Normalleşme için uzlaşma gerekiyor.
Milli Savunmada, Milli Eğitimde, dış politikada, uzlaşma birleşme olmadan, ne kalkınma olur, ne de Yurtta barış, Dünyada barış sağlanır.
Uzun sözün kısası; Kalıcı normalleşmenin ve uzlaşmanın yolu TBMM’den geçer.
Hep yazıyorum, hep konuşuyorum. Ayrışmaya değil birleşmeye ihtiyacımız var.
Ağır sorunlar ayrışarak değil birleşerek çözülür.
Seçim dönemi geriye kaldı. Önümüzde seçimin olmayacağı yaklaşık dört yıl var. Bu dört yılı iyi değerlendirmeliyiz. Bizim kıt kaynaklarımızın başında zaman geliyor. Parayı ve zamanı çok savurganca harcıyoruz.
Ne olur germeyelim gerilmeyelim. Germekten gerilmekten uzak durun çünkü uyuşturucu gibi bağımlılık yapar. Geri toplumlarda, gerilim yaratmak, bilinen en kolay günü kurtarma ve ayakta kalma şeklidir. Bunu yıllardır görüyoruz.
Gerilim, ayakta tutar tutmasına da üretimin, hizmetin ve dayanışmanın önünü tıkar. Oysa uzlaşma, normalleşme üretimin yolunu açar. Arzulanan da bu değil midir zaten. İstenirse, emek verilirse uzlaşma da olur, huzur da olur hizmette olur. Uzlaşma hem kolay hem zordur. Bilgi, birikim ve iyi niyet yoksa uzlaşma yerine kavga olur. Bilgili birikimli insanlarla olursan uzlaşma, cahil insanlarla olursan bozuşma olduğu hep görülmüştür.
Gerilimin en kötü yanı alışkanlık ve bağımlılık yapmasıdır dedim ya gerçekten doğru. Şimdi bir bakalım, nerelerde gerilim yaşıyoruz? Ailede yaşıyoruz sonu ayrılık oluyor. Apartmanda yaşıyoruz sonu dargınlık ve kavga oluyor. Genel kurullarda yaşıyoruz hizmet engelleniyor. Belediye meclislerinde ve TBMM`de yaşıyoruz. Hizmetin yolu kapanıyor. Toplumsal barış zarar görüyor. Ayrışma hızlanıyor. Gerilim bize yaramıyor…
Germeyen gerilmeyen toplumlar huzurlu oluyor. Huzurlu toplumlar gelişiyor. Demokrasi, çok sesliliğin uyumlu birlikteliğidir. Demokrasi, çok sesli müzik gibidir. Çok sesli müzik gibi, demokrasiyi sevmek de belli bir kültür gerektirir.
Ortak akıl, uygulaması kolay olandır da, demokrasi kültürünün olmadığı ortamlarda ulaşılması zordur. Ortak akla ulaşmakta emek gerektirir. Yapılacak iş ülkenin ortak aklını ortaya koyabilmektir.
Eğer amaç ortamı germekse, kendinizi haklı gösterecek yüzlerce neden bulabilirsiniz. Ancak iyi bilmeliyiz ki, kentte ve ülkede yapılan kavganın ne kente ne ülkeye yararı, ne de kazananı olur.
Uzlaşma söylemde var eylemde yok. Uzlaşalım ama benim dediğim olsun böyle uzlaşma olmaz. Uzlaşma üçüncü seçenek olur genellikle. Sen söylersin ben söylerim, tartışırız orta bir yerde buluşuruz. Buna uzlaşma denir. Uzlaşma özveri gerektirir. Her şeyden önce uzlaşma demokrasiye yürekten inananlar arasında olur. Bizim ülkemizde, liderler arasında uzlaşma eğilim var mı diye baktığımızda olmadığını görürüz. Yazık ki, uzlaşma ve demokrasi konusunda liderlerimizin notu çok düşük. Seçim meydanlarında, birbirleri için ağızlarına geleni söylüyorlar.
Toplumsal barışı ve dayanışmayı güçlendirmenin yolu, öncelikle farklılıklara ve çok sesliliğe saygıyı gerektirir. Demokraside tek seslilik olmaz. Çok sesliğe saygısı olanda bir arada bulunmaktan uygarca tartışmaktan kaçınmaz.
Tartışarak karar alacağız aldığımız kararlara tartışmasız uyacağız. Bunu başaramadığımızda demokrasi içinde kalkınmamız zorlaşır.
Bu ülkede siyaseti saygın bir düzeye çıkarmadan, çok sesliliği içimize sindirip, çok sesliliğin uyumunu sağlamadan demokrasimizi güçlendiremeyiz.
Şunu bilelim artık: Gerilimler karanlığa, uzlaşmalar aydınlığa götürür.
Uzun sözün kısası; Kalıcı normalleşmenin ve uzlaşmanın yolu TBMM’den geçer.
Hep yazıyorum, hep konuşuyorum. Ayrışmaya değil birleşmeye ihtiyacımız var.
Ağır sorunlar ayrışarak değil birleşerek çözülür.
Seçim dönemi geriye kaldı. Önümüzde seçimin olmayacağı yaklaşık dört yıl var. Bu dört yılı iyi değerlendirmeliyiz. Bizim kıt kaynaklarımızın başında zaman geliyor. Parayı ve zamanı çok savurganca harcıyoruz.
Ne olur germeyelim gerilmeyelim. Germekten gerilmekten uzak durun çünkü uyuşturucu gibi bağımlılık yapar. Geri toplumlarda, gerilim yaratmak, bilinen en kolay günü kurtarma ve ayakta kalma şeklidir. Bunu yıllardır görüyoruz.
Gerilim, ayakta tutar tutmasına da üretimin, hizmetin ve dayanışmanın önünü tıkar. Oysa uzlaşma, normalleşme üretimin yolunu açar. Arzulanan da bu değil midir zaten. İstenirse, emek verilirse uzlaşma da olur, huzur da olur hizmette olur. Uzlaşma hem kolay hem zordur. Bilgi, birikim ve iyi niyet yoksa uzlaşma yerine kavga olur. Bilgili birikimli insanlarla olursan uzlaşma, cahil insanlarla olursan bozuşma olduğu hep görülmüştür.
Gerilimin en kötü yanı alışkanlık ve bağımlılık yapmasıdır dedim ya gerçekten doğru. Şimdi bir bakalım, nerelerde gerilim yaşıyoruz? Ailede yaşıyoruz sonu ayrılık oluyor. Apartmanda yaşıyoruz sonu dargınlık ve kavga oluyor. Genel kurullarda yaşıyoruz hizmet engelleniyor. Belediye meclislerinde ve TBMM`de yaşıyoruz. Hizmetin yolu kapanıyor. Toplumsal barış zarar görüyor. Ayrışma hızlanıyor. Gerilim bize yaramıyor…
Germeyen gerilmeyen toplumlar huzurlu oluyor. Huzurlu toplumlar gelişiyor. Demokrasi, çok sesliliğin uyumlu birlikteliğidir. Demokrasi, çok sesli müzik gibidir. Çok sesli müzik gibi, demokrasiyi sevmek de belli bir kültür gerektirir.
Ortak akıl, uygulaması kolay olandır da, demokrasi kültürünün olmadığı ortamlarda ulaşılması zordur. Ortak akla ulaşmakta emek gerektirir. Yapılacak iş ülkenin ortak aklını ortaya koyabilmektir.
Eğer amaç ortamı germekse, kendinizi haklı gösterecek yüzlerce neden bulabilirsiniz. Ancak iyi bilmeliyiz ki, kentte ve ülkede yapılan kavganın ne kente ne ülkeye yararı, ne de kazananı olur.
Uzlaşma söylemde var eylemde yok. Uzlaşalım ama benim dediğim olsun böyle uzlaşma olmaz. Uzlaşma üçüncü seçenek olur genellikle. Sen söylersin ben söylerim, tartışırız orta bir yerde buluşuruz. Buna uzlaşma denir. Uzlaşma özveri gerektirir. Her şeyden önce uzlaşma demokrasiye yürekten inananlar arasında olur. Bizim ülkemizde, liderler arasında uzlaşma eğilim var mı diye baktığımızda olmadığını görürüz. Yazık ki, uzlaşma ve demokrasi konusunda liderlerimizin notu çok düşük. Seçim meydanlarında, birbirleri için ağızlarına geleni söylüyorlar.
Toplumsal barışı ve dayanışmayı güçlendirmenin yolu, öncelikle farklılıklara ve çok sesliliğe saygıyı gerektirir. Demokraside tek seslilik olmaz. Çok sesliğe saygısı olanda bir arada bulunmaktan uygarca tartışmaktan kaçınmaz.
Tartışarak karar alacağız aldığımız kararlara tartışmasız uyacağız. Bunu başaramadığımızda demokrasi içinde kalkınmamız zorlaşır.
Bu ülkede siyaseti saygın bir düzeye çıkarmadan, çok sesliliği içimize sindirip, çok sesliliğin uyumunu sağlamadan demokrasimizi güçlendiremeyiz.
Şunu bilelim artık: Gerilimler karanlığa, uzlaşmalar aydınlığa götürür.