Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı

CEMRE KONUT / LALE KULE

1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık

CEMRE KONUT / LALE KULE

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler

CEMRE KONUT / LALE KULE

Hedef Kilitlendi

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Üye Kayıtlarımız Başlamıştır

OBASYA Projesi Yuntdağlarında kurulacaktır.

23 Ekim 2015 Cuma

CUMHURİYET FAZİLETTİR

Cumhuriyetin niteliğini değiştirme ve Atatürk`ü unutturma hayalleri abesle iştigalden başka birşey değildir.

Bu güzel ülkenin, değişmeyen ve kolay kolay da değişmeyecek olan gerçeği Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğu ve sevgisinin gönüllerde hep yaşayacağı gerçeğidir.  

Bu ülkenin her yurttaşı bunu böyle bilir. Ata'sına ve kurduğu cumhuriyete kanı ve canı pahasına sahip çıkar. Cumhuriyetin niteliğini değiştirme ve Atatürk`ü unutturma hayalleri abesle iştigalden başka birşey değildir.

Atatürk'ün önderliğinde kurulan cumhuriyeti koruyup kollamak ve güçlendirmek ancak Atatürk'ün gösterdiği, bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolunda kalmakla ve ilerlemekle olur.

Cumhuriyetimizi korumak ve güçlendirmek bu güzel ülkenin yurttaşları olarak hepimizin ertelenmez öncelikli görevidir. Bu görevimizi yaparken mazeret üretme hakkımız yok. Mazeret üretmeyip marifet göstereceğiz. Marifet göstermeye örnek mi istiyorsunuz?

Örnek; Mustafa Kemal Atatürk'tür. Atatürk, ülkenin kurtuluş mücadelesini başlatmak amacıyla 1919 yılında Samsun’a  çıktığında elinde hiçbir maddi güç yoktu. Sadece, ülkeyi kurtarmaktan ve halka güvenmekten başka bir seçeneğinin olmadığını biliyordu. Kalkışılan iş kolay değildi. Köhnemiş, parcalanmış, paylaşılmak istenen bir imparatorluktan genç bir cumhuriyet kurulacaktı. Tüm ulusları şaşırtan, benzer kaderi paylaşanlar tarafından örnek alınan muhteşem bir destan yazıldı. 29 Ekim 1923 yılında cumhuriyet kuruldu.  Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu bilemezsek nasıl korunacağını da bilemeyiz.

29 Ekim 1923’de Cumhuriyet’in ilan edilmesinin ardından, köklü değişiklikler yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş ve lâik bir devlet olabilmesi için gereken bütün adımlar Atatürk’ün önderliğinde hızla atılmış, toplumsal ve siyasal alanda yapılan devrimlerle ülkemiz halkın iradesinin hakim olduğu özgür bir ülke haline gelmiştir. Herkesin kanunlar önünde eşit olduğu ülkemizde, hiçbir kimse ve topluluğa ayrıcalık tanınmamakta, eğitim, sağlık ve sosyal alanlarda yapılan devrimler ile halkımız refah ve huzur içerisinde yaşamaktadır.

Cumhuriyet rejimi sayesinde bağımsız ve özgür bir millet olarak yaşadığımız bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin ebedi varlığı ve birliği adına ülke gelişimine katkıda bulunmak için vatanımızı çok sevmeli, düşmanca yaklaşımlarda bulunan iç ve dış güçlere karşı her zaman uyanık olmalıyız. Bizlere tevdi edilen görevleri layıkıyla eksiksiz bir şekilde yapmalı, ülke menfaatlerini kendi menfaatlerimizin üzerinde tutmalıyız. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete sahip çıkıp, demokrasiden asla ödün vermeden, milli birlik ve bütünlüğümüzden hiçbir zaman ayrılmamalıyız. Olanca güçlüklere rağmen Atatürk’ün sayesinde kurulan cumhuriyete sahip çıkmak ve çağın getirdiği yeniliklerden faydalanarak ülke gelişimine katkıda bulunmak hepimizin görevidir..

Çocuklarımıza Atatürk'ü ve kurduğu Cumhuriyeti öğretmeye devam etmeliyiz. Cumhuriyet Bayramı seçimin gölgesinde kalmamalı, artan bir coşkuyla ve bilinçle kutlamalıyız. Evlerimizi, işyerlerimizi şanlı bayrağımızla süslemeliyiz.

Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun. Bu güzel ülkeye iki büyük değerimiz Atatürk ve  Cumhuriyet çok yakışıyor.



16 Ekim 2015 Cuma

NEREDESİN EY BARIŞ

NEREDESİN EY BARIŞ
70 yaşına geldim, hiç bir yerel yada genel seçimin bu kadar sönük geçtiğini anımsamıyorum.

70 yaşına geldim, hiç bir yerel yada genel seçimin bu kadar sönük geçtiğini anımsamıyorum.
İnsanlar suskun.
Yüzlerde umut ve gülümseme yerine, bıkkınlık ve karamsarlık var.
Umutsuzluğu umuda dönüştüremiyorsak, seçimlerde alınacak oyların ne anlamı olur ki?
Millet mutlu ve gelecekten umutlu değil.
Nereye gidiyoruz sorusuna cevap arayanların sayısı giderek çoğalıyor.
Sorular yanıtsız kalıyor.                                                               

Gerçekten nereye gidiyoruz?
Geçtiğimiz günlerde usta sanatçı Leven Kırca'yı yitirdik.
Öbür dünyaya göçerken bıraktığı mektupta "Atatürk'le kalın. Cumhuriyetle kalın" diye yazmış..
Mektubunu defalarca okudum.
Kırca'nın gördüğü iki önemli değer, Atatürk ve kurduğu cumhuriyet.
Atatürk'le kalın, cumhuriyetle kalın diyordu Kırca.
29 Ekim'de cumhuriyeti kutlayacağız.
Dilerim önemine yaraşır biçimde kutlarız.
Dilerim cumhuriyette kalacağımızı sergileriz.
Millet olmak kederde ve kıvançta birlik olmaktır.
Olabiliyor muyuz?
Bizi üzen ve sevindiren ortak değerlerimiz var mı?
Bağlarımız bu ortak değerlerimizdir.
Ne kadar çoksa o kadar güçlüyüz demektir.
İhtiyaç duyduğumuzda ortak akıl, ortak hedef belirleyebiliyor muyuz?
Cevabınız evetse biz bir milletiz.
Ve cumhuriyette kalırız.
Evetler ne kadar çoksa o kadar güçlüyüz demektir.
Evetler azsa, şapkayı önümüze alıp düşünmeliyiz.
Düşünmeli ve sandığa öyle gitmeliyiz.
Kurumaya yüztutan köklerimize yeniden can suyu vermeliyiz.
Birbirimize korkuyla değil sevgiyle bağlanmalıyız.
Huzuru silahla değil,insana saygıyla sağlamalıyız.
Barış, kardeşlik ve dayanışma, yaşam biçimine dönüşmeli ülkemizde.
Barış için insanlar ölmemeli.
Barış denilince yüzler gülmeli.
1 Kasım'da sandığa gideceğiz.
1 Kasım'da öze döneceğiz.
1 Kasım bizi yönetecek olanların seçilmesi değil, gideceğimiz yolun belirlenmesidir.
Doksan dokuz insanımızı gömdük.
Barış diyenler tohum olur yeniden açar gözlerini güneşe yeniden doğar.
Barış diyenler karanlığı boğar
Hep öyle olmuştur. Barış diyenler yeniden doğmuştur.
Atatürk'le kalalım.
Cumhuriyetle kalalım
Yolumuz açık olsun...



9 Ekim 2015 Cuma

Uluslararası Yunus Emre Günleri

Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Dünya kimseye kalmaz` diyen Yunus Emre`yi 16-17 Ekim 2015 tarihlerinde adı verilen Yunusemre ilçemizde anacağız.
`Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Dünya kimseye kalmaz` diyen Yunus Emre`yi 16-17 Ekim 2015 tarihlerinde adı verilen Yunusemre ilçemizde anacağız. 

Yunus Emre, sevdiğimiz bir halk ozanı, bir sevgi adamı, bir derviş. İlçemize Yunusemre adı verilince, çok sevindim ve ilk işim Güzelyurt Mahallesindeki Birlik Parkı'na Yunus Emre'nin güzel bir heykelini  Sanatçı Mustafa Toygar'a yaptırmak oldu. Hemen ardından da Ortaasya'da atalarımızın kullandığı yurt biçiminde yapımını gerçekleştirdiğimiz Toplantı Salonumuza Yunus Emre Bilge Evi adını verdik ve duvarlarına Yunus Emre'nin dörtlüklerini yazdık. Halk ozanımızın adını ve anısını ilçemizde yaşatacağız. İlçemiz Yunus Emre adıyla ayrı bir anlam ve önem kazanacak.
 

Manisa'da Manisa Tarzanı ve Çevre Günlerimiz vardı, şimdi bir de Yunus Emre Günlerimiz oldu. Bu tür etkinlikler, kent insanının yanlızlığını aşmasını, bir araya gelmesini dostluk ve dayanışmanın güçlenmesini sağlıyor. Katılım olmadan atılım olmaz diyerek bu tür etkinliklere katılmalı, salonları doldurmalıyız.
 

Yunusemre Belediyemizin de Yunus Emre'ye sahip çıktığını görmek bu ilçenin bir yurttaşı olarak beni çok sevindirdi. Yunusemre Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenecek olan Uluslararası Yunus Emre Günleri 16 Ekim'de başlıyor. Gelenekselleşmesi amaçlanan Yunusemre Etkinlikleri, bilim adamları ve sanatçıları Manisalılarla buluşturacak. Yunus Emre Günleri, sevginin konuşulduğu günler olacak. Emeği geçenleri şimdiden kutluyorum.

Bu yıl ilki yapılacak olan Uluslararası Yunus Emre Günleri için başta Yunusemre Belediye Başkanı Sayın Dr. Mehmet Çerçi olmak üzere, tüm belediye personeli  yoğun biçimde çalışıyorlar. Saruhan Otel’de gerçekleştirilen etkinliklerin ilk tanıtım toplantısına Yunusemre Kaymakamı Yüksel Topal, Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcıları Ramis Şiyak, Şule Uygur, Kılıç Kaya, Mustafa Dandin ve Saniye Altay ile Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik'in yanı sıra, İl Milli Eğitim Müdürü Recep Dernekbaş, İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Seyfettin Onat, Yunusemre Belediyesi Meclis Üyeleri, Daire Müdürleri ile sanatçı Orhan Çakmak ve basın mensupları katıldılar. Tanıtım toplantısına bile bu denli yoğun katılım olunca, etkinliklere katılımın yoğun olacağını düşünmeye başladık . Dileriz Yunusemre İlçemizin ses getiren ve gelenekselleşen  bir etkinliği olur.
 

Yunus Emre Günlerinde buluşmak için 16 ve 17 Ekim 2015 tarihlerini boş bırakın ve Yunus Emre Günlerine mutlaka katılın. Ben, bir çok dostumla, Yunus Emre Etkinliğinde buluşmak, selamlaşmak ve konuşmak istiyorum.


5 Ekim 2015 Pazartesi

ÇOK SESLİLİĞİN UYUMLU BİRLİKTELİĞİ

Bu köşe de dahil defalarca yazıp seslendirdiğim bir konuyu önemi nedeniyle bir daha yazmak istiyorum.
Bu köşe de dahil defalarca yazıp seslendirdiğim bir konuyu önemi nedeniyle bir daha yazmak istiyorum. Çok seslilik, bir türlü anlayıp içimize sindiremediğimiz bir kavram. Çok seslilikten çok söz ediyoruz da, çevremizdeki herkes, benim gibi düşünsün, benim dediğimi yapsın  istiyoruz. Tek sesliliğin kolaycılığına kapılıp gidiyor insanlar. 

Her yerde, ailede, işyerinde, tüm kurum ve kuruluşlarda ve siyasi partilerimizde, ülkenin yönetiminde tek seslilik isteniyor. Bunu söylerken de, “Disiplin” deyip bir şey demiyorlar. Yeni bir şey söylediğinizde hem uyumsuz hem de disiplinsiz oluyorsunuz. Yeni birşey söyleyebilmek kadar zevk aldığım başka birşey yok benim. Keşke tüm insanlarımız yeni birşeyler söyleyebilse. Yeni birşey söyleyebilmek, düşünmeyi, okumayı araştırmayı gerektiriyor. Oysa uyumlu olmak için bunların hiç birisini yapmanıza gerek yok. Kafanızı evet anlamına emme basma tulumba gibi sallamanız yetiyor. Bunu yapmadığınızda sizi cezalandırmak istiyorlar.

Ben tek seslilikten yana bir insan değilim. Tek seslilikten yana olanları da sevmiyorum. Kendi kendime olduğum zamanlarda bile, kendi doğrularımı süzgeçten geçirip, tartışıyorum. Kendi söylediklerime ters düştüğümde bile, gözlerimin içi gülüyor. Kendi doğru bildiğimin yanlış olduğunu görünce de bunu çevremdekilerle paylaşmaktan geri kalmıyorum.
 

Bize hep tek seslilik eğitimi verildi. Aile içinde babamızın, okulda öğretmenimizin, işyerinde amirimizin dediği tek doğrudur denildi. Oysa babamızın yanlışlarını daha çocukken, öğretmenlerimizin yanlışlarını yaşama atıldığımızda, amirlerimizin yanlışlarını verim düştüğünde, yöneticilerin yanlışlarını ülkede işler kötü gitmeye başladığında  hep gördük.
 

Şimdi, siyasi partilerde de disiplin adına tek seslilik koşulsuz kabullenme öneriliyor. Tek sesliliği kabullenir, söylenenleri tartışmaz, yukardan söylenen her şeyi doğru kabul ederseniz yükselebilirsiniz deniliyor. Böyle yükselmeyi seçenler ve yükselenler oluyor elbet. Ancak, söylenenlere kuşkuyla bakanlar ve tartışanlar, yükselme şansı bulamıyor. Bir şey söyleyeyim mi? Eğer, söylenenlere kuşkuyla bakanlar olmasaydı, gelişme olmazdı. Aydın demek, araştıran soruşturan, kuşkuyu elden bırakmayan demektir.
 

Size birisi uyumsuz diyorsa, bunu size verilmiş en büyük ödül olarak kabul edebilirsiniz.

Şimdi diyelim ki, Mustafa Kemal, saraya yakın bir Osmanlı Subayı olarak, uyumlu birisi olsaydı. Söylenenleri hiç tartışmasaydı. Saraya bağlılığını disiplin adına hep sürdürseydi, genç Türkiye Cumhuriyeti kurulabilir miydi? Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı verilir miydi?

Size uyumsuz diyeceklermiş, varsın desinler. Konuşun lütfen. Çok konuşuyor, diyeceklermiş varsın desinler. Bana en çok acı veren, konuşulacak yerde susmak, susulacak yerde konuşmaktır. İstemediğim yerde, konuşmaya zorladıklarında, konuşmam gereken yerde engellediklerinde çok üzülüyorum. Konuşmak istediğimde, konuşmanın yolunu bulmaya, konuşamadıklarımı yazmaya devam ediyorum. Kim ne der, kim kızar demeden konuşup yazıyorum. Kendime olan saygımı yitirmemek için konuşup yazıyorum. Özgürlük sahip çıkmamız gereken önemli bir değerdir, çağdaş insanlar için. Özgürlüklerimizden ödün vermeyelim...


 
back to top