Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı

CEMRE KONUT / LALE KULE

1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık

CEMRE KONUT / LALE KULE

S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler

CEMRE KONUT / LALE KULE

Hedef Kilitlendi

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

SİMGE KONUT

1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir

S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ

Üye Kayıtlarımız Başlamıştır

OBASYA Projesi Yuntdağlarında kurulacaktır.

18 Ocak 2018 Perşembe

LAVANTA GÜNDEMDE


Yuntdağı için bu köşede yazdığım “Lavanta Kokulu Dağ” başlıklı yazımın ilgi görmesi üzerine, çalışmalarımızı hızlandırdık.


Bizimle, eş zamanlı olarak, Manisa Valiliğinin de, bir Vali Yardımcısının başkanlığında, bir komisyon oluşturulduğunu sevinerek öğrendik. Anlaşılıyor ki, bundan böyle lavanta gündemimizde hep olacak. Ben biliyorum ki, Lavanta ile Yuntdağı’nda turizm başlayacak ve sürecek. Yuntdağı Lavanta ile öne çıkacak ve kalkınacak. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. İlgili kurum ve kuruluşlarla elele verelim, Yuntdağı’nda Lavanta üretimini başlatıp sürdürelim.

Akhisar Büknüş köyü doğumlu olduğum için biliyorum, Akhisar tütünün başkentiydi. Tütün piyasası Akhisar’da açıklanırdı. İlgili bakan Akhisar’a gelir, tekel binasının önünde biriken tütün üreticilerine tütün alım fiyatını açıklardı. Köylüler eğer açıklanan fiyattan memnun olurlarsa, şapkalarını havaya fırlatırlardı. Şapkaların çoğu tekel binasının çatısında kalırdı. Köylülerde köylerine yeni şapkalarla dönerlerdi. Köylü kadınlar yeni şapka ile köye dönen eşlerini görünce sevinirlerdi tütüne iyi para verilmiş diye. Yıllar geçti tütün önemini yitirmeye başladı. Yetmişli seksenli yıllarda tütünün başkenti olan Akhisar, tütün önemini yitirince durmadı hızla zeytinin başkenti olmaya soyundu ve bunu başardı. Akhisar, şimdi zeytinin başkentidir.
Yuntdağı köylerinde de tütün yetiştirilirdi. Tütün bitince, Osmancalı köyünde çilek üretimi başlatıldı ama yaygınlaştırılamadı. Antep fıstığı yeterince geliştirilemedi. Hiçbir ürün Yuntdağı köylerinin yazgısını değiştirmeye yetmedi. Köyler hızla boşalmaya başladı. Oysa Yuntdağı köylerinde de bir şeyler yapılabilmeliydi. Bir şeyler yapalım diye, Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifini kurduk.
Yaptığımız araştırmaların ardından Yuntdağı köylerinin yazgısını değiştirecek ürünün Lavanta olduğunu düşünmeye başladım. Yuntdağı’nın adı da yapacağımız çalışmalarla LAVANTA KOKULU DAĞ olacak…

Uzun süredir lavanta çayı içiyorum. Size de öneririm. Stresle ilgili baş ağrılarında etkili bir iyileştiricidir. Lavanta. İştahı açıyor, sindirimi kolaylaştırıyor. Depresyonla ilgili aşırı sinirlilik durumunda yatıştırıcı oluyor. Uykusuzluk halini gideriyor. Böbrekleri temizliyor. Gördüğünüz gibi, lavantanın yararları saymakla bitmiyor. Lavanta yağı çok değerlidir. Lavanta üretimi yaygınlaşınca ardından, arıcılık başlayacak ve lavanta balı gündeme gelecektir.

Yuntdağı köylülerinin yazgısı Lavanta ile değişecek dedim ya, inanın bunu yürekten ve inanarak söylüyorum. Yuntdağı köylüleri lavanta ile kalkınacak. Şimdiden bir lavanta dosyası açtık, ilgi duyanları bekliyoruz. Yuntdağı’nın Lavanta Kokulu Dağ olması çok yakın. Manisalı girişimci işadamları, size de görev düşüyor. Gelin lavanta üretiminin başlatılıp sürdürülmesi için işbirliği yapalım. Açtığımız dosya giderek zenginleşiyor. Yeni ve yararlı bilgilere ulaşıyoruz. İşbirliğine hazırız. Bu amaçla, Valiliğimize, Belediyemize, Tarım İl Müdürlüğüne, Magider’e ve diğer sivil toplum örgütlerine ziyaretlerde bulunacağız. Lavanta üretiminin geliştirilmesi için kendimizce bir seferberlik başlatacağız. İlgili bakanlık, valilik, belediye ve girişimciler isteyince olmaması mümkün mü? Hadi o zaman çalışmalara başlayalım hemen.

Yuntdağı’nın Lavanta Kokulu Dağ olarak alınmasına, turistlerin Yuntdağı’na gelmesine az kaldı…



10 Ocak 2018 Çarşamba

MANİSA'DA BAHAR


Bahar ne zaman gelecek diye düşünürken, "Baharı bekleyen kumrular gibi" şarkısının sözleri geldi aklıma.


Gerçekten “Baharı bekleyen kumrular gibiyim” büyük bir özlemle bekliyorum baharı. Bademler çiçek açsa, her taraf yeşillense. Kuşların cıvıltısı kaplasa duyulsa diyorum, ne güzel olur değil mi? Manisa’da bahar erken geliyor. Isınan dallara sular yürüyor, tomurcuk oluyor çiçeğe dönüşüyor. Hadi gel artık bahar…

Spil’in doruğunda kar oluyor. Manisa’da bahar.  Dallara su yürüyor. Yüreğimize daha fazla kan pompalanıyor. Toprağa düşen tohum, toprağı çatlatıp gün yüzüne çıkıyor baharla bilirlikte. Serçeler kiremit altlarına girip çıkıp yuvalarının hazırlığına başlıyor. Ben şimdi baharı düşlüyorum, baharı özlüyorum dostlar…

Parkta oturup çayımızı yudumlarken, Spil’in doruğundaki karı seyredebiliyorum. Ne güzel bir kentimiz var. Köklü tarihi geçmişi, doğal güzellikleri ile inci gibi bir kentte yaşıyoruz. Bunun için Manisa’ya atanan memurlar gitmek istemiyor. Bunun için, yuva kurup, konut edinip Manisa’da kalıyorlar. Bunun için Manisalı oluyorlar.

Manisa sadece babasının dedesinin mezarı Manisa’da olanların kenti değil. Manisa sadece nüfus kağıdında İli Manisa yazanların kenti değil.  Manisa Manisa’da yaşayan ve bundan böyle Manisa’da yaşamayı düşünen herkesin kentidir. Tek eksiğimiz aidiyet duygusunu güçlendirememek. Manisa göç alan bir kent, Anadolu’nun her yanından gelmiş insanlar yaşıyor Manisa’da renkli bir mozaik.  Kimileri bu çeşitliliği sorun olarak görüyor. Aslında bunu sorun olarak görmek sorunu çözmüyor.  Bunu çeşitlilik ve zenginlik olarak görmek gerekir.  Kültür çeşitliliği ve zenginliği bir potada,  adına Anadolu sentezi diyebileceğimiz bir senteze dönüştürülebilir.  Kentlilik dayanışması bu sentezle gelişip güçlenecektir.
Kültür çeşitliliği ve zenginliğini etkinliklerimize yansıtırsak, Anadolu Sentezi hızlanacak ve kolaylaşacaktır. Yoksa, insanlarımız geldikleri yerlerin adlarını taşıyan mahallelerde oturdukları ve örgütlenmelerini geldikleri yerlerin adlarını taşıyan derneklerin dışına taşıramadıkları sürece Anadolu sentezini yaratmak zorlaşacaktır.

Güzel bir kentte yaşıyoruz. Güzellikleri yaşamak hakkımız. Spil’in güzelliğini yaşamak hakkımız. Yuntdağı’nın güzelliklerini yaşamak hakkımız. Haklarımızın yanında görevlerimizde var.  Gedizi kurtarmak görevimiz. Spil’de turistik tesisleri kurmak görevimiz. Yuntdağı’nın turizme açmak Yuntdağı’nda lavanta üretimini başlatarak Lavanta Kokulu Dağ yapmak görevimiz. Kentimizin görkemli geçmişini korumak ve mutlu geleceğini kurmak görevimiz.

Güzel bir kentte yaşıyoruz. Ancak sahip olduğumuz güzelliklerin kıymetini bilmiyoruz. Güzel bir kentte yaşıyoruz. Yaşadığımız kenti daha da güzelleştirecek, yaşanası yapacak yatırımlarda geç kalıyoruz.  Kentimizin en az gelecek 25 yılını düzenleyecek, sağlıklı büyümesini sağlayacak planlar yapmalıyız. Karaçay Vadesi Projesini 2018 yılı içinde tamamlayarak kentimize yeni bir güzellik katmalıyız. Kentimizin girişlerini Cumhuriyet Kapısı adını verdiğimiz Kuvayi Milliye Anıtının olduğu alan gibi değişik anıtlarla donatmalıyız. Sadece adımızın büyük şehir olması yetmez,  umutlarımızın da büyük olması gerekir.

Bu kente yaşayanlara düşen görevler var. Bu kent için ne yapabiliriz sorusunu kendimize bir soralım ve birazcık düşünelim. Bu kent için yapabileceğimiz çok şeyin olduğunu görürüz. Baharı beklerken, baharda uyanan doğa gibi bizde uyanmalıyız…



4 Ocak 2018 Perşembe

BİRLİKTE GÜZEL


Bu sloganı çok sevdim. Manisa Birlik’in sloganı olarak kullanmayı düşünüyorum. Birlikte Güzel…

İnsanın kişilik yapısını “benim” dedikleri ile “bizim” dedikleri arasındaki tercihi belirliyor. “Benim evim.”, “ benim bahçem.”, “benim arabam.” deniliyor.  Bir de, “Bizim” dediklerimiz var. “bizim sokak.”,”bizim site”,“ bizim kent” "bizim bölge" "bizim ülke" gibi. Sürekli olarak “benim” dediklerini öne çıkaran insanlara “bencil” demek yanlış olmaz. Söze “bizim” diye başlayıp, bizim olanları öne çıkaran, bizim olan için benim olandan vazgeçebilen, insanlara da “toplumcu” nitelendirmesi uygun düşüyor. Toplumu oluşturan bireylerin çoğunluğu bencilse, ortak sorunlara ortak çözümler bulmak, birlikte iş kotarmak, birlikte yaşamak zorlaşıyor.

Bencillik ve toplumculuk konusundaki düşüncelerimi neden böyle bir yazının konusu yaptığım neden okuyucularla paylaşmak gereğini duyduğum, konuyu aktarınca daha iyi anlaşılacak.

Manisa Birlik olarak 1987 yılından bu yana gerçekleştirmek için çalıştığımız Yeni Manisa Projesi tamamlandı diyebiliriz artık. Yeni Manisa diğer adıyla Güzelyur Mahallesi Bol yeşil alanlı, anıtları, ağaçları ve sosyal donatıları ile farklı, yeni ve örnek bir yerleşim alanı oldu. Yeni Manisa anıtlarla donatıldı. Yeni Manisa’daki anıtların sayısı Manisa’daki anıtların toplamından çok fazla. Kentimizde tek Yunus Emre anıtı var o da Yeni Manisa’daki Birlik Parkında. Yeni Manisa’da park olarak düzenlemeyi bekleyen alanlar da var. Bu alanlar, belediyemizin öncülüğünde sivil toplum örgütleri tarafından ağaçlandırılabilir. Yeni Manisa daha yeşil bir konuma gelir. Yüzme havuzlarının en bol olduğu bölge de Yeni Manisa. İlk bahçeli iki katlı konutlar ve ilk bir artı bir konutlar Yeni Manisa’da yapıldı. Yeni Manisa’daki Parklarda ördekler, kazlar, tavus kuşları ağaçların, konutların, parktaki masaların arasında insanlardan korkmadan özgürce dolaşıyorlar.

Yeni Manisa’daki konutlarda oturanların “benim” dedikleri evleri ve evlerinin çevresinde bahçeleri var. Kooperatif ortakları “benim evim” dedikleri evlerini güzelleştirmek için çalışıyorlar. Evlerinin çevresini yeşillendirmek isteyenler de oluyor. Bazıları bahçesine çim ekip, ağaç dikerken, bir bölümü de domates, patlıcan, biber yetiştirmeye çalışıyor. Barış Alanı’nda oturanların “benim” dedikleri evleri ve bahçelerinin yanında “bizim” diyebilecekleri ortak yerler ve yapılar da var. Bazıları “benim” dediklerine sahip çıkarken, “bizim” diyebilecekleri yerlerin varlığının farkında bile değiller. Bazıları da “benim bahçemdeki, biberlerime, bizim tavus kuşları zarar veriyor, benim biberler için bizim tavus kuşlarının çaresine bakın, onları siteden uzaklaştırın, yok edin.” diyorlar. Aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmiyorlar. Kuşları zehirleyebileceklerini bile ima ediyorlar. “Benim olan için bizim olandan vazgeçelim” diyorlar. Oysa doğru olan, bizim alanı, Bizim Manisa Tarzanı Parkı’nı, bizim parktaki bizim ağaçları ve bizim kuşları korumak için, “benim” denilen patlıcanın biberin domatesin ikinci plana itilebilmesidir. Bunu yapabilirsek Yeni Manisa’da yaşam zenginleşip güzelleşir. Bunu başarabilirsek, parklarımızda bahçelerimizde ortak alanlarımızda barış kardeşlik gelişip boy verir. Bizim olanın mutluğu, benim olanın mutluğundan daha büyük, daha derin daha kalıcı olur.

Bizim olan için benim denileni feda edebilen insanların çoğunlukta olduğu toplum gelişkin toplumdur. Bizim dediklerimizin güzelliği ve geleceği için benim dediklerimizi ikinci plana ötelemek insanı yüceltir. Bizim ülkemiz, bizim kentimiz, bizim mahallemiz, bizim sokağımız, bizim sitemiz  güzel değilse, evimizin güzelliği neye yarar ki?

YAŞAM BİRLİKTE GÜZEL



2 Ocak 2018 Salı

YENİ YIL


Yeni bir yıla yeni umutlarla girmeye hazırlanıyoruz.

Umutlanmak için nedenler yaratmaya çalışıyoruz. Yeni yıl neler getirecek hep birlikte göreceğiz. Dilerim iyilikler güzellikler getirir. Dilerim barış umutlarımızı güçlendiren bir yıl olur 2018. 2017’de barışa kardeşliğe dayanışmaya, özlem vardı 2018’de de olacak.

Perşembe günleri bu köşede yazıyorum, Cuma günü de Radyo Hiraş'ta Manisa'da Yaşam Programını yapıyoruz Sayın Rıfat Uygur'la birlikte. Radyo Programına köşe yazımla başlıyoruz. Köşe yazımın Hale Taştekin’in güzel sesiyle ayrı bir önem ve ayrı bir anlam taşıdığını düşünüyorum. Bu yazım yeni yılla ilgili olduğu için Sayın Uygur'la elbet yeni yılı da konuşacağız Cuma günü. Yazılarımda da katıldığım programda da ne germek nede gerilmek istiyorum. Güler yüzlü yazılar ve güler yüzlü programlar yapmak istiyoruz. Buna hepimizin ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Germek ve gerilmek istiyorsanız binlerce haklı neden bulabilirsiniz. Ancak gerilmek insanı huzursuz ediyor; Mücadele gücünü azaltıyor. Germeyin gerilmeyin.

Yazılarımda bir gün geçmişin gizemine, bir gün günümüzün gerçeklerine, bir gün geleceğin düşünü kurmaya yöneliyorum.  Geçmişe ve geleceğe ilişkin kurgular yapmaya çalışıyorum. Yazmayı seviyorum. Aslında sevdiğim yazmak değil. Sevdiğim paylaşmak. Yazarak düşüncelerimi paylaşabildiğim için yazıyorum.  İnsanın okunduğunu düşündükçe yazma isteği artarmış. Benim de öyle oluyor.

“Yazacak konu bulmakta güçlük çekmiyor musun?” diye soruyorlar. Manisa’da yazacak konu bulmakta zorluk çekilir mi hiç. Nereye baksan karşına yazacak bir konu çıkıyor. Bazı konular var ki, her gün yazsanız olur. Örneğin kent içi ulaşım ve otopark sorunu diyelim. Kentsel yenileme diyelim. Turizm diyelim. Eğitim diyelim. Bu konularda her gün yazı yazılabilir. Bu konuda yazdıklarımız öyle uzun anlaşılmaz da olmuyor. Sürekli yazdığımız konuştuğumuz çöp sorunu 2017’de bitti. Katı Atıkları değerlendirme tesisine kavuştu Manisa. Vahşi çöp toplama ve depolama sistemine son verildi, Manisa Büyükşehir Belediyesinin girişimiyle. Sanırım 1994 yılıydı, İstanbul’da Hekimbaşı çöplüğü patlamış 45 yurttaşımız çöp yığınları altında can vermişti. Şahin Deresi Çöplüğü de bir gün patlayıp çevresindeki mahalleleri çöp yığınları altında bırakabilir diyorduk, uyarılar yapıyorduk. İmdada Büyükşehir Belediyesi yetişti…

İşimizin sadece yazmakla sınırlı olmadığını, yazdıklarımızın etkilerini de izlemek zorunda olduğumuzu da düşünüyorum. Manisa'nın turizme açılması sürekli olarak gündemde kalsın istediğim için, hemen hemen her yazımda, yaptığım her programda konuyu gündeme getirmeye çalışıyorum.

2018 yılının Manisa’da “LAVANTA YILI” olmasını, Yuntdağı’nın Lavanta Kokan Dağ olarak anılmasını sağlayacak girişimlerin hızlanmasını diliyorum. Bu konuda Manisa Valiliğimizin Yunusemre Belediyemizin büyük katkıları olacaktır diye düşünüyorum.

2018 yılı seçim yılı olacak diyenler var. 2018’de de Hemen her gün politika konuşulacak. Biz Manisa'da genelden çok yereli düşünmeliyiz, yereli konuşmalıyız ve yereli yazmalıyız diye düşünüyorum.  Yaşadığımız kentin sorunlarına çözümler üretilmesi süreçlerinin içinde olmalıyız. Kendimizden önce kentimizi sevmeliyiz. Yaşadığımız kenti korumalıyız. Elimizde olanların değerini bilelim. Ne başka bir Manisa var, nede başka bir Türkiye var. Yeni yılınız kutlu olsun…



 
back to top