Düş gördüm, hayra
yordum.
Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanı Binali Yıldırım,
ABD’nin saldırgan baskıcı tutumu ve doların yükselmesi nedeniyle Meclisi
toplantıya çağırıyor. Meclis toplanıyor. Konu görüşülüyor. Konuşmacılar,
birlikten bütünlükten yana konuşmalar yapıyorlar. Komisyon kurulması teklifi
oybirliği ile kabul ediliyor. Her partiden birer kişinin katılacağı gruplar
oluşturulmasına, oluşan grupların, başta AB ve Türkçe Konuşan Ülkeler olmak
üzere, tüm ülkeleri ziyaret ederek haklılığımızın, ABD’nin hukuk dışı baskıcı
tutumunun anlatılmasına karar veriliyor. Sorun çözülene kadar sürecek bir
seferberlik alkışlarla ilan ediliyor.
Düş bu ya, her gidilen ülkenin yöneticileri, ABD
aleyhine açıklamalar yapıyorlar. Tüm dünyada oluşan olumlu hava,
yurttaşlarımızı da etkiliyor. Birlik bütünlük havası, ülkeye dalga dalga
yayılıyor. Her konuşmacı, “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” diye başlayıp,
“Barış kardeşlik dayanışma” şeklinde açıklamalar yapmaya
başlıyor. Kurtuluş Savaşındaki, Çanakkale Savaşındaki birlik bütünlük
kararlılık sağlanıyor. Ve ülke tek yürek, tek yumruk oluyor. Dargınlar
barışıyor, kırgınlıklar bitiyor.
Cumhurbaşkanı, “Ben seksen bir milyonun
cumhurbaşkanıyım” diyerek, parti liderlerini toplantıya çağırıyor, yapılan ilk
toplantıda her ay düzenli olarak toplanma, ülkenin önemli meselelerini görüşme
kararı alınıyor. Cumhurbaşkanı, açtığı tüm hakaret ve tazminat davalarını “Aile
içi kavganın kazanını olmaz, biz bir aileyiz” diyerek geri çikiyor.
Cumhurbaşkanının bu tutumu ülkede büyük beğeniyle ve alkışlarla karşılanıyor.
Ziyaret edilen ülkelerden, ABD aleyhine açıklamalar
çoğaldıkça, ABD yalnızlık endişesine düşüyor, yanlış politikaları nedeniyle ABD
başkanı ve ilgili bakanlar eleştiriliyor hatta ABD Başkanının görevinden
uzaklaştırılması bile tartışılır hale geliyor.
STK’larla toplantılar yapılıyor. STK’lar ülke
bütünlüğünü, barış, kardeşlik ve dayanışmayı dile getiren konuşmalar ve yazılı
açıklamalar yapıyorlar ardı ardına.
Kısa sürede Dolar, 4 liraya geriliyor. Hızla
yükselen fiyatlar, gerilemeye başlıyor. Durgunlaşan piyasalar yeniden
hareketleniyor.
Yalnızlaşan ABD dize getiriliyor. Türkiye gibi bir
müttefikini kaybeden ABD’ye karşı iç ve dış eleştiriler artarak devam ediyor.
Gelişmelerin ardından, AB ortaklığı konusu yeniden
gündeme geliyor, yeni fasıllar açılıyor, görüşmeler hızlandırılıyor, AB
ülkelerine vize koşulu kaldırılıyor. Ortaklığa giden yol kısaldıkça kısalıyor.
Eğitim sistemi sil baştan yeniden düzenleniyor.
Teknik Liseler çoğaltılıyor.
Eşimin “hadi kalk saat sekiz oldu” demesiyle uyandım.
Gördüklerimin düş olduğunu anlayınca, üzülmedim değil. Gördüğüm düşü, hayra
yordum. Bir yurttaş olarak, benim gördüğüm düşü birçok yurttaşın arzuladığını
özlediğini biliyorum. Keşke düşler gerçek olsa. Kim bilir olur belki. Niye
olmasın, hep birlikte istersek olur.