Kin ve nefret insan yüreğine
yüktür. Yüreğinizden kin ve nefreti attığınızda yerini sevgi doldurur.
Sevgi kültürünü, korku kültürünün yerine koyamamışız. Kural dışı her şey için bir ceza konulması ve uygulanması, hoşgörüye yer bırakılmaması, yöneticilerin asık suratlı olması, annenin babanın çocuklarına sert görünmek için çaba harcaması, eşlerin birbirine, öğretmenin öğrencisine, amirin memuruna şiddet uygulaması hep korku kültüründen kaynaklanıyor. Ancak, korkutmanın da çözüm getirmediği, sürdürülmesinin mümkün olmadığı da biliniyor. İnsan, toplumun koyduğu kurallara, inandığı ve saygı duyup sevdiği için uymalı, verilecek cezadan korktuğu için değil. Kırmızı ışıkta sadece polis olduğu zaman değil, hiç kimsenin olmadığı zaman da durmalı. Yola tükürmemeyi, toplu bulunulan yerlerde sigara içmemeyi, ayıplanmaktan korktuğu için değil, insanları sevdiği için yapmalı.
Sevginin zorluğu falan yok.
Sevmeye niyet edin yeter. Çünkü arkası gelir. Sevgiyi derinlemesine yaşamak,
sevgiyi evrensel bir değer olarak algılayıp, yaşam biçimine dönüştürmek, bir
başlayın hele ne kadar kolay olacak göreceksiniz. Bunu bayramda ve hemen
sonrasında yapmak sanırım hiç de zor olmaz.
Sevmek
dünyanın en güzel ve en kolay işidir. Peki, niye doyasıya sevmiyoruz? Bizi büyütenler
ve yönetenler sürekli kavga ediyorlar, kavgayı yaşam biçimi haline
getiriyorlar, hatta kavgayı kutsuyorlar korku kültürünü büyütüyorlar da ondan.
Sevgi kültürünü, korku kültürünün yerine koyamamışız. Kural dışı her şey için bir ceza konulması ve uygulanması, hoşgörüye yer bırakılmaması, yöneticilerin asık suratlı olması, annenin babanın çocuklarına sert görünmek için çaba harcaması, eşlerin birbirine, öğretmenin öğrencisine, amirin memuruna şiddet uygulaması hep korku kültüründen kaynaklanıyor. Ancak, korkutmanın da çözüm getirmediği, sürdürülmesinin mümkün olmadığı da biliniyor. İnsan, toplumun koyduğu kurallara, inandığı ve saygı duyup sevdiği için uymalı, verilecek cezadan korktuğu için değil. Kırmızı ışıkta sadece polis olduğu zaman değil, hiç kimsenin olmadığı zaman da durmalı. Yola tükürmemeyi, toplu bulunulan yerlerde sigara içmemeyi, ayıplanmaktan korktuğu için değil, insanları sevdiği için yapmalı.
En
büyük evrensel değer, sevgi ve gelişim için çalışmaktır. Hem seveceksin, hem de
gelişmeye gücünün yettiğince katkıda bulunacaksın. Hem seven, hem de toplumsal
gelişmeye gücünün yettiğince katkıda bulunan insanlar çoğaldıkça, dünya daha yaşanası,
insanlar daha mutlu ve gelecekten umutlu olacaktır.
Bayramlar
sevginin yeşerip boy vermesi için yeni fırsatlar yaratıyor. Bayram havası,
sürekli olur ve bayram coşkusu içinde bir yerel seçim ortamı yaratabilirsek,
bunun toplumsal barışa büyük katkısı olacaktır.
Sevgi
ve gelişim iki evrensel değer. Bu değerleri yücelten kendisi de yücelir. Bu
değerleri yücelten hem sevilir hem de gelişir. Sevmek üzerine birazcık kafa
yorsak ve insanları sevmeye çalışsak ne kaybederiz ki. Sevgiyi düşünmek için,
bayramları beklemeyin. Sevgiyi soluk almak gibi, su içmek gibi, sürekli yaşayalım.
Yaklaşan yerel seçimleri, kavganın büyümesi için değil, barışın güçlenmesi için değerlendirmeliyiz. O zaman belediye başkan adayları, başka partileri ve adaylarını eleştirme yerine, kendi yapacaklarını anlatma yolunu seçmelidirler. “Onun yumurtaları çürük” demek yerine “Benim yumurtalarım çift sarılı” demeliler.
Yaklaşan yerel seçimleri, kavganın büyümesi için değil, barışın güçlenmesi için değerlendirmeliyiz. O zaman belediye başkan adayları, başka partileri ve adaylarını eleştirme yerine, kendi yapacaklarını anlatma yolunu seçmelidirler. “Onun yumurtaları çürük” demek yerine “Benim yumurtalarım çift sarılı” demeliler.
Süresiz
sınırsız koşulsuz sevgiler diliyorum. Kin ve nefreti atın yüreğinizden,
yüreğiniz sevgiyle dolsun. Bırakın, sizi, evinizi, mahallenizi, kentinizi,
ülkenizi ve de dünyayı sevgi yönetsin...
Mustafa
Pala
www.mustafapala.com