Yemeden
içmeden yaşanamayacağı gibi sevmeden sevilmeden de yaşanmaz. Yaşanır belki ama
insanca olmaz. Sevgi de ekmek gibi su gibi temel bir ihtiyaç.
Kentler büyüdükçe insanların yalnızlaştığını, insanlar çoğaldıkça sevgilerin küçüldüğünü üzülerek gözlüyorum. Ve bu gözlemimi dostlarımla sıkça paylaşıyorum. Sevgi üstüne konuşmayı, yazmayı çok seviyorum. Sevgi üstüne yazmak, sevgi üstüne konuşmak, sevmek kadar güzel oluyor. İnsan yazarken bile rahatladığını, yüzünde bir gülümseme belirdiğini hissediyor. İnsan hep sevdiklerin anımsıyor. Ben sevgisiz yaşayabilir miyim diye düşünüyorum da, hemen Allah korusun demek geçiyor içimden. Gerçekten Allah insanı sevgisizlikten korusun..
Ben sevgisiz olmaz derken, "Sevgi karın doyurmaz" diyenler de oluyor. Yaşamak sadece yemek içmektir. Bunu sağlayan da paradır diyecek kadar maddeci olunduğunda sevgi anlamsız gelebilir bazılarına. Oysa her şey sevgiyle başlar. Önce kendini seveceksin. Kendinle barışık olacaksın. Kendini sevmek yetmez, aileni ve evini kendini sevdiğin gibi seveceksin. Sonra, mahalleni ve komşularını, sonra kentini ve hemşerilerini, sonra ülkeni ve yurttaşlarını, sonra dünyayı ve tüm insanları seveceksin. Sevdikçe, yaşamın anlam kazandığını göreceksin. Yaşama daha bir dört elle sarılacaksın. Ve doyasıya yaşayacaksın. Sevgiden ne yazılırken, ne okunurken, ne de sevilirken bıkılır. Sevgiden bıkılmaz. Sevgiden bıkan, yaşamdan bıkmış olur. Her şeyin sevgiyle başladığını bilip, seveceğiz. Bu kenti sevdiğinizde kente bakışınızın değiştiğini göreceğiz. Bu kenti sevginizde, eğilip yerdeki çöpü almaktan, ağaç dikmekten, dikilen ağaca su vermekten zevk duyarsınız. Bu kent için çalışmaktan, düşünce ve proje üretmekten zevk duyarsınız. Kenti sevmemek için nedenler üretmeyin, sorunlara bile sevgiyle yaklaşın, göreceksiniz sorunları aşmak, çirkinlikleri yok etmek kolaylaşacaktır.
Sevgi koşulsuz olmalı. Hem koşulsuz seveceksin. Hem, senin gibi düşünmeyeni de seveceksin. Senin gibi düşünmeyeni sevmek., deyince düşüncelerimi paylaştığım dostum, buna da karşı çıktı: “Koşulsuz sevmeyi kabullenememişken, bir de benim gibi düşünmeyeni sevmeyi nereden çıkardın? Bu kadarı da fazla olmuyor mu?” dedi. Benim gibi düşünmeyeni de sevmek, benim için büyük önem taşıyor. Benim gibi düşünmeyeni sevmezsem, sevmediğimin benim gibi düşünme yolunu tıkamış olurum. Benim gibi düşünmeyeni sevmezsem, sevgi konusunda kendimi koşullandırmış olurum. Hem kendi yolumu hem de benim gibi düşünmeyenin yolunu kapatmış olurum. İnsanı yücelten, köprüleri, yıkmak yakmak değil, yeni köprüler kurmaktır.
Ben, benim gibi düşünmeyenleri gerçekten seviyorum. Kapıları kapatmak yerine, neden benim gibi düşünmediklerini anlamak için, sürekli açık tutuyorum. Bir de, ya ben yanlış düşünüyorsam kuşkusu var içimde. Ya ben yanlış düşünüyorsam, kapıları kapattığımda doğru düşünme yolunu da kapatmış olurum diye de korkuyorum. Yine sevgi üstüne, hep sevgi üstüne. Özellikle, sevgisizliğin büyüdüğü ülkemizde, sevgi üstüne yazmak ve gerçekten sevmek, koşulsuz sevmek, benim gibi düşünmeyeni de sevmek tüm insanlar için ertelenmez görev olmalı diye düşünüyorum. O zaman, dünya daha yaşanası, yaşam daha anlamlı olacaktır.
Sevgi insanı sevmekle sınırlı değil elbet. Toprağı, toprakta yetişen ağacı, dalı, daldaki böceği, patlayan tomurcuğu, şırıl şırıl akan suyu, uçan kuşu, var olan her şeyi de sevmek gerekiyor. Çünkü insan sevdikçe yüceliyor. Siz de sevin, insanın, sevdikçe yüceldiğini göreceksiniz. Yaşamın sevdikçe anlam kazandığını göreceksiniz.
Pazar günü, oylarımızı kullanarak, yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Seçim öncesi, gerdik gerildik, kırdık kırıldık. Yerel yönetim seçimleri sonrasında, yüreğimizden kini nefreti attığımızda yerini sevginin dolduracağından hiç kuşkunuz olmasın.
Seçim sonrasında bize düşen görev, seçilenleri kutlamak ve başarılar dilemek olmalıdır. Ben şahsen öyle yapacağım. Seçilenleri en kısa sürede ziyaret edip, başarılar dileyeceğim. İstenirse yardımcı olabileceğimi söyleyeceğim. Bilgi ve deneyim birikimimi kentin hizmetine sunmaktan mutluluk duyacağımı belirteceğim. Birlikte çalışma olanağı verilirse, kentimin gelişmesini katkıda bulunmaya çalışacağım.
1 Nisan'a kinden nefretten arınmış olarak uyanmak 1 Nisan şakası olmasın.
Bırakalım dünyayı sevgi yönetsin...
Mustafa PALA
27.03.2014
Kentler büyüdükçe insanların yalnızlaştığını, insanlar çoğaldıkça sevgilerin küçüldüğünü üzülerek gözlüyorum. Ve bu gözlemimi dostlarımla sıkça paylaşıyorum. Sevgi üstüne konuşmayı, yazmayı çok seviyorum. Sevgi üstüne yazmak, sevgi üstüne konuşmak, sevmek kadar güzel oluyor. İnsan yazarken bile rahatladığını, yüzünde bir gülümseme belirdiğini hissediyor. İnsan hep sevdiklerin anımsıyor. Ben sevgisiz yaşayabilir miyim diye düşünüyorum da, hemen Allah korusun demek geçiyor içimden. Gerçekten Allah insanı sevgisizlikten korusun..
Ben sevgisiz olmaz derken, "Sevgi karın doyurmaz" diyenler de oluyor. Yaşamak sadece yemek içmektir. Bunu sağlayan da paradır diyecek kadar maddeci olunduğunda sevgi anlamsız gelebilir bazılarına. Oysa her şey sevgiyle başlar. Önce kendini seveceksin. Kendinle barışık olacaksın. Kendini sevmek yetmez, aileni ve evini kendini sevdiğin gibi seveceksin. Sonra, mahalleni ve komşularını, sonra kentini ve hemşerilerini, sonra ülkeni ve yurttaşlarını, sonra dünyayı ve tüm insanları seveceksin. Sevdikçe, yaşamın anlam kazandığını göreceksin. Yaşama daha bir dört elle sarılacaksın. Ve doyasıya yaşayacaksın. Sevgiden ne yazılırken, ne okunurken, ne de sevilirken bıkılır. Sevgiden bıkılmaz. Sevgiden bıkan, yaşamdan bıkmış olur. Her şeyin sevgiyle başladığını bilip, seveceğiz. Bu kenti sevdiğinizde kente bakışınızın değiştiğini göreceğiz. Bu kenti sevginizde, eğilip yerdeki çöpü almaktan, ağaç dikmekten, dikilen ağaca su vermekten zevk duyarsınız. Bu kent için çalışmaktan, düşünce ve proje üretmekten zevk duyarsınız. Kenti sevmemek için nedenler üretmeyin, sorunlara bile sevgiyle yaklaşın, göreceksiniz sorunları aşmak, çirkinlikleri yok etmek kolaylaşacaktır.
Sevgi koşulsuz olmalı. Hem koşulsuz seveceksin. Hem, senin gibi düşünmeyeni de seveceksin. Senin gibi düşünmeyeni sevmek., deyince düşüncelerimi paylaştığım dostum, buna da karşı çıktı: “Koşulsuz sevmeyi kabullenememişken, bir de benim gibi düşünmeyeni sevmeyi nereden çıkardın? Bu kadarı da fazla olmuyor mu?” dedi. Benim gibi düşünmeyeni de sevmek, benim için büyük önem taşıyor. Benim gibi düşünmeyeni sevmezsem, sevmediğimin benim gibi düşünme yolunu tıkamış olurum. Benim gibi düşünmeyeni sevmezsem, sevgi konusunda kendimi koşullandırmış olurum. Hem kendi yolumu hem de benim gibi düşünmeyenin yolunu kapatmış olurum. İnsanı yücelten, köprüleri, yıkmak yakmak değil, yeni köprüler kurmaktır.
Ben, benim gibi düşünmeyenleri gerçekten seviyorum. Kapıları kapatmak yerine, neden benim gibi düşünmediklerini anlamak için, sürekli açık tutuyorum. Bir de, ya ben yanlış düşünüyorsam kuşkusu var içimde. Ya ben yanlış düşünüyorsam, kapıları kapattığımda doğru düşünme yolunu da kapatmış olurum diye de korkuyorum. Yine sevgi üstüne, hep sevgi üstüne. Özellikle, sevgisizliğin büyüdüğü ülkemizde, sevgi üstüne yazmak ve gerçekten sevmek, koşulsuz sevmek, benim gibi düşünmeyeni de sevmek tüm insanlar için ertelenmez görev olmalı diye düşünüyorum. O zaman, dünya daha yaşanası, yaşam daha anlamlı olacaktır.
Sevgi insanı sevmekle sınırlı değil elbet. Toprağı, toprakta yetişen ağacı, dalı, daldaki böceği, patlayan tomurcuğu, şırıl şırıl akan suyu, uçan kuşu, var olan her şeyi de sevmek gerekiyor. Çünkü insan sevdikçe yüceliyor. Siz de sevin, insanın, sevdikçe yüceldiğini göreceksiniz. Yaşamın sevdikçe anlam kazandığını göreceksiniz.
Pazar günü, oylarımızı kullanarak, yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Seçim öncesi, gerdik gerildik, kırdık kırıldık. Yerel yönetim seçimleri sonrasında, yüreğimizden kini nefreti attığımızda yerini sevginin dolduracağından hiç kuşkunuz olmasın.
Seçim sonrasında bize düşen görev, seçilenleri kutlamak ve başarılar dilemek olmalıdır. Ben şahsen öyle yapacağım. Seçilenleri en kısa sürede ziyaret edip, başarılar dileyeceğim. İstenirse yardımcı olabileceğimi söyleyeceğim. Bilgi ve deneyim birikimimi kentin hizmetine sunmaktan mutluluk duyacağımı belirteceğim. Birlikte çalışma olanağı verilirse, kentimin gelişmesini katkıda bulunmaya çalışacağım.
1 Nisan'a kinden nefretten arınmış olarak uyanmak 1 Nisan şakası olmasın.
Bırakalım dünyayı sevgi yönetsin...
Mustafa PALA
27.03.2014