75 yıllık hayatımda bayram ziyaretleri yapamadığım, kimsenin bayram kutlamasına gelmediği evden çıkamadığım tek bayram bu bayram oluyor. Bayram ziyaretine gelenler, şeker almak için kapımızı çalan çocuklar olmayacak bu bayram.
İnsanlardan uzak duracağız, insanlıktan değil diyerek, telefona sarılacağız hemen, görüntülü konuşmalar kutlamalar yapacağız. Karşılıklı olarak tatlı yiyemeyeceğiz ama tatlı tatlı konuşacağız.
Kentler büyüdükçe yalnızlıklar da büyüdü. Büyük kent büyük yalnızlık getirdi. Üstüne üstlük bir de korona belası musallat oldu insanoğlunun başına bu bayramda.
Bayramda size gelen olmayacağına göre fırsatı değerlendirerek siz kendinize gelin. İnsanın kendine gelmesi, kendi olması çok önemli değil mi? Hep kendimiz olsak, gerektiğinde hızla kendimize gelmeyi becersek, daha mutlu oluruz. Bayramlar dargınların barışma günü olmalı. “O gelsin benden özür dilesin” gibi, düşüncelere kapılmadan, barışmak için adımlar atılmalı. Bunu önce politikacılar yapmalı.
Benim çocukluk yıllarımda bayramlar çok farklıydı. İnsanlar en güzel giysilerini giyip bayram gezmesine çıkardı... İçtenlik vardı, sıcaklık vardı. Diz dize oturup, göz göze sohbetler yerine, saatlerce telefonlarla karşılıklı görüşme, yazışma yapacağız.
Ev ziyaretlerine gidip “internet var mı, piriz nerde, şifreniz neydi?” diye soruluyor sormayacağız bu bayramda. Bu satırların yazarı olarak ben de sosyal medya bağımlısıyım. Telefon elimden düşmüyor. Beş dakikada bir elim otomatik olarak telefona gidiyor. Akıllı telefonlar da ayrı bir bağımlılık türü yarattı birçoğumuzda.
Ben bayram gezmelerini özlüyorum. Çok tatlı yemek, çok kahve içmek zorunda kalırdık ama birçok dostumuzla da yüz yüze görüşme olanağı bulmuş olurduk…
Her ramazanda yazısında olduğu gibi, bu bayramda da iki küçük fıkra paylaşayım sizinle:
Adamın biri, Bektaşi'ye sormuş: "Abdest almak için soyunup göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döneyim" Bektaşi: "Elbiselerini çıkardığın tarafa dön ki çalmasınlar!" demiş.
Adamın biri, Bektaşi'ye sormuş: "Abdest almak için soyunup göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döneyim" Bektaşi: "Elbiselerini çıkardığın tarafa dön ki çalmasınlar!" demiş.
Bir de çocuk fıkrası anlatayım: Adamın biri yolda sevimli bir çocuk görür ve çocuğa: “Senin adın ne” diye sorar. Çocuk tam söyleyeceği sırada: “Dur ben tahmin edeyim” diyerek sözünü keser, “ama ipucu olarak adının baş harfini söyler misin” der çocuğa. Çocuk: “adımın baş harfi “Y” “der. Adam başlar saymaya... Yasin, Çocuk hayır anlamına başını sallar. Yusuf. Çocuk yine başını sallar. Adam (Y) harfi ile başlayan tüm isimleri sıralar. Çocuk hep hayır anlamına başını sallamaktadır. Adam sinirlenir, kız isimlerini de saymaya başlar; çocuk yine başını sallar. Adam sonunda: “Bilemedim. Ne len senin ismin” der. Çocuk cevap verir: Yamazan.
Yamazan bayramınız kutlu olsun…