Kentler iklim değişikliğini etkiliyor. Köyler küçülürken kentler büyüyor. Kentler büyürken sorunlarda büyüyor.
Ülkemizde 1950’li yıllarda başlayan kentleşme, belediyeleri ve devleti hazırlıksız yakalayınca, gecekondularla kuşatılan kentler çıktı ortaya. Ortaya çıkan sorunları aşmak yeni kentleri kurmaktan daha masraflı hale geldi. Ne sağlıklı biçimde kentleşebildik ne de kentli olabildik. Fiziki çevrenin sosyal çevre ile yoğun bir etkileşim içinde olduğuna tanık olduk. Eğitimli kentli yurttaşla, güzel çevreler yaratırken, güzel çevrelerde kentlileşmenin, sosyalleşmenin ve etkin yurttaş olmanın hızlandığını gördük. Etik ve estetiğin ayrılmaz ikili olduğunu fark ettik.
Geldiğimiz nokta, sağlıksız kentleşme, kentlerde denetimsiz yığılmadır. Sağlıksız kentleşme kısa sürede kentleri kimliksizleştirdi ve kentlerde yaşamı zorlaştırdı; Zorlaşmanın neden plansızlık, aşırı yoğunluk, altyapı yetersizliği, dar kalan yollar, artan trafik, artan kirliliktir.
Günümüzde dünya gündeminde en çok tartışılan konuların başında iklim değişikliğine ilişkin sorunlar gelmektedir. Kentler büyüdükçe küresel ısınma başta olmak üzere sorunlarda büyüyor. Sorunların çözümü için soran, sorgulayan, araştıran, kentli yurttaşlara büyük görev düşüyor.
Yıllardır duyarsız kalınan yeterince farkındalık yaratılamayan küresel ısınma konusu kentsel alan ve yakın çevresi ele alınarak, Türkiye için bir model önerisi geliştirme çalışmalarına hız verilmeli. Kentsel alanda planlama ve tasarım aşamasında yapılacak düzenlemelerin enerjiyi etkin kullanan, düşük karbonlu kalkınma prensiplerini uygulayan kentsel mekânların oluşumunu sağlayacak bir sonuç amaçlanmalıdır.
Manisa’da yeni kent parçalarını tasarlarken ve konutları projelendirirken, mutlaka güneşi ve rüzgarı dikkate almalıyız. İklimin değiştiği ve bunun çağımızın en büyük sorunu olduğu bilinen bir gerçek. Biliyoruz bilmesine de önlemleri almada geç kalıyoruz. Buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, tatlı su kaynaklarının azalması, gıda üretimi koşullarında değişiklikler yaşanması, seller, fırtınalar, sıcaklık dalgaları ve kuraklık gibi afetlerde ve bunlara bağlı ölümlerde artış yaşanıyor. Yetersiz beslenme ve sağlıksız çevre koşullarının beraberinde getireceği bir diğer olumsuz sonuç da hastalıkların insanlar ve diğer canlılar arasında yaygınlaşacak olmasıdır. Çevre ve sağlık açısından yaratacağı olumsuzlukların yanında iklim değişikliğinin ekonomik etkileri de söz konusudur. Yüzyılımızda yaşanan iklim değişikliğinin nedeni insandır. Çözüm bulacak olan da insandır. Bunun için bakış açımızın değişmesi gerekiyor. Değişimi bugüne kadar yaptıklarımızdan vaz geçerek, bir başka söyleyişle değişerek yapabiliriz. Doğayla uyumlu, Sürdürülebilir kent modeli üzerinde çalışmalar yapmalıyız. Doğayla uyumlu, sürdürülebilir kentler için: Ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliği ve CO2 salımı azaltılmalı. Yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı çoğaltılmalı. Kent içinde yeşil alanlar çoğaltılıp kentlerin çevresinde yeşil kuşaklar oluşturulmalı. Kent çevresinde, bitki çeşitliliği korunmalı, kent bahçelerinin çoğalması sağlanmalı. Kentsel yenileme çalışmaları hızlandırılmalı. Yeni yerleşimlerin planlanmasında, parsel parsel büyümeden ada bazında büyümeye geçilmeli. İlgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalı.