Geliyorum diyen, susuzluk felaketi ne Manisa’ya ne
Türkiye’ye özgü bir şey de değil. Küresel bir su krizi gündemde. Biz görsek de,
görmesek de, algılasak da algılamasak da, ilgisiz kalsak da susuzluk kapımızda.
Suyu tasarruflu kullanmak zorundayız.
Akarsular, göller, içme suyu kaynakları kirlenirken,
kuruyup azalırken, yeraltı suları daha derinlere iniyor. Kuyular kuruyor.
Önceden önlem almak gibi bir alışkanlığımız yok. Deprem olduğunda, sel
bastığında, susuz kaldığımızda ancak önlem almak aklımıza geliyor.
Dünya susuzluğu konuşuyor. Bilim adamları raporlar
hazırlıyor ancak konuşmak yeterli olmuyor önlem almak zorundayız.
Bir yandan su kaynaklarımızı korurken diğer yandan,
tarımda suyu akılcı kullanmayı, az su isteyen ürünlere yönelmeyi gündeme getirmeliyiz.
Elle gelen her zaman düğün bayram olmuyor. Elle gelen
bazen felaket oluyor. Başa gelen çekilir yerine, başa gelmeden önlemler almak
gerekiyor.
Susuz yaşanmaz. Su kesilince insanlar ayaklanır. Su
savaşları başlar. Dünyada muhtelif
şekillerde şehirlerde su nedeniyle ortaya çıkan ayaklanmalar olmuştur ve
olmaktadır.
Kuraklık dünyanın farklı bölgelerinde içme suyu
varlıkları üzerinde tehdit oluşturmaya devam ediyor. İklimsel değişikliklerin
yanı sıra ülkedeki nüfus kaymaları nedeniyle su politikası oluşturulması ve bu
politikaların güncellenmesi gerekiyor.
Günümüzde suya dair yazılan her yazı, yapılan her
çalışma büyüyen su krizi anlatısı ile başlıyor. Abartılı olarak anlatılan bir
sorundan bahsetmiyorum. Tüm canlıların en temel yaşam kaynaklarından biri olan
suyun azalması ya da kirlenmesinin yaratacağı olumsuz etkiler, tahminlerimizin
bile ötesinde olabilir. Susuzluk felaketiyle karşı karşıya kalabiliriz. Sorunun büyüklüğüne ve gerçekliğine uygun
çözümleri bir an önce hayata geçirmemiz gerekiyor.
Uzun yıllardır sürdürülen bilimsel araştırmaların
bulguları şüpheye yer vermeyecek bir şekilde dünya sıcaklığının artığını
göstermekte. Bu sıcaklık artışının başlıca sonucu, yağış rejimlerinde ortaya
çıkan (aşırı yağışlar, uzun ve şiddetli kuraklık dönemleri, kar yağışındaki
azalma vb.) değişiklikler. Bu değişimle ifade edilen şey, bölgeden bölgeye
farklılık gösterse de, dünya genelinde tüm canlılar açısından ihtiyaç duyulan
tatlı su varlıklarının daha da azalacağı. Azalan tatlı su varlıkları (nehirler,
göller ve yer altı suları) nedeniyle ekosistemin bozulması; başta gıda olmak
üzere, yaşamsal destek alanlarının daha da daralması; bütün bunlarla birlikte
sosyal ve ekonomik krizlerin büyümesi; iklim değişikliğinin beklenen sonuçları
olarak karşımıza çıkıyor.
Kişiler ve kurumlar olarak susuzluğa karşı önlem almak
zorundayız. Aldığımız önlemlerin tümü su kullanımını azaltan önlemler
olmalıdır.
Bugün size burada küçük gibi görülen ancak su
kullanımını azaltacak olan bir önlem önereceğim: Biliyorsunuz çim köklerinin
derinlere inmemesi nedeniyle sürekli su ve bakım istiyor. Her gün cimlerin
sulanması nedeniyle akan sulara ve çimin biçilmesi için çalışan yakıt harcayan
makinaları ve emek harcayan insanları görmekteyiz.
Alınacak ilk radikal karar bundan böyle çim ekmeyeceğiz
kararı olmalıdır. Peki, yeşillendirmeyi nasıl yapacağız? Kökleri derinlere inen
az su isteyen ve bakım gerektirmeyen, çalı ve bitki türleriyle yapacağız.
Bildiğimiz çok su ve bakım isteyen çim yerine Libya Çimini öneriyorum. Bu Libya
çimini her gittiğim yere taşıyorum. Libya Çimi yerine, o kadar çok dile
getiriyorum ki, Pala Çimi bile diyebilirsiniz. Çünkü bu çim türünün
yaygınlaşmasını ben kendime iş edindim. Pala çimi diyebileceğiniz bu bitkiyi
üretip dağıtacağım. Bu konuda belediyelerimizin, park ve bahçelerle ilgili
görevlilerini de Pala Çimi ekip çoğaltmaya çağırıyorum. Pala çimi su istemiyor
bakım istemiyor. Eğer yollara taşarsa istediğinizden fazla yayılırsa, kestiklerinizi üretimde kullanabiliyorsunuz.
Belediye başka alanlara taşıyabileceği gibi kişilerde komşularına vererek bu
Libya çiminin yaygınlaştırılmasını sağlayabilirler.
Başta belediyeler olmak üzere tüm kurum kuruluş ve
kişiler bol su ve bakım isteyen çim ekiminden vazgeçerek, yeşillendirmede Pala
çimini kullanmalıdır.
Pala Çimiyle donatılmış yeşil alanlar görmek dileği ile saygılar sevgiler sunuyorum…