ATATÜRK
Yine bir 10 Kasım.
Yine Atatürk var dilimizde ve yüreğimizde.
Yine bir 10 Kasım.
Yine Atatürk var dilimizde ve yüreğimizde.
10 Kasım 2014 tarihli Posta Gazetesinin ilk sayfasına bakıyorum. Sayfanın tümü Atatürk'e ayrılmış. "Ölümünün 76. yılında, 76 milyon Atasını Minnetle Anıyor." cümlesini görüyorum. 76 milyon Atatürk'ü anlıyor ve anıyorsa, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp aşmak sorun olmayacaktır ülkemiz için. "Biz seni unutmak için sevmedik" diye yazılmış. Gerçekten öyle biz Atamızı unutmak için sevmedik. O'nun asaletini zarafetini ve bilgeliğini özledik. Dünya'da hiç bir toplum Atatürk gibi bir öndere sahip olamamıştır. Hiç bir toplum da önderini, bizim Atatürk'ü sevdiğimiz kadar sevmemiş ve ölümsüzleştirememiştir. Atatürk karşıtları Atatürk döneminde de vardı, şimdide var. yarın da olacaktır. Ama bu karşıtlar, gönüllerimizdeki Atatürk sevgisini bitirmek şöyle dursun daha da pekiştireceklerdir.
Hepimize düşen en büyük görev; Atatürk’ü ve en büyük eseri Cumhuriyet’i
anlamaktır. Cumhuriyet’in değerlerini her koşulda korumak, Atatürkçü düşünceyi
benimsemektir. Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşımaktır. Ulusumuz, Yüce
Atası’nın hedef olarak gösterdiği bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolunda
ilerleyerek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşacak ve aşacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin eşit yurttaşları olarak, tüm dünyanın övgüsünü
kazanan ölümsüz önderimizle ve O’nun kurduğu Cumhuriyet’le haklı olarak gurur duymalıyız.
Kim ne derse desin, Ulusumuzun ışık kaynağı, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucusu, aydınlık Türkiye’nin sembolü, büyük devrimci ve düşünce adamı Yüce
Atatürk’ün yurttaşlarımızın gönlündeki erişilmez yeri hiçbir zaman
değişmeyecektir. Bunun değişmesini beklemek ham hayaldir, abesle iştigaldir.
Göreceksiniz Atatürk'ü unutturmak isteyenler kendileri unutulup gidecektir...
1923 yılında Cumhuriyetin ilanından 9 gün önce
yayınlanan ve ülkemizde az bilinen Atatürk'le
yapılmış bir söyleşi geçti elime. Keşke söyleşinin tümünü
aktarabilsem. Söyleşinin
ilerleyen bir bölümünde Gazeteci İsaac F. Marcosson soruyor: "Sizin için
devlet yönetiminde ideal neler? Başka bir deyişle, Pan-İslamizm ve Pan-Turanizm
fikirlerine inanıyor musunuz? "Kısaca söyleyeyim" dedi.
"Pan-İslamizm, din ortaklığına dayanan bir federasyon demekti.
Pan-Turanizm ise, ırka dayanan aynı çeşit bir çaba ve ihtiras ortaklığını
temsil ediyordu. Her ikisi de yanlıştı. Pan-İslamizm fikri, asırlar önce Viyana
Kapılarında Türklerin Avrupa'da ulaştıkları en son noktada öldü. Pan-Turanizm de
Doğu ovalarında mahvolup gitti. Bu hareketlerin ikisi de yanlıştı; çünkü kuvvet
ve emperyalizm anlamına gelen fetih fikrine dayanıyorlardı. Uzun yıllar emperyalizim
Avrupa'ya hakim oldu. Ancak emperyalizm ölüme mahkumdur. Bunun cevabını,
Almanya'nın, Avusturya'nın, Rusya'nın ve
geçmişteki Türkiye'nin yıkılışında bulursunuz. Demokrasi insan ırkının
ümididir. Bir Türkün ve savaş için yetişmiş benim gibi bir askerin böyle
konuşması size garip gelebilir. Oysa yeni Türkiye'nin temelindeki fikir aynen
budur. Biz zor kullanma, fetih istemiyoruz. Yalnız bırakılmamızı ve kendi ekonomik
ve siyasal kaderimizi kentimizin tayin etmesine müsade edilmesini istiyoruz.
Yeni Türk Demokrasisinin tüm yapısı, bunun üzerine kuruludur." Dediğim gibi keşke söyleşinin tümünü aktarabilseydim. Atatürk'ü anlamak geçmişi kavramak ve geleceği kurgulamaktır...