Suriye`de savaş devam ediyor. Terör can alıyor. Bayramlara gölge düşüyor.
Oysa bütün bayramlar barışı ve sevgiyi çağrıştırır.
Belirsizlikler içinde Ramazan Bayramına hazırlanıyoruz.
Belirsizlikler içinde Ramazan Bayramına hazırlanıyoruz.
Terör ve savaş can alırken, keşke diyorum, bayram nedeniyle trafiğe de
kurbanlar vermesek.
Çok eskilerde, bayram ziyaretleri yapılırdı. Şimdi bayram nedeniyle kapıların çalınması ve gidenler gelenler azaldı.
Kimse gelmiyorsa bu sizin kendinize gelmeniz için bir fırsat olsun. Bayramlar, benim için, kendime gelmeme, içime bakmaya, kendimle konuşmaya fırsat tanıyan günler oluyor. İnsan kendi içine bakmaya ve kendisi ile konuşmaya da zaman ayırmalı. Bana böyle bir fırsat tanıdığı için de seviyorum bayramları. Bayramlarda kimse gelmese de ben kendime gelmeye çalışıyorum.
Bayramları sevişimin başka nedenleri de var elbet. İnsanlar, daha sevecen, daha barışçı olmaya çalışıyorlar bayramlarda. Keşke diyorum böyle olanlar böyle düşünenler çoğalsa.
“Eski bayramlar şöyleydi, eski bayramlar böyleydi” diyerek, geçmişe özlem duyulmasını, ağıtlar yakılmasını pek doğru bulmuyorum. Eski bayramlar, eskinin koşulları içinde güzeldi. Şimdi eskinin koşulları olmadığına göre, bayramlar da eskinin bayramları gibi olamayacaktır. Önemli olan, yeni güzellikleri, yeni günün koşulları içinde yaratabilmektir. Geçmişe özlemi körüklemek yerine, geleceğe umudu güçlendirerek bayramları kutlamak önemli. Günümüzün bayramlarını da güzel yapmak, bayramı bayram gibi yaşamak bizim kendi elimizde. Kendimize “ben neden bazı insanlarla dargınım?” sorusunu yönelttiğimizde, inanıyorum ki, barışmaya bir kapı aralanacaktır. Bunu herkes yapsa, dargınların sayısı da azalacaktır mutlaka.
Geçmişte,“İnsan değişmez” sözünü doğru sayıp, değişememeyi savunma olarak çok kullandım. Ancak, şimdi yanıldığımı düşünüyorum. İnsan isterse değişebilir. İstemek değişimin ilk adımıdır. İkinci adım da değişim için çalışmak. Bahsettiğim değişimin özünde gelişim var elbet. İnsan değişebilir. Değişmelidir de. Kendimize gelmeyi başardığımızda değişimi de başarabiliriz. Uzun süreli bayram tatilini değişime adım atmak için fırsat olarak değerlendirebiliriz.
“İnsan değişmez” dersek. “Böyle gelmiş, böyle gider” de demiş oluyoruz aslında. Oysa, böyle gelmiş ancak böyle gitmemeli. Böyle gelmiş böyle gitmemeli diyorsak, değişimin gerekliliğini de ortaya koymuş oluyoruz. İşin bundan sonrası çalışmak olmalı. Yine o çok yinelediğimiz “ben nerede hata yaptım” sorusunu kendimize sorarak başlayabiliriz çalışmaya.
Bu bayram benim düşündüklerimi sizlerde düşünmüşsünüzdür elbet. Ancak düşünmek yetmiyor. Düşünceyi eyleme dönüştürmek gerekiyor.
Bayrama terör gölgesinin düşmesine ve OHAL’i gerekli kılan koşulların sürmesine üzülüyoruz elbet. Üzülmenin çözüm getirmediğini de bildiğimize göre, teröre karşı duracağız. Birliğimizin bütünlüğümüzün simgesi bayrak, Atatürk, vatan, millet, cumhuriyet kavramlarını önemine yaraşır özenle koruyup gereğini yapacağız.
Savaşa teröre kurbanlar vermediğimiz, bayramlar diliyorum.
Çok eskilerde, bayram ziyaretleri yapılırdı. Şimdi bayram nedeniyle kapıların çalınması ve gidenler gelenler azaldı.
Kimse gelmiyorsa bu sizin kendinize gelmeniz için bir fırsat olsun. Bayramlar, benim için, kendime gelmeme, içime bakmaya, kendimle konuşmaya fırsat tanıyan günler oluyor. İnsan kendi içine bakmaya ve kendisi ile konuşmaya da zaman ayırmalı. Bana böyle bir fırsat tanıdığı için de seviyorum bayramları. Bayramlarda kimse gelmese de ben kendime gelmeye çalışıyorum.
Bayramları sevişimin başka nedenleri de var elbet. İnsanlar, daha sevecen, daha barışçı olmaya çalışıyorlar bayramlarda. Keşke diyorum böyle olanlar böyle düşünenler çoğalsa.
“Eski bayramlar şöyleydi, eski bayramlar böyleydi” diyerek, geçmişe özlem duyulmasını, ağıtlar yakılmasını pek doğru bulmuyorum. Eski bayramlar, eskinin koşulları içinde güzeldi. Şimdi eskinin koşulları olmadığına göre, bayramlar da eskinin bayramları gibi olamayacaktır. Önemli olan, yeni güzellikleri, yeni günün koşulları içinde yaratabilmektir. Geçmişe özlemi körüklemek yerine, geleceğe umudu güçlendirerek bayramları kutlamak önemli. Günümüzün bayramlarını da güzel yapmak, bayramı bayram gibi yaşamak bizim kendi elimizde. Kendimize “ben neden bazı insanlarla dargınım?” sorusunu yönelttiğimizde, inanıyorum ki, barışmaya bir kapı aralanacaktır. Bunu herkes yapsa, dargınların sayısı da azalacaktır mutlaka.
Geçmişte,“İnsan değişmez” sözünü doğru sayıp, değişememeyi savunma olarak çok kullandım. Ancak, şimdi yanıldığımı düşünüyorum. İnsan isterse değişebilir. İstemek değişimin ilk adımıdır. İkinci adım da değişim için çalışmak. Bahsettiğim değişimin özünde gelişim var elbet. İnsan değişebilir. Değişmelidir de. Kendimize gelmeyi başardığımızda değişimi de başarabiliriz. Uzun süreli bayram tatilini değişime adım atmak için fırsat olarak değerlendirebiliriz.
“İnsan değişmez” dersek. “Böyle gelmiş, böyle gider” de demiş oluyoruz aslında. Oysa, böyle gelmiş ancak böyle gitmemeli. Böyle gelmiş böyle gitmemeli diyorsak, değişimin gerekliliğini de ortaya koymuş oluyoruz. İşin bundan sonrası çalışmak olmalı. Yine o çok yinelediğimiz “ben nerede hata yaptım” sorusunu kendimize sorarak başlayabiliriz çalışmaya.
Bu bayram benim düşündüklerimi sizlerde düşünmüşsünüzdür elbet. Ancak düşünmek yetmiyor. Düşünceyi eyleme dönüştürmek gerekiyor.
Bayrama terör gölgesinin düşmesine ve OHAL’i gerekli kılan koşulların sürmesine üzülüyoruz elbet. Üzülmenin çözüm getirmediğini de bildiğimize göre, teröre karşı duracağız. Birliğimizin bütünlüğümüzün simgesi bayrak, Atatürk, vatan, millet, cumhuriyet kavramlarını önemine yaraşır özenle koruyup gereğini yapacağız.
Savaşa teröre kurbanlar vermediğimiz, bayramlar diliyorum.