Çanakkale ruhu her türlü ayrımcılğın bitmesidir.
18 Mart 1915 Çanakkale'de bir kahramanlık destanının
tarihe altın harflerle yazıldığı gündür.
Çanakkale zaferi, önemine yaraşır bir özenle kutlanmalı, öğrenilmeli öğretilmelidir. Çanakkale'den geriye kalan, bir büyük destan, bir büyük komutan, yüzbinlerce şehit ve Koca Seyit.
Çanakkale zaferi, önemine yaraşır bir özenle kutlanmalı, öğrenilmeli öğretilmelidir. Çanakkale'den geriye kalan, bir büyük destan, bir büyük komutan, yüzbinlerce şehit ve Koca Seyit.
Çanakkale Zaferi, büyük Türk Ulusuna, Mustafa Kemal
gibi bir büyük önderi hediye etmiştir.
Ne Çanakkale'yi unuturuz, ne Koca Seyit'leri ne de Mustafa Kemal'i. Unutmayacağımız birşey daha var: Çanakkale'de ortaya çıkan birlik bütünlük ruhu.
Ne Çanakkale'yi unuturuz, ne Koca Seyit'leri ne de Mustafa Kemal'i. Unutmayacağımız birşey daha var: Çanakkale'de ortaya çıkan birlik bütünlük ruhu.
Çanakkale Savaşında tarihe şanla geçen anlatılan ve
dünya durdukça anlatılacak olan, kahramanlık öyküleri vardır. Bu
öykülerden birisi de Koca Seyit'in öyküsüdür: 1889'da Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinin
Çamlık köyünde dünyaya gelen Seyit, gürbüz yapısı ve pehlivanlığıyla dikkatleri
çekmiştir. Bu vasfından dolayıdır ki asker ocağında kendisine pehlivanlığına
izafeten "Koca" lakabı verilmiş ve "Koca
Seyid" diye anılmıştır.
1914'te Birinci dünya savaşı patlak verdiğinde Seyit
Çanakkale'de topçudur. Çanakkale Boğazı'nın Rumeli yakasında,
Kilitbahir denilen mevkide 28 lik Mecidiye bataryasında Şeyit'le birlikte kırk
kişi vazifeliydi. 17 Mart 1915'te Çanakkale'deki bütün birliklerde yoğun bir
faaliyet görülmekteydi.
Kıyıları yoğun top ateşine tutan düşman zırhlıları
aynı şiddette karşı ateşle karşılaşınca duraklamışlar, fakat ateşlerini
kesmemişlerdi. Anadolu ve Rumeli kıyılarından ateş ve dumanlar göklere
yükseliyor, düşman ateşi aralıksız devam ediyordu. İngilizlerin en büyük savaş
gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zırhlıları Koca Seyit'in bataryasının
bulunduğu Kilitbahir önlerine gelmiş, kıyıyı top ateşine tutuyordu. Ateş
çemberi genişleye, genişleye Koca Seyit'in bataryasına ulaşmıştı. Bataryanın
sağına soluna mermiler peşpeşe düşmeye başlamıştı. Düşman gemilerinden atılan
bir mermi cephaneliğe isabet etmiş, cephanelik havaya uçmuştu. Bataryadaki
erlerden on dördü şehit olmuş, yirmi dördü ise yaralanmıştı. Sadece Seyit ile
Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı.
Bataryanın toplarından ikisi toprağa gömülmüş ve
kullanılmaz hale gelmişti. Sadece bir tanesi kullanılabilir haldeydi. Onun da
vinci kırılmıştı. Koca Seyit, bir denizde ateş püskürmeye devam eden düşman
zırhlısına bir yerde yatan şehitlere bir de topa bakmış ve büyük bir hırsla her
biri 276 kilo ağırlığındaki mermilere yönelmişti. Arkadaşı Niğdeli Ali
şaşırmıştı, Koca Seyit ne yapmak istiyordu? Seyit, şaşkınlıkla kendisine bakan
arkadaşına "yardım et de mermiyi yükleneyim" demiş,
ardından da koca mermiyi kavramış ve Ali'nin yardımıyla sırtına almıştı.
Bir çırpıda, 28'lik topun altı basamağını çıkan Koca Seyit, mermiyi topun
ağzına yerleştirmeyi başarmıştı. Şimdi bütün dikkatini vererek önünde canavar
gibi duran Ocean'ın üzerine çevirmişti topun namlusunu. Hedefi iyice tesbit
edip nişanının doğru olduğuna kanaat getirince topu ateşlemişti. Topun
gürlemesiyle birlikte karşıdaki düşman gemisinden yoğun siyah bir duman
yükselmişti. Anında yalpalamaya başlamıştı, koca gemi isabet almış ve sulara
gömülmüştü. Bu sanki savaşın kırılma noktasıydı. Gün batımına kadar
devam eden şiddetli savaşta düşman perişan edildi. Çanakkale'nin geçilmezliği
tüm dünyaya kanıtlanmış oldu.
Türk Ulusu Koca Seyit'i gördü yüreklendi. Mustafa
Kemal'i Conkbayırı'nın, Kocaçimen'in can pazarında gördü
umutlandı. Çanakkale Savaşından geriye güzel bir destan kaldı.
Çanakale destanından geriye kalan ve şimdi çok ihtiyacımız olan ÇANAKKALE RUHU
olmalı. İşte şimdi bu ruh heniden ortaya çıkarılmalı.