında olmadığımız bir gelişme. Evet bağlılıklar zayıflıyor. Mekana, kişiye,
topluma, işe, aileye bağlılıklar giderek zayıflıyor.
Kişilere bağlılığın zayıflamasını, bekarlığı tercih
edenlerin çoğalması, ayrı yaşama isteklerinin artması, ailelerin küçülmesi
olarak görüyoruz. Mekana bağlılığın zayıflaması, iç ve dış göçler olarak çıkıyor
karşımıza. “Doğduğumuz yer, doyduğumuz yer” olmuyor artık.
Bağlılık aşiretlere ve inanç temelli örgütlenmelere
karşıda giderek azalıyor. Siyasi partilere karşıda azalıyor bağlılıklar. Bir
önceki seçimde alınan oylar bir sonraki seçimde alınmayabiliyor. Bağlılığın
azalmasını iyi bir gelişme olarak görenler de var, kötü olarak değerlendirenler
de. Ben iyi bir gelişme olarak görüyorum. Bağlılıkların azalması benim için
özgürleşme anlamı taşıyor. Bağlılıklar azaldıkça özgür bireyler olma yolunda
ilerlemiş oluyoruz. Bu gerçeği görüp, buna göre planlama yapanlar da var. Bu gerçeğin
farkında olmayanlar da var. Bu gerçeği göremeyen, politikacıların sayısı
oldukça fazla.
Bağlılıkların azalmasını disiplinsizlik olarak da değerlendirmemek
gerekir. Özgür olmak, aydın olmakla eş anlamlıdır bence. Aydın insan eleştiren
ve bağlılıklarını sürekli denetleyen insandır. İnsanların değişmeyeceğini
sürekli bağlı kalacaklarını sananlar önümüzdeki seçimlerde bunun böyle
olmadığını seçimlerde çarpıcı biçimde gördüler. Hiçbir kimse, hiçbir parti, geçtiğimiz
seçimlerde aldıklarını garanti görmemeli. Hani “köprülerin altından çok sular
aktı” derler ya. Onlarda insanların bağlılıklarının azaldığını görmelidirler.
Onun için siyasi partilerin çok çalışması gerekiyor. Oy oranları çalışmalara
göre değişecektir bundan hiçbir kimsenin kuşkusu olmasın. Kimsede kendisini bulunmaz
sanmasın. Mezarlıklar kendini bulunmaz sananlarla dolu. Bunu da kimse unutmasın.
Değişiyoruz, gelişiyoruz, özgürleşiyoruz, onun için bağımlılıklarımız azalıyor.
Kimileri bağımlılıkların zayıflamasını “döneklik” olarak, kimileri “zayıflık”
olarak, kimileri “kararsızlık” olarak değerlendirecek ve değişenleri
suçlayacaklardır. Çağımızda suçlanması gereken, bağlılıklarını sürdürenler,
değişmemekte direnenlerdir.
Bugün için bağlı olduklarımız, bugün için anlam taşır.
Koşullar değişince, bağlılıklarda değişebilir. Aslında zaman zaman alayla
karışık olarak gündeme getirdiğimiz “dün dündür” sözü aslında gerçeğin ta kendisidir.
Gerçekten dün kendi koşulları ve kendi doğruları içinde dündür. Eğer,
bağlılıklarımız sürecekse, bunun gelişmenin önünde engel oluşturduğunu gecikmeden
görürüz. Bağlıkların değişmesi de küreselleşme gibi bir olgu. “Küreselleşmeye
karşıyım” diyen bir dostumu, “bende depreme karşıyım” şeklinde yanıtlamıştım.
Verdiğim yanıt çok hoşuma gittiğinden sürekli yineleyip duruyorum. Görevimiz
karşı olduğumuzu söylemekle yetinmek olmamalı. Görevimiz karşı olduklarımıza
karşı önlem almak olmalı. Evet, bağlılıkların azalması da bir olgu.
Her şeye karşı bağlılıklarımız azalırken, yeter ki,
yaşama karşı bağlılığımız azalmasın. Yaşama dört elle bağlanan özgür insanlar
olmak dışında bağlılığım yok benim. Bunun için de çok mutluyum. Ah birde
insanlara karşı kendimi borçlu görme bağlılığından kurtulabilsem...