İyi insan, kendinden önce toplumu düşünen, topluma hizmeti yaşam biçimine
dönüştüren insandır.
İyi insan, kin ve nefreti yüreğine yük etmeyen insandır. Atın yüreğinizden
kin ve nefreti, yerini sevgi dolduracaktır inanın. İyi insanlar çoğaldıkça
huzur ve mutluluk artar.
İyi insanı sevgi, kötü insanı korku yönetir. İşlerimizi ya sevdiğimiz ya da korktuğumuz için yaparız. Sevgiyle yapılanlar keyif verirken, korkuyla yapılanlar üzer, gerer, yorar insanı.
Sevgisiz toplum verimsiz çorak tarla gibidir. Sizi bilmem ama ben korkuların sevgilerin önüne geçtiğini görüyorum. Ne yapıp edip sevgiyi etkin kılmalıyız iyileri çoğaltmalıyız. Kötülükleri, iyileri çoğaltarak yenebiliriz.
Çocukluğumu yaşadığım 50’li yılları düşünüyorum, akıllı telefonlarımız yoktu ama aklımız başımızdaydı. Dört işlemi kafadan yapardık. Akıllı arkadaşlarımız dostlarımız komşularımız vardı. O yıllarda çocuklar kaçırılmazdı. Çocuklar sevilirdi, çocuklara kıyılmazdı. İyi insanlar etkindi.
Akhisar’ın Büknüş köyünden Konya’ya gitmiştim tek başıma 1958 yılında 13 yaşındaydım. İyilik vardı, sevgi vardı, yardımlaşma vardı. Şimdi bu yaştaki çocukları değil başka bir kente, parka, bahçeye, sokağa bile göndermiyorlar tek başlarına. Neden? Sevginin yerini korku, kin ve nefret aldı da ondan.
İyi insan seven insandır. Sevgi seveni de sevileni de mutlu eder. Sevmeye niyet edin, arkası kendiliğinden gelir. Sevgiyi derinlemesine yaşamak, sevgiyi evrensel bir değer olarak algılayıp, yaşam biçimine dönüştürmek yaşamınıza anlam katacaktır bunu bilin. Bunun içindir, bırakın dünyayı sevgi yönetsin bırakın dünyayı iyiler yönetsin demem.
Sevmek dünyanın en güzel ve en kolay işidir. Peki, niye doyasıya sevmiyoruz? Bizi büyütenler ve yönetenler sürekli kavga ediyorlar, kavgayı yaşam biçimi haline getiriyorlar, hatta kavgayı kutsuyorlar korku kültürünü büyütüyorlar da ondan. Yazık oluyor yeni yetişen ve korku kültürüyle büyütülen çocuklara. Sevgi kültürünü, korku kültürünün yerine koyamamışız. Kural dışı her şey için bir ceza düşünülmesi ve uygulanması, yöneticilerin asık suratlı olması, annenin babanın çocuklarına sert görünmek için çaba harcaması, eşlerin birbirine, öğretmenin öğrencisine, amirin memuruna şiddet uygulaması hep korku kültüründen kaynaklanıyor. Ancak, korkutmanın da çözüm getirmediği, sürdürülmesinin mümkün olmadığı da bilinmeli. Bu böyle gitmez. Korkuyla yaşanmaz. İnsan, toplumun koyduğu kurallara, inandığı ve saygı duyup sevdiği için uymalı, verilecek cezadan korktuğu için değil. Kırmızı ışıkta sadece polis olduğu zaman değil, hiç kimsenin olmadığı zaman da durmalı. Yola tükürmemeyi, toplu bulunulan yerlerde sigara içmemeyi, ayıplanmaktan korktuğu için değil, insanları sevdiği için yapmalı.
İyi insanı sevgi, kötü insanı korku yönetir. İşlerimizi ya sevdiğimiz ya da korktuğumuz için yaparız. Sevgiyle yapılanlar keyif verirken, korkuyla yapılanlar üzer, gerer, yorar insanı.
Sevgisiz toplum verimsiz çorak tarla gibidir. Sizi bilmem ama ben korkuların sevgilerin önüne geçtiğini görüyorum. Ne yapıp edip sevgiyi etkin kılmalıyız iyileri çoğaltmalıyız. Kötülükleri, iyileri çoğaltarak yenebiliriz.
Çocukluğumu yaşadığım 50’li yılları düşünüyorum, akıllı telefonlarımız yoktu ama aklımız başımızdaydı. Dört işlemi kafadan yapardık. Akıllı arkadaşlarımız dostlarımız komşularımız vardı. O yıllarda çocuklar kaçırılmazdı. Çocuklar sevilirdi, çocuklara kıyılmazdı. İyi insanlar etkindi.
Akhisar’ın Büknüş köyünden Konya’ya gitmiştim tek başıma 1958 yılında 13 yaşındaydım. İyilik vardı, sevgi vardı, yardımlaşma vardı. Şimdi bu yaştaki çocukları değil başka bir kente, parka, bahçeye, sokağa bile göndermiyorlar tek başlarına. Neden? Sevginin yerini korku, kin ve nefret aldı da ondan.
İyi insan seven insandır. Sevgi seveni de sevileni de mutlu eder. Sevmeye niyet edin, arkası kendiliğinden gelir. Sevgiyi derinlemesine yaşamak, sevgiyi evrensel bir değer olarak algılayıp, yaşam biçimine dönüştürmek yaşamınıza anlam katacaktır bunu bilin. Bunun içindir, bırakın dünyayı sevgi yönetsin bırakın dünyayı iyiler yönetsin demem.
Sevmek dünyanın en güzel ve en kolay işidir. Peki, niye doyasıya sevmiyoruz? Bizi büyütenler ve yönetenler sürekli kavga ediyorlar, kavgayı yaşam biçimi haline getiriyorlar, hatta kavgayı kutsuyorlar korku kültürünü büyütüyorlar da ondan. Yazık oluyor yeni yetişen ve korku kültürüyle büyütülen çocuklara. Sevgi kültürünü, korku kültürünün yerine koyamamışız. Kural dışı her şey için bir ceza düşünülmesi ve uygulanması, yöneticilerin asık suratlı olması, annenin babanın çocuklarına sert görünmek için çaba harcaması, eşlerin birbirine, öğretmenin öğrencisine, amirin memuruna şiddet uygulaması hep korku kültüründen kaynaklanıyor. Ancak, korkutmanın da çözüm getirmediği, sürdürülmesinin mümkün olmadığı da bilinmeli. Bu böyle gitmez. Korkuyla yaşanmaz. İnsan, toplumun koyduğu kurallara, inandığı ve saygı duyup sevdiği için uymalı, verilecek cezadan korktuğu için değil. Kırmızı ışıkta sadece polis olduğu zaman değil, hiç kimsenin olmadığı zaman da durmalı. Yola tükürmemeyi, toplu bulunulan yerlerde sigara içmemeyi, ayıplanmaktan korktuğu için değil, insanları sevdiği için yapmalı.
En büyük evrensel değer, sevgi ve gelişim için çalışmaktır. Hem seveceksin,
hem de gelişmeye gücünün yettiğince katkıda bulunacaksın. Hem seven, hem de
toplumsal gelişmeye gücünün yettiğince katkıda bulunan insanlar çoğaldıkça,
dünya daha yaşanası, insanlar daha mutlu ve gelecekten umutlu olacaktır. İyi
insan olmak iyilik getirir. İyilikten iyilik, kötülükten kötülük doğar. İyiler
olarak çoğalmanın yolunu bulalım. İyiliğe yapılan yatırım, en büyük
zenginliktir.
Süresiz, sınırsız, koşulsuz iyilikler diliyorum.
Süresiz, sınırsız, koşulsuz iyilikler diliyorum.