EĞİTİM ŞART
Sorunların kökeninde ekonomik
yetmezliğin olduğu söylenir genellikle. Bu genelleme kökten yanlış. Yaşanılan
sorunların kökeninde, ekonomik
yetmezlikten çok, insan yetmezliği var.
Asılında ekonomik yetmezliğin kökeninde de insan yetmezliği yatıyor. Bu
yetmezlik sayısal yetmezlik değil elbet.
Maşallah, insan kaynağımız sayı olarak az değil. Ancak, nitelikli insan
gücümüz, girişimci insan gücümüz, düşünen, düşünce üreten, soran sorgulayan
insan gücümüz, geleceği kavrayabilen
insan gücümüz yeterli değil. Girişimci, önder insan gücümüz yeterli
değil. Sorun, nitelikli insan sorunu. Bu
sorun elbet eğitimle aşılacak. Başka yolu yok. Eğitim gerçekten şart.
Yılların getirdiği kötü
alışkanlıkları aşmak kolay olmuyor. Örneğin, zamanı akılcı kullanmayı
öğrenemiyoruz bir türlü. Zamanı çok savurganca çok hovardaca kullanıyoruz.
Hiçbir toplantı zamanında başlatılamıyor. Zamanı akılcı kullanamayanlar, parayı
da, başka kaynakları da akılcı kullanamıyorlar. Kaynakları akılcı
kullanamadığımız değerini bilmediğimiz gibi, sınırlı yetişmiş insan
kaynağımızın da değerini bilmiyoruz.
Sorun insan sorunu demiştim.
Gerçekten öyle, insanlar, ortak sorunların çözümünde ortaklaşa çalışmaktan
uzaklaşıyorlar. Her konuda insanları
toparlayabilecek, birlikte çalıştırabilecek, aynı hedefe yönlendirebilecek
lider insan sayısı parmakla gösterilecek kadar az. “Arkadan gelenlerin önü açılmadığı için,
lider yetiştirilemiyor.” savının da
haklı bir yönü yok. Lider özellikleri olan insan kendi yolunu kendisi açar.
Önünü tıkayanları aşar geçer. Eğer bunu başaramıyorsa zaten lider özelliği yok
demektir. Biz toplum olarak, marifet göstermek zorunda olduğumuz her yerde
mazeret üretiyoruz. Mazeret üretmede üstümüze yok. İşler mi aksıyor? “Para yok”
de çık işin içinden. Ya da, “mevzuat izin vermiyor.” de. Yıllardır böyle
yapılmıyor mu?
Liderlik önemli, hem de çok
önemli. Liderliği yazmak istiyordum. ancak, ben henüz konuya giremedim. Yönetici iyiyse sonuç iyi. Yönetici kötüyse
sonuç kötü. Başarı ya da başarısızlık sistemden kaynaklanmıyor. Başarı ya da
başarısızlık yöneticiden kaynaklanıyor. Başarının da başarısızlığın da tek
sahibi yöneticidir.
1974 yılından bu yana
kooperatifçiliğin içindeyim. Hem kırsal hem kentsel kooperatiflerde yöneticilik
yaptım. Fırsat buldukça, düşüncelerimi, birikimlerimi kamuoyu ile paylaşmaya
çalıştım. Yazdım. Konuştum. 1996 yılında yazdığım Kent Kooperatifçisinin
Kitabı’nda, Yeni Manisa Projesi’nden
yola çıkarak, kent kooperatifçiliğine ilişkin düşüncelerimi aktarmaya çalıştım.
Altını çizerek ve yürekten inanarak söylüyorum. Başarı ne yasada ne parada.
Başarı insanda...
Zaman zaman başarılı firmalar,
dernekler, kooperatifçiler ortaya çıkıyor. Başarılı kuruluşların özelliklerini
gözlemeye çalıştım. “Başarılı yönetici kimdir?” sorusuna yanıt aramaya
çalıştım.
Başarılı yönetici:
-
Açık sözlü geniş
görüşlü olur.
-
Toplum
sorunlarını çözmek için çalışmaktan,
topluma yardımcı olmaktan zevk duyar.
-
Davranışları
tutarlı, önyargısız, özverili ve haktanır olur.
-
Olayları izler,
yorumlar, doğru karar verir.
-
Toplum
çıkarlarını kendi kişisel çıkarlarının üstünde tutar.
-
Başarılara hiçbir
zaman kendisi sahip çıkmaz.
-
Yönetici olmanın
sağladığı olanakları kendisi için
kullanmaz.
-
Gerektiğinde özür
dilemeyi ve teşekkür etmeyi bilir.
-
Yeniliklere açık
olur.
-
Düşündüklerini
açıklamasını, toplumu etkilemesini bilir.
-
Demokratik
kurallara saygılıdır.
-
Kin ve nefreti
yüreğini yük etmez.
-
Sabırlı,
soğukkanlı, hoşgörülü olur.
-
“Ben” demez,
“biz” der. “Yaptım, başardım.” demez .
“Yaptık, başardık.” der. “Yapınız” demez. “Yapalım” der.
-
İşleri zorla,
baskıyla değil, çevresinin sevgisini kazanarak, özendirerek yaptırır.
-
Ortaklar ve
çalışanlar arasında kaynaşmayı, giderek
güçlenen dayanışmayı sağlar.
Başarılı bir önder, insanı,
doğayı,seven, sevdiği için sevilen, çevresine değer veren, sayan ve sayılan
kişidir. Ve başarılı bir önder, ilkel insanın didiştiğini uygar insanın
uzlaştığını bilir. Önder didişmez uzlaşır...