1975 yılından bu yana aralıksız olarak 41 yıldır
kooperatifçilik yapıyorum.
Kooperatiflerin el üstünde tutulduğu desteklendiği dönemleri de yaşadım,
kötülendiği dönemleri de.
70’li 80’li yıllarda, Kooperatifler Bakanlığı bile vardı. Özellikle kırsal
kesimde kooperatiflerin kurulması desteklenirdi. Ülke nüfusunun % 65’i köylerde
yaşadığı için, Siyasi Parti Liderleri, “Benim köylüm, benim çiftçim” derlerdi,
“Gelişme köylüden başlayacak” derlerdi. Kooperatifleri desteklerlerdi.
Başarılı kooperatifler olduğu gibi, başarısız olanlar da oldu. Başarısızlığın
nedeni, kooperatif değil, eğitimsiz kooperatif yöneticileriydi. Kooperatifçilik
eğitimi etkinleştirilip yaygınlaştırılamadığı için kooperatifler başarısız
oldu. Kötülenmesi gereken sistem değil, başarısız yöneticiler olmalıdır.
Kooperatifleri destekleyen yöneticiler oldu elbet. Ancak, altını çizerek
belirtmeliyim ki, kooperatifleri gönülden destekleyen lider Mustafa Kemal
Atatürk’tü. Kim ne derse desin, bugün çağdaş uygarlık yolunda kalmaya
direniyorsak, ve kooperatifleri etkin araçlar olarak görüyorsak, bunu Atatürk’e
borçluyuz. Hele, çevremizdeki ülkelerde yaşananlara bakınca Atatürk’e olan
hayranlığımız daha da artıyor.
Bilindiği gibi, ekonomide genellikle özel sektörden, devlet sektöründen ve
karma ekonomiden söz edilir. Kooperatifleri de ayrı bir sektör olarak sayanlar
vardır. Atatürk’ün özel sektörün varlığını kabul ettiğinden kuşku yok. Ancak
Cumhuriyetin ilk yıllarında, ekonomide devlet sektörüne daha fazla ağırlık
verildiği gözlemlenmektedir. Bunun nedeni de o yıllarda gelişmiş bir özel
sektörün olamayışıdır. Savaş yıllarının ardından kurulan genç cumhuriyetin ilk
yıllarında öne çıkan konu bu nedenle ağırlıklı olarak devletçilik olmuştur.
Atatürk, döneminde ülkenin büyük çoğunluğu köylüydü ve ilkel yöntemlerle
karasabanla tarım yapmaya çalışıyordu. Ülkeyi kurtarmak için sabanın sapını
bırakıp silaha, karnını doyurmak için silahı bırakıp, sabanın sapına
sarılıyordu. Onun için “Köylü milletin efendisidir.” diyordu Atatürk. Onun
için, köylünün kalkınmasında kooperatifçiliği gündeme getiriyordu.
Atatürk’ün kooperatifleri gerekli görüşünün nedeni, küçük tarım işletmelerinin
büyümesini sağlamaktı. Tarım işletmelerini ölçek büyüklüğe ulaştırmaktı. Bugün
de aynı sorunlar var. Bugün de kooperatifler etkili araçlar olarak
kullanılabilir. Yeniden Kooperatifçilik deyişimin nedeni budur. Yeni kuşaklarla
yeniden kooperatifçilik…
Cumhuriyetin ilk yıllarında, kooperatifçiliğin gerçekleştirilmesi konusunda
birçok yasanın çıkarılmasını sağlayan, bu konuda söylevler veren, kooperatifin
kuruluşuna öncülük eden, kooperatif kuran, kooperatiflere ortak olan tek devlet
adamıdır Atatürk. 1925’de Ankara’da tüketim kooperatifi’nin kuruluşuyla ilgili
yasayı çıkartmış ve ilk üyesi olmuştur. 1929’da “Zirai Kredi Kooperatifleri
Kanunu çıkartmıştır. 1 Şubat 1931’de İzmir’de yaptığı bir konuşmada “Kanaatim
odur ki, muhakkak surette birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve
manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmektir” demiştir.
1936 yılında İçel’in Tekir köyünde sahibi bulunduğu çiftlik civarındaki
üreticilerle birlikte “Tarım Kredi Kooperatifi”nin kurucusu ve bir numaralı
ortağı olduğunu bilmeyen kooperatifçi yoktur.
İnsan soyu var oldukça, birlikte iş görme yöntemleri ve araçları gündemde
kalacak. İnsan soyu var oldukça kooperatifçilik kalkınmanın etkili aracı olarak
önemini koruyacaktır.
Kooperatifler salt ekonomik fayda sağlamazlar. Kooperatifler toplum içinde
birlikte iş görme alışkanlığının ve yardımlaşmanın yaygınlaşmasına en önemlisi
de çok ihtiyacımız olan toplumsal barışın güçlenmesine katkı sağlarlar. Haydi o
zaman, yeniden kooperatifçilik diyerek kolları sıvıyalım. Haydi o zaman,
yeniden kooperatifçilik diyerek, yollara düşelim.