Mayıs ayının başında, belediyeden aranırdım, “Biliyorsunuz
31 Mayıs - 5 Haziran tarihleri arasında Manisa Tarzanı’mızı anacağız.
Bu amaçla düzenlediğimiz toplantıya
katılır mısınız?” derlerdi. Görev sayarım derdim toplantılara katılır
düşüncelerimizi paylaşırdık. 31 Mayıs- 5 Haziran Manisa Tarzanı ve Çevre
Günleri etkinlik programını hazırlardık. Tişörtler, şapkalar yaptırılırdı. “Yılın
Tarzanı” seçilirdi. Toplantılar yapılırdı. En yeşil okul yarışması yapılırdı.
31 Mayıs’ta Tarzan’ın mezarına gidilirdi. Öğrencilerle Topkale’ye çıkılırdı.
Manisa Tarzanı şarkısı çalınırdı etkinlikler süresince. Çocuklar siyah şortlar
giyerlerdi, yüzlerine sakal bıyık çizip tarzan olurlardı. Barış Alanında Tarzan
anıtının önünde buluşur, Manisa Tarzanı’mızı anardık.
31 Mayıs öncesi ne arayan oldu ne de
soran. Manisa Tarzanı Anma Çevre Günleri unutuldu. Üzgünüm. Manisa
Tarzanı’nı Anma ve Çevre Günlerini önemine yarışır bir özenle ele almalı her
yıl değişen ve giderek artan etkinlikler düzenlemeliyiz.
Manisa Tarzanı denilince akla hemen, Yeşil Manisa, Manisa denilince de büyük çevreci, ağaç ve doğa sevgisinin önderi Manisa Tarzanı geliyor. Manisa adı hep Tarzan’la birlikte anılıyor. Kentimizi tanıtmak için anlatacak öykülerimiz olmalı deyip duruyoruz. İşte o öykülerden birisi de Manisa Tarzanı'mızın örnek yaşam öyküsüdür.
Herkesin yapması gereken bir işi, “kimse yapmıyor, ben niye yapayım ki” diyenlerin çoğaldığı bir ortamda, bir kişi çıkıp herkesin es geçtiğini iş ediniyorsa, işte o kişi o işin tarzanıdır. Es geçileni iş edinen kişiye tarzan diyoruz.
Manisa Tarzanı olarak ünlenen çevre
önderinin ilginç yaşam öyküsünün bilinen bölümü, savaş sonrasında yanmış
yıkılmış cehennem yerine dönmüş kente gelişiyle başlıyor. Manisa Tarzanı
geldiği Manisa’da doğayı yeniden canlandırıp, ağaçlandırmak için amansız bir
mücadele veriyor. Manisa Tarzanı adı
öne çıkınca da, Topçu Hacı, Ahmet Bedevi gibi takma adlarıyla birlikte nüfusta
kayıtlı adı olan Ahmeddin Carlak adı da unutulup gidiyor. Bu nedenle birçok
insan gibi beni de Manisa Tarzanı’nın nerede ne zaman doğduğundan, nereden
geldiğinden çok neler yaptığı ve Manisa Tarzanı olduktan sonraki yaşamı
ilgilendirdi hep. Ulusal Kurtuluş Savaşına katılan, Cumhuriyetin ilk
yıllarında, göğsünde Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile Manisa’ya gelen
Ahmeddin Carlak, Manisa’da Manisa Tarzanı olarak yeniden doğmuştur
denilebilir.
Manisa Tarzanı’nı 1958 yılında gördüm. O,
siyah şortu, şortu gibi kararmış yanık derisi, uzamış sakalları ve
elinde ağaçları budadığı testeresi ile bulanık bir görüntü olarak kalmış
belleğimde. Manisa Tarzanı üzerine yaptığım araştırma, yaptığım ses ve görüntü
kayıtlarını her gözden geçirdiğimde, Manisa Tarzanı’nın yaşamı mutlaka filme
alınmalı diyordum. Nitekim, Film yapımcısı Cengiz Ergun’u aradığımda,
anlattıklarım onun da ilgisini çekti. Bilindiği gibi ödüller alan Manisa
Tarzanı filmi çevrilmiş oldu.
Bir bahçıvan yamağı, nasıl adı ve anısı
yaşatılan, adına kitaplar yazılan filmler yapılan bir insan olabiliyor? İstiklal
Madalyası almasına neden olan mücadelesinin önüne ağaç dikmesi nasıl
geçebiliyor? Gerçek adı unutulup nasıl Manisa Tarzanı olarak ünlenebiliyor? Bu
soruların yanıtlarının ipuçlarını bulmalıyız. Sanırım
ipucu, es geçileni iş edinmede gizli.
İstenildiğinde, yine okullara gidip sunum
yapmaya Manisa Tarzanı'nı yeni kuşaklara anlatmaya devam edeceğim. Manisa
Tarzanı'nın adını ve anısını yaşatmayı birileri es geçse bile ben iş
edineceğim. Manisa Tarzanı’nın adını ve anısını yaşatalım ne olur…