19 Kasım 2020 Perşembe

REFİK ARSLAN ÖZTÜRK

 Bugün 14 Kasım 2020 tarihinde vefat eden önceki valilerimizden Refik Arslan Öztürk’ü yazmak istedim köşemde. Bu yazım 20 Kasım 2020 Cuma günü de Radyo Hiraş’ta Rıfat Uygur’la yaptığımız Manisa’da yaşam programında Hale Taştekin tarafından okunacak sonra Refik Arslan Öztürk’ü konuşacağız.  Mert Orkun Abacı hazırladığı görüntüleri Youtube üzerinden de canlı olarak yayımlanan programımızda aktaracak izleyicilerimize. Programımızı izleminizi öneriyorum. Giderek güzelleşen programımızın mutfağında genç yetenekli yaratıcı bir kadro var.

Önceki valilerimizden Refik Arslan Öztürk’ün vefatını 14 Kasım’da üzülerek öğrendim. Valimizin Manisa’da görev yaptığı yılları anımsadım. Manisa’da 2006-2008 yıllarında çok kısa süre görevde kaldı ama unutulmayacak izler bıraktı.  Facebook sayfamda yaptığım paylaşım çok güzel yorumlar aldı ve çok kişi tarafından paylaşıldı.

Adını ve anısını kentimizde yaşatmak için girişimde bulunalım. Bu konuda öneri geliştirip Manisa Valimize ve Büyükşehir Belediye Başkanımıza sunmalıyız.  İlk önerimi Manisa Ticaret ve Sanayi Odamızın değerli başkanı Sayın Mehmet Yılmaz’a yaptım. Gösterdiği ilgiye verdiği desteğe gönülden teşekkür ediyorum. Sayın Öztürk’ün Manisa’da bulunduğu 2008 yılı başında, Manisa Kültür Sanat Kurumu olarak, Gediz Dergisi’ni yayınlama kararı vermiştik. Gediz Dergimizin ilk sayısı için, Valimiz de bir karikatür çizmişti. Sigaranın zararını çok güzel anlatan karikatürünü bastırıp yeniden dağıtalım, ofislerimizin, iş yerlerimizin, salonlarımızın duvarlarına asılmak üzere dağıtalım dediğimde, Oda Başkanımız harekete geçti ve sayın valimizin sanatçı yönünü öne çıkaran güzel bir girişim hayat bulmuş oldu.

Bilecik, Niğde, Erzincan ve Manisa'da valilik yapan Refik Arslan Öztürk Manisa’da çok sevilmişti. Söze “arkadaşım” diyerek başlardı. Karikatür çiziminde çok başarılıydı. “Yan çizerlerin çok olduğu kentimizde çizer bir valimiz var” diye espri yaptığımda gülmüş ve bana “Öyle demeyin ben Manisalıları çok sevdim çalışkan insanlar” demişti.

Çizerliğinin yanında, tasarrufa verdiği önemi gösterdiği özeni de unutamayız. Girdiği her odada her salonda ışıkların yarısını gider kendisi kapatırdı. Vali konağından valiliğe yürüyerek gelirdi. Barış Alanındaki çınarın altına eşiyle birlikte gelir çay kahve içer, kentin caddelerinde korumasını almadan sade bir yurttaş gibi gezerdi. İz bırakan valilerimizden biriydi. Türk idarecileri arasında tutumluluğuyla bilinen valimiz Öztürk’ün yılın valisi seçildiğini anımsıyorum.  Sayın Öztürk vefat ettiğinde 71 yaşındaydı.

Eski İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Fahri Öztürk'ün kardeşi, gazeteci, araştırmacı, yazar Saygı Öztürk'ün ağabeyi valimizi Manisalılar olarak unutamayız.  Türk idarecileri arasında tutumluluğuyla bilinen, bulunduğu illerden Ankara'daki toplantılara otobüsle gelip giden eski vali Refik Arslan Öztürk, savurganlığa karşı çıkar “iki satır yazı için koca bir A4 kağıdı kullanmayın ikiye bölüp kullanın” derdi. Keşke tasarruflu olunabilse, keşke dedikleri uygulanabilse. Tutum ve tasarruf denilince benim aklıma hemen Refik Arslan Öztürk geliyor.

Kimileri ölür unutulur; kimilerinin adı ve anısı gönüllerimizde yaşar. Sen anıları gönlümüzde yaşayacak birisin arkadaş valim Sayın Öztürk.

Yozgat'ın Sarıkaya İlçesi'ne bağlı Akbucak Köyü'nde dünyaya gelen 13 kardeşten birisi, Araştırmacı Gazeteci Saygı Öztürk’ün ağabeyi Refik Arslan Öztürk.  

Manisa’dan merkeze alındığı haberi duyulunca, Manisalılar olarak çok üzülmüştük. Birçok gazeteci arkadaşımız Refik Arslan Öztürk’ü anlatmıştı köşelerinde. Broşürler basılıp dağıtılmıştı.

Refik Arslan Öztürk’ün ardından, kardeşi Saygı Öztürk’ün yazdığı yazıyı duygulanarak okudum.  Bir bölümünü aynen aktarmak istiyorum:

“Sayın Refik Arslan Öztürk'ün valiliği bize çok şeylerin yapılabileceğini gösterdi. Artık;
Valilik konutundan yakınında bulunan makama, makam otosu yerine yürüyerek gidileceğini,
Makam kapısının her zaman her kesimden insana açık olacağını, hiç bekletmeden makama alınabileceğini,
Ne olursa olsun insanının, ne tür olursa olsun işin küçümsenmeyeceğini,
Saatlerce ya da günlerce randevu için beklenilmeyeceğini, sorunların çözülebileceğini,
Atıl, kullanılmayan devlet malının değerlendirilebileceğini,
Devlet malının deniz olmadığını, kim olursa olsun yedirilmeyeceğini,
İşlerin savsaklanmayacağını, zamanında yapılabileceğini, takip edilmesi gerektiğini,
En büyük mülki amirlerin devleti sadece ‘protokol' olarak temsil etmediğini biliyoruz.

Davranışlarıyla, yaptıklarıyla, kişiliği ile bir örnek oldu. Tasarrufu cimrilikle karıştırıp, parasının kendi cebinden çıktığının farkında olmadan bazıları kağıtları havlu yerine kullanmaya devam edecekler ama bazıları da kağıdın ağaç olduğunu tasarruflu kullanımıyla binlerce ağacın kesilmekten kurtarıldığını fark etmiş olacaklar. İz bıraktınız Sayın valim. Güçle, ‘mesafeyle', ulaşılmayan telefonlarla; saygının, sevginin oluşturulamayacağını gösterdiniz.”

Kentimizin bir sorununu aktarmak için gittiğimizde kabul ederdi. Şimdi bunun önemini, bazı kaymakamlardan randevu almada nasıl zorlandığımızı nasıl bekletildiğimizi görünce daha iyi anlıyorum.  Bu kentte görev yapanların bu kentin insanlarına ayıracak zamanları olmalı. Bu kentte görev yapanlar, bu kentin sorunlarını bu kentin insanlarıyla konuşarak çözmeli.  Ben bilirimci değil, katılımcı olmalı, kapılarını katılıma açık tutmalı. Bu kentten gittiğinde, Refik Arslan Öztürk gibi anımsanmalı, adı ve anısı yaşatılmalı...

Yaşanmış bir olayı da paylaşmak isterim. Yıllar önce, İzmir ile Çeşme arası seyahat eden bir minibüsü, polis kimlik kontrolü için durdurur. Ayakta seyahat eden bir bey'in kimliğine bakan polisler dona kalır. İçişleri Bakanlığı tarafından verilen kimlikte, Bilecik Valisi yazmaktadır. İlk şaşkınlığı atlatan polisler, "Sayın valim sizi biz götürelim" teklifinde bulunsalar da; "Teşekkür ederim. Tatildeyken, devletin aracına binmem" yanıtını alırlar. Görev yaptığı, Bilecik, Erzincan, Manisa illerinde sabahları makama yürüyerek, Ankara'ya valiler toplantısına kendi biletini alarak otobüsle giden, 2006 yılında YILIN VALİSİ seçilen emekli vali Refik Arslan Öztürk vefat etti ama adı ve anısı gönüllerimizde hep yaşayacak.

Sayın Öztürk için, böyle köşe yazıları yazmanın yetmeyeceğini biliyorum.  Adı ve anısını yaşatacak girişimlerde yapılacaktır mutlaka…

Işıklar içinde kal Sayın Öztürk, örnek yaşamın bürokratlarımızın ve yurttaşlarımızın önünü aydınlatsın…

 


 

Hiç yorum yok:

 
back to top