Kıt kaynaklarımızdan birisi olan zamanı akılcı biçimde kullanamıyoruz. Akılcı biçimde kullanamadığımız sadece zaman değil, suyu da akılcı biçimde kullanamadığımız gibi sürekli kirleterek, kullanılamaz duruma getiriyoruz. Doğayı kirletiyoruz. Şunu unutmayalım ki, doğa bizden intikamını mutlaka alır. Bizden alamazsa çocuklarımızdan, torunlarımızdan alır. Önlenemez bir salgınla alır. Sel felaketleriyle alır. Küresel ısınmayla alır. Susuzlukla alır. Bunların işaretleri şimdiden görülmeye başlandı bile.
Ben akademisyen değilim. Bilim adamı hiç değilim.
Soran, sorgulayan, araştıran, yazan, konuşan bir yurttaşım sadece. Doğru
bildiğimi konuşurum, yazarım, paylaşırım. Su gibi önemli bir konuya, önemine
yaraşır bir özenle yaklaşma konuyu araştırma yapabilirsem, bu konuda bir kitap
yazma kararı aldım kendimce. Aldığım kararı paylaşınca vazgeçmek zorlaşıyor.
Paylaşmadığında, vazgeçmek için haklı nedenler buluyor insan. Karar aldığından
ve kimseyle paylaşmadığından sorun da olmuyor. Bunu bildiğim için bir şey
yapmaya karar verdiğimde hemen paylaşıyorum. Yarın birileri bana “kitap işi
nasıl gidiyor?” diyebilir. Bu nedenle yazmaktan başka çarem kalmaz. Bende aynen
böyle olmasını istediğim için, su konusunda bir kitap yazma hazırlığı içinde olduğumu
buradan duyuruyorum…
Facebook’ta “Su Yoksa Hayat Yok” başlıklı bir sayfa
açtım. Suyu tasarruflu kullanalım çağrısı yaptım. Ve de, somut bir öneri
getirdim: Çim ekmeye son verelim dedim. Belediye Başkanlarımıza açık bir mektup
yazdım. Yazdığım mektubu kitaba alırım mutlaka. Güzel geri dönüşler oldu. Çim
kökleri derine gitmediği için sürekli olarak sulanmak istiyor. Sulanmanın
dışında sürekli olarak biçilmek istiyor. Oysa çim yerine kullanabileceğimiz az
su isteyen kökleri daha derinlere giden yer örtücüler var. Sadece zaman ayırıp
araştırmak ve eski alışkanlıklarımızdan vazgeçmek gerekiyor.
Su en küçük organizmalardan devasa boyutlardakilere
kadar bütün canlıların doğal olarak da insanların yaşam kaynağıdır. Suyun
miktarı azalmıyor ama bir taraftan kullanılmayacak biçimde kirlenirken diğer
yandan suya ulaşım giderek zorlaşıyor. Gözümüzün önünde akıp gidenin değerli
bir yaşam kaynağı olduğunu anlamamız gereken günleri yaşıyoruz. Hepimiz suyu
tasarruflu kullanma alışkanlığı edinmek ve gerekli tüm önlemleri almak
zorundayız. Aynı suyu iki kere üç kere, defalarca kullanmak zorunda olacağımız
günler çok uzak değil. Su konusunda hepimizin yapacağı işler var ancak büyük
görev devlete ve belediyelere düşüyor. Belediyelerin atık suları arıtıp
tarımsal sulamada kullanılacak, hatta içilecek kaliteye getirmek konusunda
hızla ciddi yatırımlar yapması kaçınılmaz, ötelenmez bir görev durumuna
geliyor…
Ülkemizin su kaynakları hızla kirleniyor ve azalıyor.
Kuraklık yaşandığında barajlara yeterli su birikmediğinde ya da sulak alanlar
koruma altına alınmayıp kirletildiğinde suyun önemini anlıyor ancak geç
kalmakta olduğumuzu da o zaman fark etmiş oluyoruz.
Nüfusun hızla artıyor olması, ormanların yok edilmesi
ve hızlı sanayileşme, su kıtlığını sadece kuraklığa bağlı bir sorun olmaktan
çıkardı. Şimdi yeterince algılanıp önemsenmese de, su insanlığın önde gelen ve
hemen önlem alınması gereken sorunudur.
Su tasarrufu için hep birlikte çalışacağız. Birey
olarak bizim de alacağımız önlemler var. Bataryalarımız başta olmak üzere suyu
tasarruflu kullanan cihazları seçerek, bireyler olarak alacağımız diğer
önlemlerle suda tasarruf sağlayabiliriz. Belediyeler su altyapılarını
yenileyerek su kaybını önleyebilirler. Fiyatlandırmalarla tasarrufu teşvik
edebilirler.
Ulaştığım bir bilgiyi paylaşayım hemen… “NASA’nın
araştırmalarına göre dünyada tatlı su tüketimi, bu kaynakların yeniden oluşması
sürecinden daha hızlı işliyor. 2000 ile 2050 arasında dünyada su talebinin
yüzde 55 artış göstermesi beklenirken, nüfus artışı ve küresel ısınma nedeniyle
tatlı su kaynakları ise giderek azalıyor. Dünyanın en büyük 37 yer altı su
havzasından 21’i küçülüyor.”
Atık suların arıtılarak, sulamada kullanılmasına hemen
gecikmeden başlanmalıdır. Belediyelerin, iki üç sene gibi kısa bir sürede atık
su tesislerini kurmaları ve işletmeleri zorunlu duruma getirilmelidir.
Göreceksiniz, yerel seçimlerde atık su arıtma tesisini kurmayan belediyeler
kısa sürede kuracakları vaadinde bulunacaklardır.
Belediyelerin atık su arıtma tesislerini kurmaları
akarsuların derelerin nehirlerin temizlenmesini de kolaylaştıracaktır. Gediz
Nehri’nin geçtiği alandaki tüm yerleşimlerin Manisa Büyükşehir Belediyesi gibi
atık su arıtma tesislerini kurduğunu düşünelim bir an için… Ne olur biliyor
musunuz? İki üç yıl içinde Gediz’de yeniden canlılık başlar, suyu tarımda
kullanılacak hatta içilecek duruma gelir. Bu nedenle belediyelerin atık su
arıtma tesislerini kurması zorunlu duruma getirilmelidir diyorum. İsteyince olur,
proje de hazırlanır kaynak da bulunur.
Ciddi su kıtlığı yaşayan bazı ülkeler yeni ve etkili
çözümler üretebilmiş durumda. Yapılacak iş karmaşık anlaşılmayacak bir iş
değil; tüm yerleşimler, tüm belediyeler atık su artıma tesislerini kuracak ve
atık suları tarımda kullanılır duruma getirecektir. Gelişmiş ülke dediğimiz
ülkelerin tamamı bunu yapıyor atık suları arıtıyor sulama ve hatta içme suyu
haline getiriyor. Bizde bunu yapmak, hem de acilen yapmak zorundayız…
Konu karmaşık değil dedim ya, gerçekten öyle. Atık su
arıtma tesislerini kurarak, arıttığımız suları tarımın hizmetine sunarak,
elektrik ihtiyacını güneşten ve rüzgardan sağlayarak, su altyapılarını
yenileyerek, su kaynaklarımızın kirletilmesini önleyerek, gelişmenin yolunu
açabiliriz. Bu konuda yeterli bilgi ve deneyim birikiminin ülkemizde olduğunu
bilen bir kişi olarak, belediyelerimizin bu konuya önemine yaraşır bir özenle
yaklaşmaları gerektiğinin altını çiziyorum.
Suyun tasarruflu kullanımı konusunda etkin yurttaşlara
ilgili STK’lara büyük görevler düşüyor. Mermeri delen su damlasının gücünün
sürekliliğinde gizli olduğunu düşünerek, konunun sürekli gündemde kalmasını
sağlamalıyız. Ben etkin olmaya çalışan bir yurttaş olarak, su konusunu yazmaya,
yazdıklarımı bir kitap haline getirmek için çalışmaya devam edeceğim.
Çoğalacağız. Dünyamız için doğa için büyük önem taşıyan su gibi ortak sorunumuz
konusunda ortaklaşa çalışmalar yapacağız.
Yazmayı düşündüğüm kitapta belediyelerimize ve
yurttaşlarımıza açık anlaşılır önermeler yapmak istiyorum. Su konusunda bir
kitap boyutuna gelene kadar yazmaya devam edeceğim. Benim için keyifli bir
görev olacak yazmak. Söz gider yazı kalır deniliyor. Biliyorum, sonuç almak
için kalem kelamdan daha etkili oluyor.
Su konusunda önerilerinize açığım. Çorbada sizin de tuzunuz
olsun.