Bugün 14
Kasım 2020 tarihinde vefat eden önceki valilerimizden Refik Arslan Öztürk’ü
yazmak istedim köşemde. Bu yazım 20 Kasım 2020 Cuma günü de Radyo Hiraş’ta
Rıfat Uygur’la yaptığımız Manisa’da yaşam programında Hale Taştekin tarafından
okunacak sonra Refik Arslan Öztürk’ü konuşacağız. Mert Orkun Abacı
hazırladığı görüntüleri Youtube üzerinden de canlı olarak yayımlanan
programımızda aktaracak izleyicilerimize. Programımızı izleminizi
öneriyorum. Giderek güzelleşen programımızın mutfağında genç yetenekli
yaratıcı bir kadro var.
Önceki valilerimizden
Refik Arslan Öztürk’ün vefatını 14 Kasım’da üzülerek öğrendim. Valimizin
Manisa’da görev yaptığı yılları anımsadım. Manisa’da 2006-2008 yıllarında çok
kısa süre görevde kaldı ama unutulmayacak izler bıraktı. Facebook
sayfamda yaptığım paylaşım çok güzel yorumlar aldı ve çok kişi tarafından
paylaşıldı.
Adını ve anısını
kentimizde yaşatmak için girişimde bulunalım. Bu konuda öneri geliştirip Manisa
Valimize ve Büyükşehir Belediye Başkanımıza sunmalıyız. İlk önerimi
Manisa Ticaret ve Sanayi Odamızın değerli başkanı Sayın Mehmet Yılmaz’a yaptım.
Gösterdiği ilgiye verdiği desteğe gönülden teşekkür ediyorum. Sayın Öztürk’ün
Manisa’da bulunduğu 2008 yılı başında, Manisa Kültür Sanat Kurumu olarak, Gediz
Dergisi’ni yayınlama kararı vermiştik. Gediz Dergimizin ilk sayısı için,
Valimiz de bir karikatür çizmişti. Sigaranın zararını çok güzel anlatan
karikatürünü bastırıp yeniden dağıtalım, ofislerimizin, iş yerlerimizin,
salonlarımızın duvarlarına asılmak üzere dağıtalım dediğimde, Oda Başkanımız
harekete geçti ve sayın valimizin sanatçı yönünü öne çıkaran güzel bir girişim
hayat bulmuş oldu.
Bilecik, Niğde, Erzincan
ve Manisa'da valilik yapan Refik Arslan Öztürk Manisa’da çok sevilmişti. Söze
“arkadaşım” diyerek başlardı. Karikatür çiziminde çok başarılıydı. “Yan
çizerlerin çok olduğu kentimizde çizer bir valimiz var” diye espri yaptığımda
gülmüş ve bana “Öyle demeyin ben Manisalıları çok sevdim çalışkan insanlar”
demişti.
Çizerliğinin yanında,
tasarrufa verdiği önemi gösterdiği özeni de unutamayız. Girdiği her odada her
salonda ışıkların yarısını gider kendisi kapatırdı. Vali konağından valiliğe
yürüyerek gelirdi. Barış Alanındaki çınarın altına eşiyle birlikte gelir çay
kahve içer, kentin caddelerinde korumasını almadan sade bir yurttaş gibi gezerdi.
İz bırakan valilerimizden biriydi. Türk idarecileri arasında tutumluluğuyla
bilinen valimiz Öztürk’ün yılın valisi seçildiğini anımsıyorum. Sayın
Öztürk vefat ettiğinde 71 yaşındaydı.
Eski İçişleri Bakanlığı
Müsteşarı Fahri Öztürk'ün kardeşi, gazeteci, araştırmacı, yazar Saygı Öztürk'ün
ağabeyi valimizi Manisalılar olarak unutamayız. Türk idarecileri arasında
tutumluluğuyla bilinen, bulunduğu illerden Ankara'daki toplantılara otobüsle
gelip giden eski vali Refik Arslan Öztürk, savurganlığa karşı çıkar “iki satır
yazı için koca bir A4 kağıdı kullanmayın ikiye bölüp kullanın” derdi. Keşke
tasarruflu olunabilse, keşke dedikleri uygulanabilse. Tutum ve tasarruf
denilince benim aklıma hemen Refik Arslan Öztürk geliyor.
Kimileri ölür unutulur;
kimilerinin adı ve anısı gönüllerimizde yaşar. Sen anıları gönlümüzde yaşayacak
birisin arkadaş valim Sayın Öztürk.
Yozgat'ın Sarıkaya
İlçesi'ne bağlı Akbucak Köyü'nde dünyaya gelen 13 kardeşten birisi, Araştırmacı
Gazeteci Saygı Öztürk’ün ağabeyi Refik Arslan Öztürk.
Manisa’dan merkeze
alındığı haberi duyulunca, Manisalılar olarak çok üzülmüştük. Birçok gazeteci
arkadaşımız Refik Arslan Öztürk’ü anlatmıştı köşelerinde. Broşürler basılıp
dağıtılmıştı.
Refik Arslan Öztürk’ün
ardından, kardeşi Saygı Öztürk’ün yazdığı yazıyı duygulanarak okudum. Bir
bölümünü aynen aktarmak istiyorum:
“Sayın Refik Arslan
Öztürk'ün valiliği bize çok şeylerin yapılabileceğini gösterdi. Artık;
■ Valilik konutundan yakınında bulunan
makama, makam otosu yerine yürüyerek gidileceğini,
■ Makam kapısının her zaman her
kesimden insana açık olacağını, hiç bekletmeden makama alınabileceğini,
■ Ne olursa olsun insanının, ne tür
olursa olsun işin küçümsenmeyeceğini,
■ Saatlerce ya da günlerce randevu için
beklenilmeyeceğini, sorunların çözülebileceğini,
■ Atıl, kullanılmayan devlet malının
değerlendirilebileceğini,
■ Devlet malının deniz olmadığını, kim
olursa olsun yedirilmeyeceğini,
■ İşlerin savsaklanmayacağını, zamanında
yapılabileceğini, takip edilmesi gerektiğini,
■ En büyük mülki amirlerin devleti sadece
‘protokol' olarak temsil etmediğini biliyoruz.
Davranışlarıyla,
yaptıklarıyla, kişiliği ile bir örnek oldu. Tasarrufu cimrilikle karıştırıp,
parasının kendi cebinden çıktığının farkında olmadan bazıları kağıtları havlu
yerine kullanmaya devam edecekler ama bazıları da kağıdın ağaç olduğunu
tasarruflu kullanımıyla binlerce ağacın kesilmekten kurtarıldığını fark etmiş
olacaklar. İz bıraktınız Sayın valim. Güçle, ‘mesafeyle', ulaşılmayan
telefonlarla; saygının, sevginin oluşturulamayacağını gösterdiniz.”
Kentimizin bir sorununu
aktarmak için gittiğimizde kabul ederdi. Şimdi bunun önemini, bazı
kaymakamlardan randevu almada nasıl zorlandığımızı nasıl bekletildiğimizi
görünce daha iyi anlıyorum. Bu kentte görev yapanların bu kentin
insanlarına ayıracak zamanları olmalı. Bu kentte görev yapanlar, bu kentin
sorunlarını bu kentin insanlarıyla konuşarak çözmeli. Ben bilirimci
değil, katılımcı olmalı, kapılarını katılıma açık tutmalı. Bu kentten
gittiğinde, Refik Arslan Öztürk gibi anımsanmalı, adı ve anısı yaşatılmalı...
Yaşanmış bir olayı da
paylaşmak isterim. Yıllar önce, İzmir ile Çeşme arası seyahat eden bir
minibüsü, polis kimlik kontrolü için durdurur. Ayakta seyahat eden bir bey'in
kimliğine bakan polisler dona kalır. İçişleri Bakanlığı tarafından verilen
kimlikte, Bilecik Valisi yazmaktadır. İlk şaşkınlığı atlatan polisler,
"Sayın valim sizi biz götürelim" teklifinde bulunsalar da;
"Teşekkür ederim. Tatildeyken, devletin aracına binmem" yanıtını
alırlar. Görev yaptığı, Bilecik, Erzincan, Manisa illerinde sabahları makama
yürüyerek, Ankara'ya valiler toplantısına kendi biletini alarak otobüsle giden,
2006 yılında YILIN VALİSİ seçilen emekli vali Refik Arslan Öztürk vefat etti
ama adı ve anısı gönüllerimizde hep yaşayacak.
Sayın Öztürk için, böyle
köşe yazıları yazmanın yetmeyeceğini biliyorum. Adı ve anısını yaşatacak
girişimlerde yapılacaktır mutlaka…
Işıklar içinde kal Sayın
Öztürk, örnek yaşamın bürokratlarımızın ve yurttaşlarımızın önünü aydınlatsın…