Yazının başlığı karamsar biraz, biraz değil epey karamsar oldu.
Yazının başlığı karamsar biraz, biraz değil epey karamsar oldu. Ben iyimser bir insanım. İnsan isteyince ne harç biter, ne yapı yarım kalır, ne de yol biter. İnsan isteyince gelişme devam eder. İstemek, inanmak ve çalışmak gerekiyor. Sorunu görmek, tanımlamak ve çözümler üretmek gerekiyor.
Bu köşede "Kriz Kapıda" başlığı ile yazdığım köşe yazısının ilgiyle karşılandığını okuyucuların bana dönmesinden, sorular yöneltmesinden anladım. İnşaat sektöründeki kriz, diğer illeri bilmem ama Manisa'da ilgili çevrelerde tartışılır hale geldi. Sektördeki sıkıntı tartışılırken, sıkıntıya düşen, ödemelerini yapamayınca, pılısını pırtısını toplayıp yurtdışına gidenlerin haberleri gelmeye başladı. Çevreye bıraktıkları borçlar konusunda farklı rakamlar veriliyor. Rakamlar milyonlarla ifade ediliyor. Yeni iflasların kapıda olduğu söyleniyor. Ödenmeyen kredi borçları, karşılıksız çekler, yerine getirilemeyen taahhütler konuşuluyor.
Kriz kapıda başlıklı köşe yazımda, inşaat sektörünün lokomatif sektör olduğuna, sektördeki sıkıntıların ekonominin tümünü etkilediğine değinmiştim. Krizin etkileri daha yakından hissedilmeye başlandı. Özkaynakları olmadan müteahhitliğe soyunanlar oluyor. İnşaata başlarken, üç-beş daire satarım, adına barter denilen takas sistemiyle taşeronlara, inşaat malzemesi satıcılarına daireler veririm, işimi görürüm diyen müteahhitlerin ve bunlarla iş yapanların işi çok zor. Özkaynağı olmayan müteahhitlere iş yapanlar da bu müteahhitlerden daire alanlar da sıkıntıya girecekler. İnşaat sektöründe öz kaynağı güçlü olanlar ayakta kalacak, diğerleri gidecek.
İnşaat sektöründeki maliyet artışlarına bakıyorum. Maliyet artışları 2009, 2010, 2011, 2012,2013 yıllarında enflasyona parelelel olarak % 6'lar düzeyinde seyrederken, 2014 yılında tahminleri aşarak % 17'ye tırmanmış, 2015 yılında da % 11'lere gerilemiş ve 2016'da yeniden hızlı bir tırmanışa geçmiştir. 2016 yılı inşaat sektörü için şimdiden "kayıp yıl" olarak nitelendirilmektedir. Krizin etkileri gelecek yıllarda da devam edecek gibi görülüyor. Tapu dairelerindeki işin yoğunluğu azalırken, icra dairelerindeki yoğunluk giderek yükselmektedir. İnşaat sektöründeki her iflasın ve her sıkıntının, çevresine de yansımaları olacaktır mutlaka.
1987 yılından bu yana inşaat sektörünün içindeyim. Kriz dönemlerinde de konut üretimini sürdürdüm. Tüm ekonomik krizlerin, konuk sektörüne kaynak aktarılarak aşıldığına tanık oldum. Bu kriz de konut sektörüne kaynak aktarılarak, konut kredi faizleri düşürülerek, konut kooperatifleri ve inşaat sektörü desteklenerek aşılacaktır. Konut almak isteyenlere uzun vadeli düşük faizli krediler verilerek aşılacaktır.
Krizin maliyet artışları nedeniyle konut kooperatiflerine de olumsuz etkileri olmakta. Maliyetlerin artması inşaat konusuyla ilgisi olmayan kooperatif ortakları tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Ancak bilinmelidir ki, bugüne kadar işini yarım bırakıp yurtdışına kaçan kooperatif yöneticisi olmamıştır. Artan maliyetler karşılanmış ve tüm ortaklar konutlarına sahip olmuşlardır.
Ülkemizde, kooperatifçiliğin yeterince bilinmediğini düşünüyorum. Birkaç başarısız örnekten yola çıkılarak, haksız biçimde karalandığını görüyorum. Oysa kooperatifçilik, tek başına çözülemeyen sorunların dayanışma yapılarak elbirliği ile çözümlenmesi sürecidir. Manisa'da kooperatifler yoluyla 15.000 konutluk Yeni Manisa Projesini başlattık ve tamamlanması aşamasına getirdik. Kooperatifler, Belediye ve Özel Sektör dayanışması ile büyük başarı sağlandı ve Yeni Manisa çağdaş bir yerleşim yeri olarak çıktı karşımıza.
Yaşamakta olduğumuz krizde aşılacaktır. Yapılması gereken, gerekli önlemleri almak, gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Harç biterse yeni harçlar karılır. Yol biterse yeni yollar yapılır. Sıkıntılar aşılır. Hayat devam ediyor.