Kooperatifçilik yeniden gündeme geldi.
Yenilenebilir Enerji Kooperatiflerinin kurulmasını
konuşuyoruz. Kurmak için hazırlıklar yapıyoruz. Ankara’dan çıkan
kooperatifçiler treni kentimize de uğrayacak. Kooperatifçiler bir araya
gelecek. Acaba bu rüya mı diyorum. Hayır gerçek. Yeniden gündeme geldi
kooperatifçilik. Bana yeni kooperatiflere öncülük etme görevi düşüyor.
Kooperatifleri yazma konuşma görevi düşüyor. Yollara düşeceğim yine. 2-5 Ekim
tarihlerinde Mardin’de olacağım. Konu Ulusal Kırsal Ağ olacak. Söz dolanıp kooperatiflere
gelecek.
1975 yılından bu yana aralıksız olarak 43 yıldır
kooperatifçilik yapıyorum. Kooperatiflerin el üstünde tutulduğu desteklendiği
dönemleri de yaşadım, kötülendiği dönemleri de. 70’li yıllarda, Kooperatifler
Bakanlığı bile vardı. Özellikle kırsal kesimde kooperatiflerin kurulması
desteklenirdi. Ülke nüfusunun % 65’i köylerde yaşadığı için, Siyasi Parti
Liderleri, “Benim köylüm, benim çiftçim” derlerdi, “Gelişme köylüden
başlayacak” derlerdi. Kooperatifleri desteklerlerdi.
Başarılı kooperatifler olduğu gibi, başarısız olanlar
da oldu. Başarısızlığın nedeni, kooperatif değil, eğitimsiz kooperatif
yöneticileriydi. Kooperatifçilik eğitimi etkinleştirilip yaygınlaştırılamadığı
için kooperatifler başarısız oldu. Kötülenmesi gereken sistem değil, başarısız
yöneticiler olmalıdır.
Kooperatifleri destekleyen yöneticiler oldu elbet.
Ancak, altını çizerek belirtmeliyim ki, kooperatifleri gönülden destekleyen
lider Mustafa Kemal Atatürk’tü. Kim ne derse desin, bugün çağdaş uygarlık
yolunda kalmaya direniyorsak ve kooperatifleri etkin araçlar olarak görüyorsak,
bunu Atatürk’e borçluyuz. Hele, çevremizdeki ülkelerde yaşananlara bakınca
Atatürk’e olan hayranlığımız daha da artıyor.
Bilindiği gibi, ekonomide genellikle özel sektörden,
devlet sektöründen ve karma ekonomiden söz edilir. Kooperatifleri de ayrı bir
sektör olarak sayanlar vardır. Atatürk’ün özel sektörün varlığını kabul
ettiğinden kuşku yok. Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında, ekonomide devlet
sektörüne daha fazla ağırlık verildiği gözlemlenmektedir. Bunun nedeni de o
yıllarda gelişmiş bir özel sektörün olamayışıdır. Savaş yıllarının ardından
kurulan genç cumhuriyetin ilk yıllarında öne çıkan konu bu nedenle ağırlıklı
olarak devletçilik olmuştur. Atatürk, döneminde ülkenin büyük çoğunluğu
köylüydü ve ilkel yöntemlerle karasabanla tarım yapmaya çalışıyordu. Ülkeyi
kurtarmak için sabanın sapını bırakıp silaha, karnını doyurmak için silahı
bırakıp, sabanın sapına sarılıyordu. Onun için “Köylü milletin efendisidir.”
diyordu Atatürk. Onun için, köylünün kalkınmasında kooperatifçiliği gündeme
getiriyordu. Atatürk’ün kooperatifleri gerekli görüşünün nedeni, küçük tarım
işletmelerinin büyümesini sağlamaktı. Tarım işletmelerini ölçek büyüklüğe
ulaştırmaktı. Bugün de aynı sorunlar var. Bugün de kooperatifler etkili araçlar
olarak kullanılabilir. Yeniden Kooperatifçilik deyişimin nedeni budur. Yeni
kuşaklarla yeniden kooperatifçiliğe yönelmeliyiz. Tarım ürünleri ithal eden
değil, tarım ürünleri ihraç eden ülke olmalıyız.
Atatürk “Kanaatim odur ki, muhakkak surette birleşmede
kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve
maharetleri birleştirmektir” demiştir. Zeka ve maharetlerimizi birleştirelim.
Yeniden Kooperatifçiliğe yönelelim. İnsan soyu var oldukça, birlikte iş görme
yöntemleri ve araçları gündemde kalacak. İnsan soyu var oldukça kooperatifçilik
kalkınmanın etkili aracı olarak önemini koruyacaktır. Kooperatifler salt
ekonomik fayda sağlamazlar. Kooperatifler toplum içinde birlikte iş görme
alışkanlığının ve yardımlaşmanın yaygınlaşmasına en önemlisi de çok ihtiyacımız
olan toplumsal barışın güçlenmesine katkı sağlarlar. Haydi, o zaman, yeniden
kooperatifçilik diyerek kolları sıvayalım. Haydi, o zaman, yeniden
kooperatifçilik diyerek, yollara düşelim.