Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı

CEMRE KONUT / LALE KULE

1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık

CEMRE KONUT / LALE KULE

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler

CEMRE KONUT / LALE KULE

Hedef Kilitlendi

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Üye Kayıtlarımız Başlamıştır

OBASYA Projesi Yuntdağlarında kurulacaktır.

31 Ekim 2013 Perşembe

Cumhuriyet Kutlaması



Bu yıl Cumhuriyet kutlaması farklıydı. 
Meydanlar elinde bayraklarla her yaştan yurttaşlarla doldu taştı.
Cumhuriyet sevgisi yatağına sığmayan bir nehir gibiydi gürül gürül aktı.
Cumhuriyet, Bayrak ve Atatürk bizim vazgeçilmezlerimizdir.
Sanırım bu anlaşıldı… Tarihe not düşüldü. Belleklere kazındı.
Cumhuriyetin bağımsızlık ve özgürlük olduğu biliniyor.
Çoğulculuk, katılımcılık deniliyor ve yürekten isteniyor artık.
Cumhuriyet bilimin aydınlattığı yolda yürümektir diyor yurttaş.
Eşitliktir diyor. Çok sesliliğin uyumudur  diyor.
Cumhuriyetten vazgeçmem diyor yurttaş.
Sosyal adalet diyor, hak diyor hukuk diyor.
Cumhuriyetin değerini biliyor yurttaş.
Sosyal devlet diyor. Laiklik diyor.
Toplumsal barış diyor, uzlaşma diyor.
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma diyor yurttaş.
Ölürüm de cumhuriyetten vazgeçmem diyor.
Üstünler hukuku yerine  hukukun üstünlüğü olsun diyor.
Dünyada barış, yurtta barış diyor.
Ümmet yerine millet diyor yurttaş.
Kutuplaşma olmasın, kucaklaşma olsun istiyor.
Çekişme olmasın dayanışma olsun diyor.
Açık ve net söylüyor. Daha ne yapsın ki…
Bölünmez bütünlük diyor,  anlayın artık.
Kavga istemiyor.
Cumhuriyet geleceğimizin güvencesidir.
Biz de cumhuriyetin güvencesiyiz diyor.
Cumhuriyeti sahipsiz sanmayın diyor yurttaş.
Kanmayın kandırmayın diyor. Atatürk’ün yolundayım diyor.
Cumhuriyete ve kurucusuna sahip çıkıyor.
Her milli bayramda aynı filmi izlemiyoruz artık.
Gelişiyoruz fark yaratıyoruz.
23 Nisan’da gözleri ışıldayan çocuk
19 Mayıs’ta, sıkılı yumruk, mangal gibi yürek  genç oluyoruz.
30 Ağustos’ta zafer türküsü söylüyoruz.
29 Ekim de cumhuriyeti kucaklayan,  alanları dolduranız.
10 Kasım’da Atatürk’ü anan ve anlayan oluyoruz.
Anlıyoruz hepimiz Atatürk oluyoruz…
Atatürk’ün gösterdiği bilimin aydınlattığı yolda yürüyoruz.
Ben bu yıl kutlamaları böyle okuyor böyle anlıyorum.
Böyle okuyan ve böyle anlayanların çok olduğunu görüyorum
O nedenle geleceğe güvenle bakıyorum.
Yaşasın Cumhuriyet diyorum…                                                   
Mustafa PALA               
                                                         



1

25 Ekim 2013 Cuma

Dini Bayramdan Milli Bayrama

Kurban bayramını ve dokuz günlük tatili geride bıraktık.  Ancak tatil modundan çıkabilmiş değiliz henüz. Sizi bilmem ama ben her kurban bayramında aynı filmi izliyormuş duygusuna kapılıyorum.

İspanya’da boğalar insanları kovalarken, Türkiye’de biz boğaları kovalıyoruz. Et doğrayayım derken kendini doğrayan acemi kasapları her bayramda gülümseyerek izliyoruz.  Ancak bu bayramda burnunu evet yanlış yazmadım burnunu kesen kasabı da gördük.

Her kurban bayramında sadece koyun, keçi, dana, boğa kurban etmiyoruz, yollarımızda da küçüklü büyüklü yüzü aşkın insanımızı yoğun trafikte kurban veriyoruz.  Ölüm sahnelerini de film gibi izliyoruz televizyonlarda hem de çocuklarımızla birlikte.

Yollarda anasını babasını oğlunu kızını yitirenleri düşünün onlar için bundan böyle her kurban bayramı daha farklı bir anlam taşıyacak, bayramda sevinme yerine yitirdiklerini anacaklar.  

Dokuz günlük bayram benim için uzun oldu ama yetersiz bulanlar da olmuştur elbet. Bayramın sadece çalışma düzenimizi değil fiziki ve ruh sağlığımızı da bozduğunu söyleyebilirim.

Bayramı geride bıraktık şimdi gündemde yerel seçimler var. Aday adayları kendilerini tanıtmak için çaba harcıyorlar. Kentin her köşesi aday adaylarının fotoğraflarıyla doldurulmuş durumda.  Sanırsın ki, aranan kente yönetici değil, çevrilecek bir film için oyuncu olmaya aday oluyorlar.

Bence bu aşamada önemli olan, kentlinin başkan aday adayını tanıması değil, aday adayının yöneteceği kenti ve kentlisini tanımasıdır. Aday adayları bu aşamada gülen gülümseyen bazen de sırıtan fotoğraflarıyla kendilerini tanıtmaya değil, kentini ve kentlisini tanımaya ve program hazırlamaya zaman ayırmalı ve programlarını yurttaşlara duyurmalıdırlar.

Kenti yönetmek için bilmek,  bilmek için de ölçmek gerekir.
Ölçmezseniz bilemezsiniz, bilemezseniz yönetemezsiniz.

Aday adayları ve partiler kamuoyu araştırmalarına öncelik vermeli.  Kentini, kentlisini iyi tanımalı. Sorunları öğrenmeli ve o sorunlar için çözümler üretip bunu halkıyla paylaşmalı.

Her parti aday adaylarının, her düzeydeki parti yöneticilerinin, belediye meclis üyelerinin sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katılacağı çalıştaylar düzenlemeli, aday adayları projelerini anlatmalı, kişiler değil ilkeler ve projeler tartışılmalı.

Farklı kavramlar ve farklı kurumlar geliştiremediğimiz sürece her bayramda olduğu gibi her seçimde de aynı filmi yeniden izliyormuş gibi oluruz.

Tam seçim havasına girilirken 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da gündemimizde yer alacak. Yapılan yürüyüşleri ve parti liderlerinin açıklamalarını dinleyip tartışacağız.  Ulusal Bayramlar resmi kutlamaların dışına taşmaya başladı. Ulusal Bayramlar geniş halk kesimlerinin katılmasıyla yeni bir anlam ve önem kazanıyor. Bayramın ardından 10 Kasım gelecek Anıt Kabir dolup taşacak yine.  Manisalılar 29 Ekim’de  İzmir’e taşınacak milyonların katılımıyla kutlanacak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.  Halkın Cumhuriyete ve Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’e sahip çıktığı görülecek. Bayramınız kutlu olsun. Cumhuriyet Bayramında umarım farklı filmler izleyeceğiz…


Mustafa PALA
www.mustafapala.com

21 Ekim 2013 Pazartesi

Dünyayı Sevgi Yönetsin

Kin ve nefret insan yüreğine yüktür. Yüreğinizden kin ve nefreti attığınızda yerini sevgi doldurur.

Sevginin zorluğu falan yok. Sevmeye niyet edin yeter. Çünkü arkası gelir. Sevgiyi derinlemesine yaşamak, sevgiyi evrensel bir değer olarak algılayıp, yaşam biçimine dönüştürmek, bir başlayın hele ne kadar kolay olacak göreceksiniz. Bunu bayramda ve hemen sonrasında yapmak sanırım hiç de zor olmaz.

Sevmek dünyanın en güzel ve en kolay işidir. Peki, niye doyasıya sevmiyoruz? Bizi büyütenler ve yönetenler sürekli kavga ediyorlar, kavgayı yaşam biçimi haline getiriyorlar, hatta kavgayı kutsuyorlar korku kültürünü büyütüyorlar da ondan.   

Sevgi kültürünü, korku kültürünün yerine koyamamışız. Kural dışı her şey için bir ceza konulması ve uygulanması, hoşgörüye yer bırakılmaması, yöneticilerin asık suratlı olması, annenin babanın çocuklarına sert görünmek için çaba harcaması, eşlerin birbirine, öğretmenin öğrencisine, amirin memuruna şiddet uygulaması hep korku kültüründen kaynaklanıyor. Ancak, korkutmanın da çözüm getirmediği, sürdürülmesinin mümkün olmadığı da biliniyor.  İnsan, toplumun koyduğu kurallara, inandığı ve saygı duyup sevdiği için uymalı, verilecek cezadan korktuğu için değil. Kırmızı ışıkta sadece polis olduğu zaman değil, hiç kimsenin olmadığı zaman da durmalı. Yola tükürmemeyi, toplu bulunulan yerlerde sigara içmemeyi,  ayıplanmaktan korktuğu için değil,  insanları sevdiği için yapmalı.

En büyük evrensel değer, sevgi ve gelişim için çalışmaktır. Hem seveceksin, hem de gelişmeye gücünün yettiğince katkıda bulunacaksın. Hem seven, hem de toplumsal gelişmeye gücünün yettiğince katkıda bulunan insanlar çoğaldıkça, dünya daha yaşanası, insanlar daha mutlu ve gelecekten umutlu olacaktır.

Bayramlar sevginin yeşerip boy vermesi için yeni fırsatlar yaratıyor. Bayram havası, sürekli olur ve bayram coşkusu içinde bir yerel seçim ortamı yaratabilirsek, bunun toplumsal barışa büyük katkısı olacaktır.

Sevgi ve gelişim iki evrensel değer. Bu değerleri yücelten kendisi de yücelir. Bu değerleri yücelten hem sevilir hem de gelişir. Sevmek üzerine birazcık kafa yorsak ve insanları sevmeye çalışsak ne kaybederiz ki. Sevgiyi düşünmek için, bayramları beklemeyin. Sevgiyi soluk almak gibi, su içmek gibi, sürekli yaşayalım.

Yaklaşan yerel seçimleri, kavganın büyümesi için değil, barışın güçlenmesi için değerlendirmeliyiz. O zaman belediye başkan adayları, başka partileri ve adaylarını eleştirme yerine, kendi yapacaklarını anlatma yolunu seçmelidirler. “Onun yumurtaları çürük” demek yerine  “Benim yumurtalarım çift sarılı” demeliler.

Süresiz sınırsız koşulsuz sevgiler diliyorum. Kin ve nefreti atın yüreğinizden, yüreğiniz sevgiyle dolsun. Bırakın, sizi, evinizi, mahallenizi, kentinizi, ülkenizi ve de dünyayı sevgi yönetsin...

Mustafa Pala
www.mustafapala.com

 
back to top