30 Ağustos 1922`de Dumlupınar Meydan
Muharebesi`nin kazanılması ve ardından Yunan ordusunun denize dökülmesi,
Anadolu`yu işgal etmek isteyenlere verilmiş büyük bir derstir.
30 Ağustos 1922`de Dumlupınar Meydan
Muharebesi`nin kazanılması ve ardından Yunan ordusunun denize dökülmesi,
Anadolu`yu işgal etmek isteyenlere verilmiş büyük bir derstir. Yurdumuzu
bölmek ve işgal etmek isteyenlerin kovulmasından bugün bile çıkarılacak
dersler vardır.
Mustafa Kemal 1 Eylül 1922'de "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" emrini verir. Ve Şanlı ordumuz, zaferlerle dolu bir yolculuğa çıkarak, 8 Eylül'de Manisa'yı, 9 Eylül 1922'de İzmir'i kurtarır. Ve böylece cumhuriyete giden yol açılmış olur. Zafer Bayramını şehit haberleri dinlerken ve şehitlerimiz için yapılan cenaze törenlerini gözyaşları içinde izlerken kutlamaya hazırlanıyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızı, milli bayramlarımızı ve kentlerimizin kurtuluş günlerini giderek daha da artan bir coşkuyla kutlamalıyız. Şehitlerimizi sevgiyle, minnetle, rahmetle anmalıyız. Atatürk’ü yüreğimizden ve dilimizden hiç düşürmemeliyiz. Kurtuluş yolu Atatürk'ün göösterdiği, bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yoludur. Anıtkabir her zaman dolup taşmalı. Milli duygularımızın büyüklüğü, şehit kanlarıyla sulanan bu vatanı, devletimizi, milletimizi, birliğimizi ve bağımsızlığımızı simgeleyen bayrağımıza olan saygımızı dost ve düşmanlar hep görmeli. Kara bulutlar kaplamış gökyüzünü. Kırılmış kolumuz kanadımız. Silahlarımız alınmış ellerimizden. Ordularımız dağıtılmış. İhanet çöreklenmiş ülkemin üstüne kara bir yılan gibi. Kenetlenmiş çenelerimiz, suskunuz. Suskunuz ama umutsuz değiliz. Bağımsızlık için çarpıyor yüreklerimiz. Ülkeyi böyle kurtardık; Cumhuriyeti böyle kurduk biz. Böyle sahip çıkarız. Anadolu'ya çevrilmiş kem gözler. Ülkemizi bölmek, parçalamak, yok etmek istiyorlar. Oysa esas olan, Türk milletinin şerefli bir millet olarak birlik bütünlük ve kardeşlik içinde yaşamasıdır. Bu da ancak bağımsız kalmakla olur. Bağımsızlıktan yoksun olan uluslar karanlıktan kurtulamazlar. Türkün onuru, Türkün yetenekleri büyüktür. Türk’e tutsak olarak yaşamaktansa ölmek yaraşır. Öyleyse, "Ya bağımsızlık ya ölüm" diyordu Mustafa Kemal. Ya Bağımsızlık Ya Ölüm... Ülkemizin nasıl kurultarıldığını ve ardından cumhuriyetimizin nasıl kurulduğunu biliyoruz. Bu güzel vatanda şanlı bayrağımız altında ulusal birliğimizi ve cumhuriyetimizi koruyarak kardeşçe yaşamaktan başka seçeneğimiz yok. Doğru olan, birlikte insanca ve özgürlük içinde yaşamaktır, gerisi hikaye. Bunun dışındaki her çözüm, yok oluştur, bitiştir, felakettir. Bunun dışındaki her çözüm sadeçe düşmanlarımızı güldürür. Bu vatan kolay kazanılmadı. Bu cumhuriyet kolay kurulmadı. Kıymetini bilelim. Bayrak ve Atatürk birliğimizin bütünlüğümüzün değişmeyen simgeleridir. Bizi bölmek parçalamak istiyenler, Atatürk'e saygsızlık edenlerdir. Yabancı devlet adamlarından Anıtkabir'e gitmeyenlere bakın onların bizim dostumuz olmadığını ülkemiz için örtülü emellerinin olduğunu hemen görürsünüz. Milli bayramlar, bizi güçlendiren bağlardır. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Evlerimizi, balkonlarımızı bayrak ve Atatürk resimleriyle süsleyelim... |
Yeni Kooperatifimiz CEMRE KONUT
S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatifinin imzaları atıldı
CEMRE KONUT / LALE KULE
1+1 Küçük Konut, Büyük Rahatlık
CEMRE KONUT / LALE KULE
S.S. CEMRE Konut Yapı Kooperatif toplantısından görüntüler
CEMRE KONUT / LALE KULE
Hedef Kilitlendi
SİMGE KONUT
1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım
SİMGE KONUT
1+1 Küçük Konut, Çeyrek Altın, Akıllı Yatırım
S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ
Mekanda yolculuk sağlayan bir kültür ve turizm projesidir
S.S. OBASYA TURİZM GELİŞTİRME KOOPERATİFİ
Üye Kayıtlarımız Başlamıştır
31 Ağustos 2015 Pazartesi
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI
14 Ağustos 2015 Cuma
Yine Sevgi Üstüne...
Üzerine yazı yazmayı sevdiğim
konuların başında sevgi var. Her gün sevgi üzerine köşe yazısı yazabilirim
keyifle.
Üzerine yazı yazmayı sevdiğim
konuların başında sevgi var. Her gün sevgi üzerine köşe yazısı yazabilirim
keyifle. Hatta roman bile yazsam olur. Sevgi üstüne yazmak, sevgi üstüne
konuşmak, sevmek kadar güzel oluyor. İnsan rahatladığını, yüzünde bir gülümseme
belirdiğini hissediyor. Sevmek üstüne daha önce yazdığım bir yazıda
koşulsuz sevgiye değinmiş ve sevmek koşulsuz olmalı demiştim. Sevginin
koşullusu, “sev beni, seveyim seni” şeklinde olanı, sevgi değil, olsa
olsa ticaret olur. Evet, sevgi koşulsuz olmalı.
Düşüncelerimi paylaştığım bir dostum: “Koşulsuz sevmek bana anlamsız geliyor” dedi. Eleştirisini bununla da sınırlı tutmadı. “Bir şeye kafayı takmaya gör, kendin bıkmıyorsun, ancak insanları bıktırıncaya kadar devam ediyorsun” diye sürdürdü eleştirisini. Yazılarımı sevgi üstüne yoğunlaştırmamı eleştiriyordu. Yazılacak bunca konu varken, sevgi üstüne yazmanın ne anlamı var demeye getiriyordu. Haklısın dedim. Gerçekten öyle yapıyorum. El attığım, konuya yoğunlaşıyorum peşini bırakmıyorum. Sevgi üstüne çok yazdım. Ancak yazmayı da sürdüreceğim. Belki, bu köşede yazdıklarımla da yetinmeyip denemeler yazacağım. Yazma konularımın başında yine sevgi, hep sevgi olacak. Sevgiden ne yazılırken, ne okunurken, ne de sevilirken bıkılır. Sevgiden bıkılmaz. Sevgiden bıkan, yaşamdan bıkmış olur. Sürekli aynı konuda yazmanın, eğer yazılan her yeni yazı, yazılan konuya farklı yaklaşımlar getiriyor, konuya derinlik kazandırıyorsa bu sorun değil, kazanım olarak görülmeli diyerek savundum kendimi. Aslında, sürekli aynı konuda yazmanın savunmayı gerektiren bir yanı da yok. Sürekli olarak aynı konuyu işlemek, yazana kolaylık değil aslında zorluk getiriyor. Aynı konuyu yazacaksın ancak, aynı yazıyı yazmayacaksın bu o kadar kolay iş değil. Koşulsuz sevgi demiştim ya, şimdi onu biraz daha açıyorum. Hem koşulsuz seveceksin, hem senin gibi düşünmeyeni de seveceksin. Senin gibi düşünmeyeni sevmek. Düşüncelerimi paylaştığım dostum, buna da karşı çıktı: “Koşulsuz sevmeyi kabullenememişken, bir de benim gibi düşünmeyeni sevmeyi nereden çıkardın, bu kadarı da fazla olmuyor mu?” dedi. Benim gibi düşünmeyeni de sevmek, benim için büyük önem taşıyor. Benim gibi düşünmeyeni sevmezsem, sevmediğimin benim gibi düşünme yolunu tıkamış olurum. Benim gibi düşünmeyeni sevmezsem, sevgi konusunda kendimi koşullandırmış olurum. Hem kendi yolumu hem de benim gibi düşünmeyenin yolunu kapatmış olurum. İnsanı yücelten, köprüleri, yıkmak yakmak değil, yeni köprüler kurmaktır. Ben, benim gibi düşünmeyenleri gerçekten seviyorum. Kapıları kapatmak yerine, neden benim gibi düşünmediklerini anlamak için, sürekli açık tutuyorum. Bir de, ya ben yanlış düşünüyorsam kuşkusu var içimde. Ya ben yanlış düşünüyorsam, kapıları kapattığımda doğru düşünme yolunu da kapatmış olurum diye de korkuyorum. Yine sevgi üstüne, hep sevgi üstüne. Özellikle, sevgisizliğin büyüdüğü ülkemizde, sevgi üstüne yazmak ve gerçekten sevmek, koşulsuz sevmek, benim gibi düşünmeyeni de sevmek tüm insanlar için ertelenmez görev olmalı diye düşünüyorum. O zaman, dünya daha yaşanası, yaşam daha anlamlı olacaktır. Hep insanın insanı sevmesinden söz ettim. Sevgi insanı sevmekle sınırlı değil elbet. Toprağı, toprakta yetişen ağacı, dalı, daldaki böceği, patlayan tomurcuğu, şırıl şırıl akan suyu, uçan kuşu, var olan her şeyi de sevmek gerekiyor. Çünkü insan sevdikçe yüceliyor. Siz de sevin, insanın sevdikçe yüceldiğini göreceksiniz. Yaşamın sevdikçe anlam kazandığını göreceksiniz. Çıkarın gözlerinizden başkalarının taktığı gözlüğü, bir de kendi çıplak gözlerinizle bakmayı deneyin. Daha iyi gördüğünüzü şaşırarak göreceksiniz. Kin ve nefret yüreğinize yüktür. Atın yüreğinizden kin ve nefreti sevgiye yer açılsın. Kin ve nefretin ağırlığı sizi aşağıya çekerken, sevgi yukarılara taşır. Sevmek ve sevilmek ikiside güzel. İkisi de insana çok yakışıyor ve yaşamına anlam katıyor... |
7 Ağustos 2015 Cuma
KÜÇÜK KONUT BÜYÜK RAHATLIK
Küçük konutu 2007`de Manisa`da gündeme
getirdiğimizde bize inananların sayısı çok azdı.
1987 yılında Yeni Manisa Projesini gündeme
getirdiğimde de öyle olmuştu. “Kim gider oralara” demişlerdi. Oralar dedikleri
yerler şimdi Manisa'nın en güzel yerleşim yeri oldu. Şimdi Yeni Manisa Projesi gibi küçük konutunda ilgi gördüğüne tanık oluyoruz. Ancak “haklı çıktın” diyenlerin sayısı çok az. Toplum nedense haklı çıkanları sevmiyor. Sevmek bir yana içten içe kızıyor bile. Herkes affediliyor ama haklı çıkanlar asla affedilmiyor.
Neyse bugün konum, haklı ya da haksız çıkmayı tartışmak değil. Konum sadece küçük konutla ilgili düşüncelerimi paylaşmak sizinle. Değişim her alanda sürüyor. Anlayışlar değişiyor. Yaşam biçimleri değişiyor. Değişmeyen tek şey değişimin sürdüğü, değişim sürüyor. Aileler küçülüyor. Küçülen ailelerle birlikte evlerde küçülüyor. İnsanlar, evlerde kapanıp kalmıyor. İnsanlar alışveriş merkezlerine koşuyor.
Küçük konutlara taşınanlar, büyük rahatlık yaşamaya başladıklarını dillendirdikçe talepler artıyor. Bence gelecekte, insanların büyük çoğunluğu yaşamlarını küçük konutlarda sürdürecek.
Toplumun ihtiyaçlarını ve gelişmeyi dikkate alarak, farklı bir proje ürettiğinizde başta olmasa bile, sonradan ilgi artıyor.
Şimdi yine sizlere "aaaa, yok canım" dedirtecek bir bilgi veriyorum. 17 Ağustos'ta Makedonya'da olacağız. Makedonya'da 1+1 konutlar üretmeyi düşünüyoruz. Yaklaşık 100 konut üreteceğiz. 100 konutun çok kısa sürede Manisa'dan alıcı bulucağını düşünüyorum. Tümünü Manisalılara vereceğiz. Konut alan oturma izni alacak, ardından Makedonya yurttaşlığı gelecek. Nasıl olsa, Makedonya Türkiye'den önce Avrupa Birliği üyesi olur. Tüm bunları konuşmak ve işi planlamak için Makedonya'ya gidiyoruz. Arsa bulup, işi planlayıp döneceğiz.
Büyük evin derdi de büyük oluyor. Isıtamıyorsunuz, soğutamıyorsunuz. Bakımı ve temizliği sorun oluyor. Büyük konutlarda yaşanan sorunlar küçük konutlarda yaşanmıyor. O nedenle, Küçük Konut Büyük Rahatlık diyoruz. Küçük konutu geleceğin konutu olarak görüyoruz. Küçük Konut ucuz olduğu için değil, rahat olduğu için gündeme geldi. Tüm gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde böyle oldu. Şimdi küçük konutu Makedonya'ya taşıyacağız. Küçük konutlar büyük gelişmelerin yolunu açacak. Küçük konutlar, turizm, ticaret ve kültür köprüsü olacak.
Makedonya dönüşü, gelin görüşelim, birlikte yeni bir yaşam alanı yaratalım diyeceğiz. Bahçede otururken su sesi, kuş sesi duyabileceğimiz, kışın keyfini çıkarabileceğimiz bir alan bulacağız.
Küçük konutlar büyük prim yapıyor ve daha da yapacak benden duyurması. Küçük konutta yaşamak isteyende gelsin. Avrupa'ya açılmak isteyenler gelsin.
Yeni Manisa’da birçok ilke imza attık. Şimdi yine bir ilke daha imza atıyoruz. Makedonya'da Manisa Sitesi'ni kuruyoruz.
Geleceğe ilişkin umutlarını büyütmek isteyenleri bekliyoruz. Makedonya dönüşü sizinle paylaşacağımız çok bilgi olacak. Atalarının mezarları Makedonya'da olanlar dönüşümüzü bekleyin. İyi haberlerle geleceğiz. Bakarsınız Yunusemre Belediyemize, Makedonya`dan bir kardeş belediye önerisi de getiririz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)