10 Ocak 2018 Çarşamba

MANİSA'DA BAHAR


Bahar ne zaman gelecek diye düşünürken, "Baharı bekleyen kumrular gibi" şarkısının sözleri geldi aklıma.


Gerçekten “Baharı bekleyen kumrular gibiyim” büyük bir özlemle bekliyorum baharı. Bademler çiçek açsa, her taraf yeşillense. Kuşların cıvıltısı kaplasa duyulsa diyorum, ne güzel olur değil mi? Manisa’da bahar erken geliyor. Isınan dallara sular yürüyor, tomurcuk oluyor çiçeğe dönüşüyor. Hadi gel artık bahar…

Spil’in doruğunda kar oluyor. Manisa’da bahar.  Dallara su yürüyor. Yüreğimize daha fazla kan pompalanıyor. Toprağa düşen tohum, toprağı çatlatıp gün yüzüne çıkıyor baharla bilirlikte. Serçeler kiremit altlarına girip çıkıp yuvalarının hazırlığına başlıyor. Ben şimdi baharı düşlüyorum, baharı özlüyorum dostlar…

Parkta oturup çayımızı yudumlarken, Spil’in doruğundaki karı seyredebiliyorum. Ne güzel bir kentimiz var. Köklü tarihi geçmişi, doğal güzellikleri ile inci gibi bir kentte yaşıyoruz. Bunun için Manisa’ya atanan memurlar gitmek istemiyor. Bunun için, yuva kurup, konut edinip Manisa’da kalıyorlar. Bunun için Manisalı oluyorlar.

Manisa sadece babasının dedesinin mezarı Manisa’da olanların kenti değil. Manisa sadece nüfus kağıdında İli Manisa yazanların kenti değil.  Manisa Manisa’da yaşayan ve bundan böyle Manisa’da yaşamayı düşünen herkesin kentidir. Tek eksiğimiz aidiyet duygusunu güçlendirememek. Manisa göç alan bir kent, Anadolu’nun her yanından gelmiş insanlar yaşıyor Manisa’da renkli bir mozaik.  Kimileri bu çeşitliliği sorun olarak görüyor. Aslında bunu sorun olarak görmek sorunu çözmüyor.  Bunu çeşitlilik ve zenginlik olarak görmek gerekir.  Kültür çeşitliliği ve zenginliği bir potada,  adına Anadolu sentezi diyebileceğimiz bir senteze dönüştürülebilir.  Kentlilik dayanışması bu sentezle gelişip güçlenecektir.
Kültür çeşitliliği ve zenginliğini etkinliklerimize yansıtırsak, Anadolu Sentezi hızlanacak ve kolaylaşacaktır. Yoksa, insanlarımız geldikleri yerlerin adlarını taşıyan mahallelerde oturdukları ve örgütlenmelerini geldikleri yerlerin adlarını taşıyan derneklerin dışına taşıramadıkları sürece Anadolu sentezini yaratmak zorlaşacaktır.

Güzel bir kentte yaşıyoruz. Güzellikleri yaşamak hakkımız. Spil’in güzelliğini yaşamak hakkımız. Yuntdağı’nın güzelliklerini yaşamak hakkımız. Haklarımızın yanında görevlerimizde var.  Gedizi kurtarmak görevimiz. Spil’de turistik tesisleri kurmak görevimiz. Yuntdağı’nın turizme açmak Yuntdağı’nda lavanta üretimini başlatarak Lavanta Kokulu Dağ yapmak görevimiz. Kentimizin görkemli geçmişini korumak ve mutlu geleceğini kurmak görevimiz.

Güzel bir kentte yaşıyoruz. Ancak sahip olduğumuz güzelliklerin kıymetini bilmiyoruz. Güzel bir kentte yaşıyoruz. Yaşadığımız kenti daha da güzelleştirecek, yaşanası yapacak yatırımlarda geç kalıyoruz.  Kentimizin en az gelecek 25 yılını düzenleyecek, sağlıklı büyümesini sağlayacak planlar yapmalıyız. Karaçay Vadesi Projesini 2018 yılı içinde tamamlayarak kentimize yeni bir güzellik katmalıyız. Kentimizin girişlerini Cumhuriyet Kapısı adını verdiğimiz Kuvayi Milliye Anıtının olduğu alan gibi değişik anıtlarla donatmalıyız. Sadece adımızın büyük şehir olması yetmez,  umutlarımızın da büyük olması gerekir.

Bu kente yaşayanlara düşen görevler var. Bu kent için ne yapabiliriz sorusunu kendimize bir soralım ve birazcık düşünelim. Bu kent için yapabileceğimiz çok şeyin olduğunu görürüz. Baharı beklerken, baharda uyanan doğa gibi bizde uyanmalıyız…



Hiç yorum yok:

 
back to top