Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı

CEMRE KONUT / LALE KULE

1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık

CEMRE KONUT / LALE KULE

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler

CEMRE KONUT / LALE KULE

Hedef Kilitlendi

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Üye Kayıtlarımız Başlamıştır

OBASYA Projesi Yuntdağlarında kurulacaktır.

24 Haziran 2016 Cuma

TERMAL VE DEVREMÜLK

Geçtiğimiz hafta sonu, Manisalı iş adamı değerli dostum İbrahim Gül`le birlikte, Bolu ve Balıkesir`de bulunan termal tesisleri gezdik. Öğrenmenin yaşının olmadığını bir daha somut biçimde görüp yaşamış oldum. İnsan yaşadığı sürece öğrenmeye devam ediyor. Hayat bence öğrenme süreci olarak da tanımlana
bilir. Gezi boyunca devre mülk ve termal tesisler konusunda epey bilgi edindim. Termal tesisleri önümüzdeki yıllarda daha çok duyar olacağız.  
Bir gece Bolu’da, bir gece de Sındırgı’da termal tesislerde kaldık. Benim için farklı bir deneyim oldu. Zaman bulup daha fazla kalmak isterim ama bu aralar tek kıt kaynağım zaman. Bundan böyle termal için daha fazla zaman ayırmaya çalışacağım.
Termal konusunda epey bilgi edindim diyorum ya, benim için paylaşmak bilgi edinmek kadar önemli edindiğim bilgileri kendi süzgecimden geçirerek paylaşmak istiyorum köşe yazımın sağladığı olanaklar çerçevesinde. 
Tıpta ‘termomineral sular’ olarak adlandırılan ve yeraltından çıkan doğal termal suların kaynaklarını gördüm. Gördüklerim içinde Sındırgı’da  sıcaklığı 98 derece olanlar bile vardı. Bu termal sular tesislerde ancak bir miktar soğutarak kullanılabiliyordu. Termal suyun içindeki mineral miktarı çok önemliymiş. Bir litre termal suyun içinde en az bir gram mineral bulunması gerekiyormuş.
Termal tesislerden  şifa bulmaya çalışanların sayısı  hızla artarken, tesislerin sayıları ve kapasiteleri de hızla artıyor. Duyduğum rakamlar beni çok şaşırttı.  En az 10 milyon kişin tesislerden şifa bulmaya çalıştığını ve bu rakamın giderek arttığını öğrendim. Uzmanlar, ister müzmin bir rahatsızlığı olsun ister olmasın herkesin yılda bir kez de olsa termal tesislerden yararlanmasını öneriyorlar.  Ben bu öneriye kısa süreli de olsa uymuş oldum. Yapılacak iş bence bir termal tesisten hemen bir devremülk edinmek ve daha çok yararlanmak.
Tedavi maksatlı olarak önerilen hastalıklar arasında solunum sistemi hastalıkları, astım, kronik bronşit, alerjik üst solunum yolları hastalıkları sayılıyor. Egzama, akne, sedef hastalığı gibi cilt hastalıklarına da yararlı olduğu söylendi her gittiğim tesiste. Eklem hastalıkları, kireçlenmeler, yumuşak doku romatizmalarına yararlı olduğu tekrarlanıp durdu. Sayılanlar arasında, kalp yetmezliği, dolaşım bozukluğu, hipertansiyon da vardı. Bu liste uzayıp gidiyor. Her derde termal tesislerde çözüm bulunabileceği söyleniyor. Yararlandım diyenlerle, bu tesislere devamlı gelenlere rastladım. Termal tesisler sadece yaşlılara önerilmiyor. Çocuklar dahil her yaştan insan rahatsızlıklarının çaresi için termal tesislerden yararlanıyor.
Eğer ilginizi çekerse sizde termalin yararlarını araştırın, edindiğiniz bilgiler ilginizi çekecektir diye düşünüyorum.
Gezi ekibimiz iyi olunca, günlerin nasıl geçtiği pek anlaşılmıyor. Benim için keyifli bir hafta sonu oldu. Tatilden çok inceleme gezisi şeklinde geçti. Yeni bir şeyler öğrenmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı seviyorum. 








10 Haziran 2016 Cuma

TARIK ALMIŞ

Günlerdir, 29 Mayıs 2016 tarihinde toprağa verdiğimiz Tarık Almış geçiyor gözlerimin önünden.

Yaşar Kemal’in “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.” cümlesini tekrarlayıp duruyorum.

Cemal Süreya’nın Üstü Kalsın şiiri ile, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Otuzbeş Yaş şiiri geçiyor aklımdan. “Her ölüm erken ölümdür.” diyor Cemal Süreyya “Üstü Kalsın” şiirinde. “ Ölüyorum tanrım/ Bu da oldu işte./ Her ölüm erken ölümdür/ Biliyorum tanrım./ Ama, ayrıca, aldığın şu hayat/ Fena değildir. Üstü kalsın.” Her zaman üstü kalmıyor. Ölenlerin ardından kalanlar çok farklı oluyor. Bazıları unutuluyor. Bazılarının adları ve anıları hep gönüllerde yaşıyor. Tarık Almış adı ve anısı yaşayacak olanlardan birisidir.

Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Yaş Otuzbeş isimli şiirini bilirsiniz.:

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Tarık Almış, yaşadığı kentte iz bırakanlardan birisidir. Uğurlar olsun, Manisalıların Tarık Abisi.
Uğurlar olsun büyük insan.
Ölüm yaşamın değişmeyen gerçeği.  Bunu biliyoruz ama kolay kabullenemiyoruz. Her ölümün ardından sevenleri üzülüyor. Bizde Tarık Almış’ın ardından üzüldük. Çünkü o kentimiz için önemli bir insandı. Soyadı Almış’tı ama vermeyi seviyordu. Hiçbir yardım önerisini geri çevirmemiştir yaşamı boyunca. Kendi adıyla anılan Tarık Almış Spor Tesislerini yaptırmıştır. Eşinin adını verdiği sağlık tesisi yaptırmıştır. Birçok sosyal sorumluluk projesinin içinde yer almıştır.

Tarık Almış 1936 yılında Manisa’da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra terzi çıraklığı ve daha sonra baba mesleği sayacılık yaptı. Askerlik dönüşü çok küçük miktarlarda pamuk ve üzüm ticareti yapmaya başladı. Ticarete ilk başladığında sermayesi ile bir kamyon üzüm ve pamuk elde edemiyordu. Biraz para kazandıktan sonra çekirdekli pamuğu çırçır fabrikasında çırçırlattırıp satmaya başladı.1967 yılında komşunun kızı Hatice Hanım ile evlendi. 1968 de büyük oğlu Nejat, 1971 yılında da küçük oğlu Sedat doğdu.

1971 yılında Mahmut ŞENTÜRK ile Şenal  A.Ş’yi kurdular. İki arkadaş kazandıkları para ile 1973 yılında ilk çırçır fabrikasını aldıklarında, daha fazla kazanırlarsa fabrikanın yanındaki mezarlık alanında bir okul yapmaya söz verdiler. 1979 yılında PAGMAT’ı  kurdular. 1989 yılında da Endüstri Meslek Lisesini yaptılar. Almış, spor adamlığı ve hayırseverliğiyle de tanınıyordu. Yardımları nedeniyle TBMM Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirilen Almış, 1990'lı yıllarda Manisaspor Başkanlığı yaptı. Almış, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinden Fair Play Ödülü'nü de almıştı.
                                                            

3 Haziran 2016 Cuma

VALİ DEĞİŞİMİ

1975 yılından bu yana tam 41 yıldır Manisa`da kooperatifçilik yapıyorum.

1975 yılından bu yana tam 41 yıldır Manisa`da kooperatifçilik yapıyorum.
Görev yaptığım süre içinde 18 vali ile tanışma ve çalışma olanağı buldum.

Valiler Manisa’da ortalama 27 ay kalmışlar.
Daha uzun süre ve daha kısa süre kalanları da olmuş elbet.
27 aylık süre bir vali için yeterli olamaz.
Vali göreve başladığında, en az 4-5 ay “hoş geldiniz, hayırlı olsun” ziyaretleriyle geçiyor.

İldeki kurum ve kuruluşları, yöneticilerini ve yaptığı çalışmaları tanımak görmek için ilçeleri de düşünürseniz bir yıl bile yetmiyor.
Kenti, dünü ve bugünü ile tanımak, geleceğini planlamaya çalışmak zaman ve emek istiyor.

Siz tam kenti tanırken, geleceğine ilişkin planlar, programlar ve projeler  hazırlarken bir bakmışsınız tayininiz çıkmış…
Bence valilerin bu kadar hızlı değişmesi, kentte kaldıkları sürenin kısa olması doğru ve yararlı değil.

Bir vali, bir belediye başkanı gibi bir kentte en az 5 yıl kalmalı.
Başlayan ve devam eden projeler varsa bu süre uzatılmalı.
41 yılda 17 vali tanıdım. 17 valiye, yaptığımız ve yapacağımız işleri fırsat buldukça anlatmaya çalıştım. Tam yeni bir işe yeni bir projeye odaklanmışken, bir bakmışım valimiz gidiyor.
Valiler gidiyor ama hayat devam ediyor.
Yaptıklarımızı, yapacaklarımızı yeni valiye anlatmak için fırsat kollamaya başlıyoruz. Fırsat buldukça kentimizi, kentimize ait görüşlerimizi ve önerilerimizi anlatmaya çalışıyoruz.

Bu güne kadar, hiçbir valimizden, kişisel bir isteğim olmadı. Önerdiklerimin ve istediklerimin tümü kentimle, güzel Manisa’mızla ilgili oldu.

Şimdi, yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı yeni valimiz Sayın Mustafa Hakan Güvençer’e anlatmaya çalışacağız. İlk aylar yoğun geçecek, görüşmelerde projeler konuşulamayacak, gelecek tasarımları yapılamayacak, belki en az bir yıl sonra, kendimizi ve projelerimizi anlatma fırsatı bulacağız.

Gerçekten bir vali için, bir kentte iki yıl kalmak çok az bir süre. Eşi için az, varsa çocukları için az bir süre. Çocukları okuyorlarsa eğitimlerini yarım bırakmış olacaklar.

Zorunlu olmadıkça bir vali en az beş yıl görev yaptığı ilde kalabilmeli.
Bir valinin iz bırakması, projeler başlatıp, başladığı projeleri bitirmesi için, iki üç yıl yetmiyor.

Kurum ve kuruluşlarda, oryantasyon eğitimleri yapılır. Eğitim amacı,  kişinin görev yerini kadrolarını tanıması sürecidir oryantasyon.
İlk günler, başta da belirttiğim gibi, hoş geldiniz, hayırlı olsun ziyaretleriyle geçecektir. Sonra, ilçelere ziyaretler yapılacaktır. Bazı kurum ve kuruluşlara ziyaretler yapılacaktır.

Sayın Valimiz, Erdoğan Bektaş’ı bir burukluk içinde uğurlayacağız. Kendisini tanımış ve ısınmıştık. Belli konularda bakış ve anlayış birliği sağlamıştık. Turizme ilgisini ve desteğini sever olmuştuk. Ne yazık ki, gidiyor.

Yeni Valimiz Sayın Mustafa Hakan Güvençer’e hoş geldiniz diyeceğiz. Projelerimizi anlatacağız. Destek isteyeceğiz. Görüşmek için fırsat kollayacağız.  Bu kent için yaptıklarımız ve yapacaklarımız var. Yaptıklarımızın tümü kamuya yararlı işler. Kentimizin kalkınması ve tanıtımı için gerekli işler.

Güle güle sayın valim Erdoğan Bektaş, adınız ve anınız yüreğimizde yaşayacak.

Hoş geldiniz sayın Valim Mustafa Hakan Güvençer, kentimizde yapılacak çok iş var. Başlattığımız ve başlatacağımız projelerimiz var. Katkılarınızı bekliyoruz…

 
back to top